Ebeveynler ayrılsalar biz çocuklar daha sağlıklı bir ortamda yetişiriz
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Merhaba Güzin Abla, ben 23 yaşındayım. Ankara’da yaşıyorum. Aslında çok kısa süredir takip ediyorum sizin yazılarınızı... Size neden yazdığımı da bilmiyorum. Belki de rahatlamak ya da olaylara tarafsız bakacak birilerinden akıl almak için...
Nereden başlasam bilmiyorum. Yurtdışına gidip senelerce gelmeyen, döndükten sonra sanki yıllardır buradaymış da ben bu ailenin dışından bir yerlerden gelmişim gibi davranan babamdan mı? Annemin onu idare edeceğim diye biz gencecik çocuklarını ortalıkta mahvetmesinden mi? Harcanan çocukluk ve gençlik yıllarımdan mı? Bence bir ailede çocuklar harcanıyorsa o evliliği sürdürmenin hiçbir anlamı yok. Biz çocuklar annesiz ya da babasız büyümeyelim diye boşanmıyorlar belki ama ayrılsalar biz çocuklar emin olun çok daha sağlıklı bir ortamda yetişiriz. En azından anne baba kavgasının tam ortasında kalarak yıpranmayız. Geceleri uyurken en ufak çıtırtıda, bir ayak sesinde sıçrayarak uyanıp, “Acaba kavga mı ediyorlar” diye düşünmeyiz. Bir yere gittiğimizde tüm arkadaşlarımız gibi rahat rahat eğleniriz, aklımız evde kalmaz. Zaten aklımız evde kaldığı için 10 dakikada bir evi gizli numaradan arayıp bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışmayız. Bizim de kendimize göre amacımız olur, kendi yaşamımız olur. Kısacası şunu söylemek istiyorum: Sayın anne ve babalar, lütfen, “komşu ne der, elalem ne der” diye düşünürken çocuklarınızın geleceğini, umutlarını söndürdüğünüzü, onların hayatlarını körelttiğinizi unutmayın. Ayrılmak, boşanmak ayıp değil, bence en büyük ayıp topluma sağlıklı ve yararlı olabilecek gençler yetiştirememektir. Okur musunuz bilmiyorum ama işte ben size içimi boşalttım, biraz olsun rahatladım. RUMUZ: S.A.
Güzel yavrum, beni çocukluk yıllarıma götürdün. Annemle üvey babam birbirlerini çok severlerdi. Delicesine aşıktılar ama günde en az üç kez sesleri yükselir, annem odasına kapanır, üvey babam (ki ona baba derdim) kapıyı vurup çıkar ve biz; ben, anneannem ve ninem bir odaya siner, ses çıkarmadan fırtınanın yatışmasını beklerdik. Bu tartışmalar, bu kavgalar, tatsız tuzsuz yenen akşam yemekleri giderek sıklaştıkça, evde huzur, neşe kalmazdı. Ve ben bu ortamda çocukluk neşemi ve yaşam sevincimi sürdürebilmek için olağanüstü bir çaba sarf etmekteydim. Onların barışması için bir köşeye çekilip dua ederdim. Hem annem üzülmesin diye hem de üvey babamı babamın yerine koyduğum ve onu çok sevdiğim için... Kavgaların ana nedeni babamın çapkınlıklarıydı... İşte bu yüzden gerek ben gerekse annem evli erkeklerle kurulan ilişkiye hiçbir zaman katlanamamışızdır. Belki çok kalıplaşmış bir söz gibi gelecek sana ama seni bu nedenle çok iyi anlıyorum. Örneğin asıl babamı hiç tanımadığım için, annem ben bebekken ayrıldığı için annemin ikinci evliliğine kadar çok huzurlu bir yaşamım oldu. Söylediklerinde bu nedenle çok haklısın. Bu mesajını seninle birlikte tüm anne ve babalara haykırıyorum.
