Beni iki kez terk etti simdi sevişmek istiyor

Sevgili Güzin Ablacığım, sizi ne kadar çok sevdiğimi ve ne kadar güzel bir iş yaptığınızı anlatamam.

Yaşım küçük olsa da, bu yaşta bunları yaşamak midemi bulandırıyor. 15 yaşındayım. Bir erkek arkadaşım vardı. Onunla iki ay çıktık, aşıktım, ayaklarım yerden kesilmişti. Sorunlarım bulutlar kadar hafif, artık hayat çok basitti benim için. Taa ki bana tekmeyi vuruncaya kadar.

Tam en mutlu anımda, ayrılmak istediğini söyledi ve ayrıldık. O kadar çok acı çektim ki; hani ağlamaktan gözyaşı biter diye bir durum vardır ya; aynen o duruma geldim. Acılarımı hep içime gömdüm. Sonra bana geri döndü ‘Bir daha seni kaybetme aptallığını yapmam. Seni çok seviyorum’ dedi.

Sevdiğim için, aptallık bende ya, kabul ettim tekrar ve çıktık, Ama 10 gün sonra yine ayrılmak istedi. Bu defa nefret etsem de, yine inanılmaz acılar çektim. Hem de tam LGS sınavı dönemime denk geldi ve ders çalışamadım, uyuyamadım. Ve belki inanmayacaksınız ama bir kez daha barışmak istedi.

Gözlerine bakınca dayanamadım ve yeniden ne mantıksa bu, kabul ettim! Beni çok sevdiğini söyleyip, duruyor ama benimle sevişmek de istiyor.

Onu çok seviyorum, artık onun da sevdiğine inanıyorum ve dediğini yapmazsam onu kaybetmekten korkuyorum. Aslında baskı yapmıyor ama ben de onu istiyorum.

O da bu sene ÖSS’ye hazırlanacak. Sizce ne yapmalıyım? Ablacığım hatta annem olmadığı için anneciğim diyorum size. Ne yapmalıyım? Ona karşı nasıl davranmalıyım?

RUMUZ: CAN

Madem beni annen gibi görüyorsun, o zaman beni iyi dinle. Daha 15 yaşındasın, nedir bu telaşın? Aşık olmak, beraber olmak, sevişmek bütün bunlar için o kadar gençsin ki.

Elbette kalbin heyecanla çarpabilir, bu delikanlının gel-gitleri arasında bocalayıp, şaşkına dönmüş de olabilirsin. Ama ne olur oyuna gelme, ne onun, ne de başka bir genç adamın oyununa gelme bu kadar genç yaşta.

Sana gerçekten bağlı idiyse, neden birden ayrılmaya karar veriyor? Ardından bir süre sonra tekrar dönüyor, sonra tekrar geliyor, bu defa sevişme teklifiyle.

Senin kafanı bulandırıyor. Onun ciddiyetine inanmadım ben. Bana kalırsa başka genç kızlarla da çıkıyor, onlarla arası bozulunca sana dönüyor. Sonra yine bir macera yaşıyor, takrar boşta kalınca senin gibi saf ve tertemiz bir kızı seçiyor. Aşk karşısında her zaman elim kolum bağlıdır. Ama ben böyle bir aşka inanamadım. Kendini kaptırma, kanma, inanma, derim.

Bana veda etmeden gitme demiştim

Benim sana ve annene karşı saygım sonsuz. Çünkü insanlara yardımcı olmak için çaba sarf ediyorsun, bunun karşılığında bir şey beklemiyorsun, tabii mutluluğumuz dışında.

Benim sorum insanların neden bu kadar acımasız olduğu? Aylar önce internet aracılığıyla Yıldız takma adlı bir kız tanıdım. O da benim gibi Almanya’da yaşıyor. Sevgilisiyle sorunları vardı, ayrılmak üzereydi.

Ben de ona yüreğimi açtım. Ona hep güzel sözler söyledim, şiirler yazdım.Ona ‘Zümrüt Gözlüm’ derdim. Ona hep, ‘Bir gün eski sevgiline gitmek istersen, sana anlayış gösteririm ama veda etmeden gitme, bunu kaldıramam’ derdim.

O da, ‘Ben asla vedasız gitmem’ derdi. Şimdi bunları Yıldız’a hatırlatır mısın, lütfen! Son umudum sensin.

‘Üç aydır ne arıyorsun, ne de hatırlıyorsun. Mail adreslerinin hepsini iptal etmişsin. Ben sana yüreğimi açtım ama sen beni yüzüstü bıraktın. Bana son kez de olsa yaz, hiç değilse iyi olduğunu bileyim. Ve sana mutluluklar dileme şansını ver bana...’

RUMUZ:

DELİ ÇOCUK

pablokeine@mynet.com



Oğlum internetten tanıdığın bir genç kızdan, hele böyle tüm adreslerini silmişse, hala ne bekliyorsun bilmem ama, madem son umudun buymuş, isteğini yerine getiriyorum.

Hollanda’daki Türkler eşlerini eve kapatır

Güzin abla, ben Hollanda’da yaşayan bir genç kadınım. Size Hollanda’dan yazan bir hanımın acılarını okudum ve çok üzüldüm. Hollanda’daki Türk erkekleri genelde Türkiye’den bir hanım getirtip, burada ona hapis hayati yaşatıyorlar. Bu doğru.

Ne yazık ki sığınma evine giden kadınlara, Türkler arasında kötü gözle bakılıyor. Ama dayak yiyen; hapis gibi yaşayan bu kadınlara kimsenin yardım ettiği de yok.

Bence bu arkadaş önce Hollanda’daki haklarını kocasının haberi olmadan araştırsın. Eğer Türkiye’ye giderse haklarını kaybedebilir. Yalnız bir kadın için Hollanda’da Türkiye’den daha iyi sosyal yardım imkanları var.

O arkadaşa tavsiyem, kocası onu dövdüğü zaman bir doktora gitsin, rapor alsın. Böylece olayı belgelesin. Durumunu doktorun onaylaması da gerek. Sonra bir polis bürosuna gidip kocasının kendisini dövdüğünü söylesin, yardım istesin.

O zaman kendisini kocasının bulamayacağı bir yere yerleştirirler. Ve ona gerekli yardımı yaparlar.

Yoksa böyle bir adam ile hayatı boyunca esir olarak yaşamak zorunda kalır. Kendisine Allah kolaylık versin, diyelim.

RUMUZ: FATMA



Sevgili kızım, umarım bu satırları o zor durumdaki gencecik hanım da okur, kendisine yol gösterdiğin için gerçekten sağ ol. Ancak bu nasıl bir iştir ki, Hollanda’ya yerleşen Türk erkekleri, söz birliği eder gibi, eşlerine bu şekilde eziyet etmeye meraklılar. Birbirlerinden mi öğreniyorlar yoksa bu saçmalığı?

Eziyet edeceklerse, neden Türkiye’den bir eş getirtiyorlar.

O tertemiz saf kızcağızı alıp, ailesinden koparıp, hiç tanımadığı, bilmediği yaban ellerde esir hayatı yaşatmak erkeklik mi oluyor?
Yazarın Tüm Yazıları