Merhaba Güzin abla, 35 yaşındayım ve 4 yaşında bir oğlum var. Ben oğluma bugüne kadar ne bir oyuncak silah ne bir oyuncak kılıç veya benzerini aldım. Bugünlerde basından izliyoruz, okullarda çok kötü olaylar yaşanıyor. Ama maalesef sanki bu olaylar hiç olmamış gibi geçiştirilmekte, kulak arkası yapılmakta.
Ben oğlumu okula nasıl gönderirim diye kara kara düşünüyorum şimdiden. Size soruyorum, bu olaylar bizi yönetenlerin çocuklarının başına gelmediği için mi duyarsız kalıyorlar? Hoş, zaten bu katiller yakalansa da kısa bir süre içerde tutulabiliyor. Tanrım ne adaletsiz bir dünya bu! Bir anne-baba çocuğunu kolay büyütmüyor. Ondan sonra gönder okula, çıksın delinin biri, boğazını kessin diye mi? Bu mu insanlık? Artık buna bir son vermeli.
Anneler, babalar, size de sesleniyorum... lütfen çocuklarınıza şiddet uygulamayın, onlardan bir damla sevgiyi esirgemeyin. Çocuklarımıza sevgi verirsek, onların hayata bakış açısı da sevgi olur. Anneler, babalar çocuklarınızı şiddetten uzak tutmaya çalışın. Şiddet içerikli çizgi film ve dizileri seyrettirmeyin onlara. Çocuklarımızın beyni o kadar taze ki, en ufak bir şeyi bile hemen hafızaya alıyorlar. Ben, Şeker Kız, Heidi gibi çizgi filmlerle büyümüştüm. Şimdikiler öyle mi?
Televizyon yayın yönetmenlerinden de ricam; vicdan azabı duymak istemiyorsanız, çocuklar için daha güzel eğitim amaçlı programlar yapın. Şiddet içeren çizgi film çok seyrediliyor olabilir, ama bunun çocukta yarattığı kötü etkileri unutmamak lazım. Güzin abla, senden ricam çocuklarımız için el ele verelim, her fırsatta bu konulara el atalım. Artık çocuklarımız ölmesin. Onların geleceklerini karanlığa mahkum etmeyelim, lütfen.
l RUMUZ: OĞLUM İÇİN
Yerden göğe kadar haklısınız sevgili okurum... Giderek yaygınlaşan bu şiddet olayları ve cinayetler artık oldukça endişe verici... Bu konuda başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, TV yönetimi ve yapımcılarına kadar toplumun her alanında, hepimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Çocuklarımızın, şiddet içeren film sahnelerini bir fotoğraf makinesi gibi beyinlerine kaydettiklerini, aile içi şiddete şahit olan çocuğun şiddete yöneleceği gerçeğini asla unutmamalı...
Benim derdim de tırnak batması
Güzin abla, bu köşeyi annenizin zamanından beri okuyorum. Zaman zaman sağlıkla ilgili konularda da yardımcı olduğunuzu görüyorum. 5-6 senedir tırnak batmasından çekmediğim kalmadı. Kışın bile önü açık ayakkabı giyiyorum. Bu problemimden kurtulabilmek için birçok yol denedim.
Düşünün, iki ayak baş parmağımın tırnaklarını da çektirdim, ama yine tekrarladı. Bu sefer batan kısımları cerrahi müdahale ile temizlettim. Tanınmış ayak sağlığı merkezlerinde pedikür yaptırdım. Cilt doktoruna gittim. Verdiği ilaçları kullandım, sonuç değişmiyor. Lütfen bana bir çözüm önerin.
l RUMUZ: ZEKİYE Y.
Elbette tırnak batmasının ne büyük bir dert olduğunu biliyorum. Bunun için sorununuzu bir uzmana danıştım, işte size verdiği bilgiler: "Tırnak batmasının en önemli nedenlerinden biri, yanlış tırnak kesimidir. Tırnak mümkün olduğunca düz olarak kesilmelidir. Dar ve sivri burunlu ayakkabı da tırnakların yanlarını sıkıştırarak batmaya sebep olur. Çarpma, üzerine ağırlık düşmesi, mantar gibi hastalıklar da tırnak batmasına neden olabilir.
Tırnak batması önce hafif kızarıklık ve şişlik, tırnak derisinde ağrı şeklinde başlar. Bu dönemde ufak bir gazlı bez parçasını antibiyotikli kremle birlikte batık kısmın alına yerleştirerek, sandalet ya da açık terlik giyip, batma geriletilebilir. Daha sonraki aşamalarda, tırnak kenarından sıvı gelmesi, kızarıklık, şişlik oluşur. Antibiyotik tedavisi gerekebilir. Batma devam ettikçe, tırnak yanlarındaki doku kalınlaşır. Cerrahi müdahale gerekir. Tırnağın çevresindeki ilerlemiş doku alınır, tırnağı üreten dipteki kısım tahrip edilerek tırnağın yeniden büyümesi ve batması engellenir. Eğer bu işlem yapılmadan yalnızca tırnak çekilirse, yeniden büyüyen tırnağın tekrar batma olasılığı vardır. Günümüzde tırnak batması tedavisi de artık, karbondioksit lazerle kolayca, kansız bir şekilde lokal anestezi altında, kısa bir sürede yapılabiliyor. Uygulama sonrasında hasta normal hayatına devam edebiliyor."
Dr. Candan Savaş / info@kozmed.com / Tel: (0 212) 234 87 17
Nerede yanlış yapıyorum
Sevgili Güzin ablacığım, 17 yaşında bir genç kızım, ama şu zamana kadar hiç sevgilim olmadı ve artık beklemekten bıktım. Sevgiliyi bırak, bana çıkma teklif eden bile olmadı. Çevrem bana "Çirkin değilsin" diyor, ama ben artık buna inanmıyorum.
Çirkin değilsem, niye sevgilim yok? Arkadaşlarımın çoğunun bugüne kadar pek çok sevgilisi oldu, benim hiç olmadı inan! Gençliğimin en güzel yıllarında sevgilisiz olmak zoruma gidiyor. Ben de her şeyimi sevdiğimle paylaşmak istiyorum; ama yok. Söyle bana, akıl ver, nerede yanlış yapıyorum?
l RUMUZ: GİTTİ GENÇLİK
Sevgili kızım, önce sana şunu söylemeliyim, günümüz genç kızları ve kadınları artık asla çirkin değil. Bence çirkin kadın yok artık, sadece bakımsız kadın var. Biraz bakım, biraz giyim ve makyajla, tüm kadınlar öylesine çekici olabiliyorlar ki, gözlerine inanamıyor insan...
Ancak senin sorunun belki de çevrene ve insanlara yüreğini ve kendini kapatmış olmandır. İçine kapanık, neşesiz, kimseyle görüşmeyen, insanlardan kaçan bir genç kızsan, elbette yanına yaklaşmak istemeyebilirler. Yine de kızım, seni duyan, yaşını başını almış biri zanneder. Daha yaşın ne, başın ne? Arkadaşların biraz erken flörte başlamış olabilirler, ama bana göre flört için bile biraz olgunluk şart.