Gerçek anlamda yalnız kaldığımı şimdi anladım
Hayırlı geceler ablacığım, bu yazıyı uykusuz gecelerimden birinde yazıyorum sana. Aklım bulanık, ruhum yitik, beynim düşüncelerden karmakarışık. Öncelikle senin ve tüm okurlarının yeni yılını kutlamak isterim. Bu acımasız dünyada yalnız kaldığımı bu sene öğrendim. Yani 31 yaşımda. Evliyim. İstanbul’da yaşıyorum. Daha doğrusu yaşamaya çalışıyorum. Diğer insanlar gibi... Sana daha önce de yazdım, durumumu anlattım, artık ben yolun sonuna geldim dedim ama yayınlamadın. 4 aylık evliyim. Bebeğim yolda ama hayat şartlarına yenik düştüm ben. Artık gücüm kalmadı. Yorgun bir savaşçıyım, belki kiminiz güler geçer halime, kiminiz ağlar ama Allah düşürmesin benim halime. Evlendim, eşime iyi bir hayat sunamadım. Eşya alamadım evime, zaten doğru dürüst bir evim barkım da yok. Asgari ücretle bir yerde çalışıyorum ama maaşım maalesef borçlara gidiyor. Şu an tek düşüncem doğacak çocuğum. Bitiyorum, eriyorum. Güzin Abla senden ricam, bu mektubu yayınla lütfen. Bir ibret olsun. 31 yaşındaki delikanlının feryadını duysunlar. Bu ülkede benim gibi binlercesi var. Sırt çevirmek adetimiz olmuş. Ben şunu istiyorum sizden, sevgili okurlarınız beni arayabilirler, sorabilirler, hatta gelip görebilirler. Bu devirde TV’lere çıkıp yalvaracak kadar gururumu ezdiremem. Ben sadece sigortalı ve maaşı şu anda aldığımdan daha iyi ve de eğer kabul ederlerse beni bu sıkıntıdan kurtaracak kadar avans verebilecek bir iş istiyorum. Sadece bu benim sizlerden ricam. E-mail birmasumserseri@hotmail.com
“Yalnız kaldım” diyorsun ya sevgili oğlum, sanırım ailen, yakınların, arkadaşların seni bu durumda yalnız bırakmış olmalılar. Ne yazık ki dediğin çok doğru, Bu ülkede senin durumunda binlerce, belki de milyonlarca insan var. Hatta insan bayramlarda, ramazanda gerçek ihtiyaç sahiplerini arayıp bulamıyor çünkü onlar kendilerini afişe etmekten kaçıyorlar. Ülkemizde de krizin etkileri kendini göstermekte ancak yine de eminim, yeni yıla girmek üzereyken, bir sevaba girmek isteyen, senin gibi onurlu genç bir adamı yaşadığı şu bunalımdan kurtarmayı düşünen, gönlü zengin, gerçek insan işadamlarımız ya da kadınlarımız olacaktır. Ben insanlardan umutluyum, sen de umudunu kesme oğlum.
Sözlümle evlenmeden beraber olduk ama kuşku içindeyiz
Sevgili Güzin Abla, yazılarını hemen hemen her gün okuyorum ve çok beğeniyorum. Ben 4 aylık sözlüyüm, önümüzdeki ay düğünüm var. Biz sözlümle ilişkiye girdik ama ben adet dönemindeydim ve kızlık zarımın yırtıldığını hissetmedik. Adet kanaması yüzünden de ayrıca bir kanamam olmadı. Şimdi korkum şu. Ya ilerde eşim “Sen kız değildin, beni kandırdın” gibi şeyler söylerse... Şimdiden “Eğer inanmıyorsan hemen ayrılalım” dedim. Kabul etmedi. Ama ben yine de endişeliyim. Ne yapmalıyım? RUMUZ: İSYANKAR
Sevgili kızım, adet kanaması sırasında kızlık zarının yırtılması nedeniyle kanama olsa da belli olmamıştır. Zaten bu kanama hafiftir, çok belirgin değildir. Ama inan, şimdiye kadar başka biriyle beraber olup da evleneceği adamın kendisini kabul edip etmeyeceğinden korkan çok kız gördüm de, evleneceği adamla beraber olup da yine korkanı ilk kez görüyorum. Kızım onun bu hisse kapılması için neden böyle bir soru sordun ki... Ne demek inanmıyorsan? Olur mu öyle şey... Saçmalamışsın.