Sevgili Güzin Abla, ben çok sıkıntılıyım; 26 yaşındayım, Denizli’de yaşıyorum. Fakülte mezunu ve serbest muhasebe bürosunda mali müşavirim. İşimde çok iyiyim, kısa sürede mesleğimde ulaşılamayacak yerlere geldim. 9 aylık nişanlıyım; nişanlım yakın akrabamdır. Ben onu ölesiye seviyorum, nişanlım da beni o derece çok seviyor; aşırı kıskanç birisidir, beni herkesten ve her şeyden kıskanır.
Annemle araları çok iyiydi nişanlanmadan önce, ama nişandan sonra hiç geçinemez oldular. Her şeyi sorun etmeye başladılar. Evlenmeme daha çok var. O zamana kadar nasıl sabredeceğim bilmiyorum. İşlerim çok yoğun ve stresli geçiyor; bir de onların sıkıntısı eklenince üstüme, her şeyimi ve herkesi bırakıp gidesim geliyor.
Nişanlımın gözünde bir damla yaş görmeye dayanamıyorum; ama öbür tarafta da beni bu yaşıma getiren annem var. Ne yapacağımı bilmiyorum; annemi dinliyorum haklı, nişanlımı dinliyorum o da haklı... İkisinin de gönlünü yapacağım diye ben bitiyorum.
Ne zamana kadar bu böyle gidecek, evlenince biter mi bu sıkıntılar? Yoksa daha büyük sorunlar çıkar mı acaba diye düşünüyorum. Ayrıca evin en küçük çocuğu ben olduğum için evlenince annem benimle kalmak zorunda. Bu kadar stres altında, bir de muhasebeci olarak zaten bir zihinsel yorgunluk yaşıyorum. Bir de eve gidince onların yüzünü asık gördüğümde nasıl olurum bilmiyorum. Ya bunalıma girerim ya da kendime zarar veririm diye düşünüyorum. Lütfen bana bir çıkar yol gösterin.
RUMUZ: ARADA KALDIM
Oğlum, büyükler boşuna mı "Gelin kaynana düşmanlığı sonsuza kadar sürecek" dememişler. İşte bu düşmanlık tarih boyunca sürmüş gerçekten. İki kadın daima büyük bir rekabet içinde olmuşlar. Asla birbirlerini çekememişler. A tabii birkaç istisna olabilir. Ne mutlu o anne-kız gibi birbirlerini seven gelinle kaynanaya... Ama genellikle erkek anneleri gelinlerini rakip gibi görüyorlar. Sanki oğullarının eşi değil de, sevdikleri erkeği elinden alan kadınmış gibi, düşman oluyorlar ona.
Gelinler de, eşlerinin annesini olduğu gibi kabul edip, ona saygı göstermek ve anlayışla karşılamak yerine, bu çekişmeye taraf oluveriyorlar. Arada kalan erkek ise işte senin gibi mutsuz ve huzursuz oluyor. Oysa anneler bu gerginliğin, en çok kendi evlatlarını, işte senin gibi mutsuz ettiğini görmek istemiyorlar. Olan oğullarına oluyor tabii, bazen de bu yüzden boşanmalara bile neden olabiliyorlar.
Senin olayında, bir de üstelik nişanlın akrabanmış. Akraba iken çok iyi geçinen annen ve sevdiğin kız, şimdi işte sanki bir anda düşman olmuşlar. Bence oğlum, birlikte yaşama fikrin hiç de size uygun değil. Asla huzur bulamazsın. Sen en küçük çocuksan, annen belki de en büyük çocuğuyla otursa daha iyi olmaz mı? Elbette sende de kalır, ama sadece misafir olarak.
Eşim dokununca tecavüze uğramış gibi hissediyorum
Ben çok mutsuzum; evliyim ama eşimi hiç sevmiyorum, her şeyi bana batıyor. Genç bir sevgili buldum, ona deli gibi aşık oldum. 4 yıldan beri ondan kopamadığım gibi onunla evlenmek istiyorum. Daha önce evliliğimi kurtarmaya çalıştım, ama en az 1 yıldır eşime yaklaşamıyorum bile. Onu hiç beğenmiyorum ve hiç arzu etmiyorum. Bana dokununca tecavüze uğruyormuşum gibi hissediyorum. Ne olur söyleyin, her şeye rağmen evliliğimi kurtarmaya mı çalışmalıyım; yoksa ölümlü hayatımı gidip sevdiğim, beğendiğim kişiyle mi yaşamalıyım?
Eşim beni çok seviyor; bana çok düşkün ama ben vicdan azabı duymaktan başka bir şey yapamıyorum. Cinsellik olmadan bir evlilik ne kadar yürür? Doğrusu nedir, ne olur bir ışık gösterin.
l RUMUZ: IŞIK
Güzel kızım, evleninceye kadar aklın neredeydi, diye sormak isterdim sana. Bu kadar sevmediğin, beğenmediğin bir insanla neden evlendin? Neden hem onun, hem de kendi hayatını zora soktun? Bilmem ama, bu aşık olduğun kişi kimse, sanırım ona tutulduktan sonra eşin gözüne batar olmuş sanki.
Elbette bu derecede tiksindiğin biriyle bırak aynı yatağı, aynı evi paylaşman da mümkün değil artık. Ona da yazık oluyor. Ona da haksızlık yaptığının elbette farkındasın. Bilmem çocuğunuz var mı, ama çocuğun bile olsa, madem iş artık bu raddelere gelmiş, elbette boşanıp sevdiğine gitmelisin. Bu evlilikte bence 4 yıldır eşine ihanet ettiğine göre, artık kurtarılacak bir şey kalmamış.
17 yaşında annemden dayak yiyorum
Merhaba Güzin Abla, ben 17 yaşında bir genç kızım. Ailemle problemlerim olduğu için sana yazmak istedim. Biz 4 kardeşiz; ben ortanca çocuğum.
Annemle babam ayrılar. Ne yaptıysak onları barıştıramadık.
Asıl sorun annemin, hatta ailemden kimsenin beni sevmiyor olması. Ne yapsam göze batıyor. Söylemeye bile utanıyorum ama, bu yaşımda dayak yiyorum. Diğer kardeşlerim benim gibi değil. Annem onlara çok farklı davranıyor. Ben de bunu çözemiyorum.
Bir tek sana danışıyorum bu konuda; annem neden bana böyle davranıyor?
RUMUZ: AĞLA
Sevgili kızım, annen babanla yaşadığı sorunlar nedeniyle sanırım sinirli, öfkeli biri olup çıkmış. Ben diğer kardeşlerine de pek farklı davranmadığını düşünüyorum. Belki sen biraz daha asi ya da inatçı olduğun için, annenin öfkesini fazlaca çekiyor olabilirsin. Ama seni sevmediğini ya da sana özel muamele ettiğini düşünmüyorum. Bence o çok büyük sorunlarla boğuştuğu için, birçoklarının yaptığı gibi, acısını en çok sevdiklerinden çıkarıyor. Bence bu üzüntülerini ve kuşkularını annenle paylaşmalısın. Onun sevgisine ne kadar ihtiyacın olduğunu anlatmalısın annene. Dayak faslı ise, katlanılacak gibi değil elbette. Buna izin vermemelisin. "Artık koskoca kızım, bu yaptığın ağrıma gidiyor. Katlanamam" diyebilmelisin.