Paylaş
Merhaba Güzin Abla, ben lise sınavına hazırlanan 14 yaşında bir kızım. Sürekli özel hayatım konusunda sorun yaşıyorum...
Aslında maddi durumumuz oldukça yerinde ve istediğim her şey bana her zaman alındı. Bu durum benim şımarmamın sebebi olabilir... Çünkü giderek aileme her konuda düşman gibi davranmaya başladım.
Bana en ufak bir laf bile söyleseler bunu bir hakaret veya tartışma sebebi olarak alıyorum...
Geçen yıl yeme bozukluğu geçirdim. Çok yoruldum, duygularımı ergenliğimden dolayı kontrol edemiyorum. Ama bir taraftan aile üyelerimin hepsi işleriyle meşgul olduğu için onlarla sohbet edemiyorum.
Ablalarımın çocukluğu çok zor geçmiş, bana şükretmem gerektiği söylüyorlar. Hatta onlara göre ben evin huzurunu bozuyorum. Hastalıklarıyla boğuşan annem de hep bizim aramızda kalıyor. Bir gün kalpten gidecek diye korkuyorum.
Beni anlamadıkları için artık ailemle iletişimi kestim. Bu sefer de “bizi sevmiyorsun” deyip arkadaşlarımla görüşmemi yasakladılar.
Ben de sosyal medyaya yöneldim ve derslerim düştü. Denemelerden en az 470 puan alıyordum, şimdi 390 puan getiriyorum. Bu sefer de “bir baltaya sap olamayacaksın” diyorlar...
Çok yoruldum, kollarımdaki jilet izlerini bile fark etmiyorlar. İntihar etmek istediğimi direkt olarak yüzlerine söylediğimde “Ne kadar şükürsüzsün, kimse senin ergenlik problemlerini çekmek zorunda değil” dediler.
Ölmek istemiyorum ama ellerim her gün jilet bıçağına gidiyor. Lütfen yardım edin bana, biraz akıl verin...
◊ Rumuz: Küçük bir kız
YANIT
Şimdiye kadar hep çocuklarından şikayetçi anne ve babaları dinledik... Hep ergenlik çağındaki asi, ailesine karşı gelen, sorumsuz, ders çalışmayan, inatçı, isyankar ve fütursuz küçük çocuklarla ilgili dertler dinledik ailelerinden...
Ama belki de hiçbir zaman bu çocukların neler hissettiğini, neler yaşadığını, ne gibi sorunları olduğunu, onların ağzından dinleme fırsatı bulamadık.
İşte şimdi belki de ilk defa bir çocuğun, ergenlik problemleriyle mücadele eden bir küçük evladımızın çok açık ve net çığlığına şahit oluyoruz.
Onların da ailelerinden şikayetçi olduklarını belki de ilk defa görüyoruz. İç dünyalarında ne fırtınalar estiğini, nasıl bir ruh hali içinde olduklarını, anlaşılamamanın getirdiği bunalımı...
Ve bu bunalımın onları zaman zaman kendi kendilerine zarar verecek kadar ciddi etkilediğini bu satırlar bize çok acı bir şekilde anlatıyor. Bu mektup bir tokat gibi yüzümüzde patlıyor, kısacası.
Köşemi izleyen anne ve babalara sesleniyorum, bilmem ama ben çok etkilendim bu küçük kızın satırlarından... İçten ve dürüstçe yazmış duygularını.
Lütfen çocuklarınızı suçlamadan önce onları anlamaya çalışın. “Ergenlik”, diye fazla önemsemediğiniz bu çağdaki evlatlarınızın neler yaşadığını, neler hissettiğini, sizden neler beklediğini anlamak için çaba gösterin.
Belki de bu küçük kız, şu anda odasına kapanmış, sizden beklediği sevgiyi göremediği için kendine zarar vermeyi düşünen, sizin kendi kızınız olabilir.
Lütfen, ona yardımcı olun...
Paylaş