Paylaş
Bir havuz, çok büyük değil gibi, tersine ufakça. Bütünü görünmüyor, içindeki su bulanık, yeşile çalmış. Kenarında bir adam, elinde kalınca bir sopa. Havuzun içinde bir canlı yüzüyor. Aaa, bizim fok Badem bu. Hani herkesleri kendine hayran bırakan, koruma altına alınan, güneşlenirken bol bol objektiflere konu olan, milletin sevgilisi Badem.
Ama bir terslik var olanlarda, Badem sudan başını çıkarınca, o kalın sopalı adam tüm gücüyle indiriyor ona. Zaten komut da arkadan geliyor: “Vur bir tane, vur bir daha vur.” O da vuruyor.
Badem acılı, kızgın, “Neden” diyen bir sesle isyan ediyor. Sopalı adam ise devam ediyor vurmaya. Hatta hayvancık sudan başını çıkarmayınca dürtüyor onu, zorla su üzerine çıkartıyor, akabinde tekrar bir sopa darbesi.
Spiker anlatıyor: Meğer fok Badem seneler öncesinde rehabilite edeceğiz diye denizden çıkarılıp bu havuza tıkılmış ve bu şekilde de eğitilmiş!
Olanlar eski ama nedense görüntüler şimdi çıkarılmış su yüzüne. Neyse ne, sonuçta fok Badem’in nasıl rehabilite edildiğini cümle âlemle birlikte bizler de öğrenmiş olduk böylece. Badem meydan dayağı yemiş üç yıl boyunca o hapiste. Sonunda “ne kendine ne de insanlara zarar verir. Uslandı, arlandı” denip salınıvermiş tekrar denizin mavi sularına.
Video görüntülerindeki veteriner kendisini savunmuş, “Böyle yapmasaydık tehlike teşkil ederdi insanlara” diye.
Görüntüler birçok TV kanalında dolaştı, basına aksetti, bilim adamları görüş bildirdi, kınadı, “olmaz böyle rehabilite şekli” dendi. Ama fok badem yediği dayaklarla kaldı.
Fok Badem tanınmış, takip edilen, hatta Koç ailesince koruma altına alınan meşhur bir hayvan. Onu böyle eğiten bir zihniyet barınaklarda, kapalı alanlarda ne yapmaz, ya da neler yapar diye sormaktan kendimi alamıyorum doğrusu.
Ve canımı çok sıkan yanıtını da, yine kendi kendime veriyorum “Bu kez komut beklemeden vurur bir kere değil bin kere, zavallı savunmasız canlara.”
Ece Bilgin
Sevgili Ece Hanım, Badem bizim Datça’nın sembolü olmuştu.
Tüm balıkçıların dostuydu. Zaman zaman onları korkutsa da, sahile yaklaşıp, yüzenlerle şakalaşıyordu.
Hatta bazen biraz abartıp onlarla oynamak isterken, insanları suyun altına çekmeye çalıştığı da oluyordu. Ama çok sevildi, çok dost edindi Datça’da.
Sanırım Marmaris-Datça arasında gidip gelmekten çok keyif alıyordu. Şimdilerde açık denizlere salındığı söyleniyor. Umarım aldığı bu darbeler zarar vermemiş, hayatını kaybetmemiştir.
Bizler hayvanların dostluğuna hiç alışık değiliz maalesef. Tek bildiğimiz onlara eziyet etmek.
Ona sarıldığımda sevgilim aklıma bile gelmiyor
Merhaba Güzin Abla, ben 22 yaşında bir genç kızım. İki yıldır süregelen bir ilişkim var. Erkek arkadaşım bir an önce evlenmek istiyor. Aslında ben de istiyorum. Ama benim aklımı çelen biri var.
Ona sarıldığımda dünyayı unutuyorum, sevgilim aklıma bile gelmiyor. Ama bu kişi bir gün farklı, ertesi gün farklı davranıyor. Beni sevmiyor biliyorum, sadece günü kurtarma derdinde. Erkek arkadaşımsa beni gerçekten çok seviyor. Canını verecek kadar... Bunu denedim ve gördüm. Ben de onu seviyorum aslında, ama diğeri “gel” dese, durmam giderim. Ne yapmalıyım?
Rumuz: Yardım lütfen
Yok, sevgili kızım, kendini kandırma, sen sevgilini sevmiyorsun. Diğerinin yanında kendini kaybediyorsan, o sana “gel” dese, dünyayı unutup ona koşacaksan, iki yıllık arkadaşını sevdiğine beni inandıramazsın.
Bence sen onun yanında kendini güvende hissediyorsun, onun sevgisine sığınıyor, sevgisini seviyorsun. Diğerine ise güvenmediğin için ona gidemiyorsun. Yazık! Seni seven o gence bunu yapma.
Paylaş