Merhaba Güzin Abla, derdimi kime anlatsam bilemedim. Birkaç kez denedim yakınımdaki kişilerle konuşmayı, fakat pek çözüm olmadı. Kendimi çok yalnız hissediyorum.
20 yaşında, henüz genç ama oldukça yorgun hisseden bir kadınım.
1.5 senelik bir ilişkim var. Tahmin edersin ki ilk uzun ve ciddi ilişkim.Hayatımdaki kişiden önce uçarı kaçarı biriydim, sık sık flörtler yaşardım.
Sevgilimle tanıştığımda ise onda farklı bir şeyler olduğunu biliyordum...
Neredeyse her açıdan çok farklıydık.
Ben hayatımı saklayan bir insandım ve ona da böyle yaklaşmıştım. O zamanlar istediğim gibi yaşamaya devam ediyordum. Bir yerden sonra ciddi kavgalar etmeye başladık ve ben o zaman ilişkimizi ciddiye almaya başladım.
Kendisi çok disiplinli, dürüst bir insan, bense tam tersi. Ama zamanla değişmeye başladım. En büyük hatamsa, değişmem gerektiğini kabul etmek oldu.
Merhaba Güzin Abla, ben Antepli bir ailenin 21 yaşında kızıyım. Annemin bana uyguladığı psikolojik şiddete artık dayanamıyorum. Bir yandan üniversitede okuyup bir yandan çalışıyorum. İşe sadece bu evden kaçmak için başladım. Evde durduğum her saniye annem bir şey bulup bana bağırmaya başlıyor. Ağzımı açıp tek kelime etsem, hemen “Sen terbiyesizsin” der.
Erkek arkadaşım var. Hem annem hem babam, erkek arkadaşımı biliyor. Annem onunla buluşmama izin vermeyi geçtim, evimizin hemen yanında oturan kız arkadaşımla gezmeme bile izin vermiyor.
Annem benden asla memnun olamıyor, çalışmama, okumama asla saygısı yok. Matematik öğretmenliği okuyorum. Ama annem onun gibi olayım, sürekli temizlik yapayım istiyor. Erkek kardeşime hizmet etmemi istiyor...
Babam beni hep destekler ve “Okuyabildiğin kadar oku” der. Ama annem “Bitirsin üniversiteyi yeter.
Daha fazla para harcayamam ona ben” diye karşılık veriyor.
Evde artık sanki yediğim lokmaları sayıyor gibi hissediyorum...
Çalıştığım parayı haraç keser gibi alır, devletin verdiği bursu da...
Ben 23 yaşındayım. Canım acıyor ve içim paramparça. Güzin Abla sana her seferinde yazıyorum, sonra siliyorum. Hemen hemen bana söyleyeceğin her şeyi tahmin ediyorum, bu da canımı acıtıyor.
Konuya gireyim...
10’uncu sınıftayken birini sevdim ve 7 yıllık bir birlikteliğimiz oldu.
Ayrılalı tam bir sene oluyor.
Hâlâ onu ilk günkü gibi çok seviyorum. Beni defalarca aldattı, hep kusuru kendimde aradım.
Benim çok çirkin olduğumu söyledi. Onun için ameliyat masasına yattım ve burun estetiği yaptırdım. Ameliyatımdan 3 gün önce beni yine aldattı. Aldattığı gün zaten davranışlarından anladım ve ayrıldım. Ailem de en başından beri beni çok ağlattığı için onu istemiyordu.
Haklı çıktılar ama bir kere bile yüzüme vurmadılar.
2 yıldır evli bir erkeğim... Ben 26, eşimse 21 yaşında. Geçen yıl, 6 aylığına askere gittim. Eşim de aynı ayın sonunda annesinin akrabası olan 38 yaşındaki bir adamla görüşmeye başlamış. Bir ara izne yanına gittim. Tabii bu sırada görüştüklerini bilmiyordum. O dönem daha buluşmamışlar.
İzinden askerliğimi yaptığım bölgeye döndükten iki hafta sonra bir kafede buluşmuşlar. Birkaç gün sonra tekrar görüşmüşler.
Eşim sadece 2-3 defa bir barda görüştüklerini söylüyor. Sürekli gece geç saatlere kadar arabayla geziyorlarmış. Bunu da 3 ay boyunca haftanın 3 günü yapmaya devam etmişler. Ben bir şekilde arayıp o adamı buldum.
Evde beraber sabahladıklarını, defalarca ilişkiye girdiklerini söyledi.
Üstelik eşimle tanışmadan önce bunlar çok yakınlarmış. 38 yaşında olan bu adam zamanında eşimden hoşlanıyormuş. Şimdi eşimin de ona karşı boş olmadığını görüyorum.
Eşim çok pişman olduğunu, bir daha yapmayacağını, onunla ilişkiye girmediğini, sadece gezip eğlendiklerini ve içki içtiklerini daha ilerisinin olmadığını söylüyor.
Beni çok sevdiğini ve yaptıklarından pişman olduğunu dile getiriyor. Ben ise hâlâ askerdeyim. 5 gün sonra askerliğim bitiyor ve boşanmayı düşünüyorum.
Aslında karımı çok seviyorum ama o ben askerdeyken bana ihanet etti. Şimdi söyleyin ben ne yapayım; kafam karma karışık...
İnternet üzerinden bir adamla tanıştım. 7 senedir yurtdışında yaşadığını ve ülkemizde iki tekstil firması olduğunu söyledi. İnternet üzerinden bir adamla tanıştım. 7 senedir yurtdışında yaşadığını ve ülkemizde iki tekstil firması olduğunu söyledi. Kısa bir süre yazıştık. bu 6 ay devam etti. Bu süre içinde maddi sıkıntıya düştüğünü söyleyip benden para yardımı istedi. Ben de ileride eşim olacak kişiyi sıkıntıda bırakmamak adına, yardım etmekte bir sakınca görmedim. Ancak zamanla tutumu değişmeye başladı. Bir gün bana verdiği bir telefon numarasına “yarın size para çıkarıyorum, transfer numarasını bildireceğim” şeklinde bir mesaj göndertti. “Kim bu” diye sorduğumda, “Yeni bir gayrimenkul alıyorum, onun için” dedi. Aradan bir süre geçtikten sonra, mesaj gönderdiğim bu kişi yurtdışından telefon etti. Bir beyefendinin kendisiyle evlenmek üzere olduğunu fakat kredi kartlarını kullanıp kendisini maddi bakımdan zor durumda bıraktığını ve benden para beklediğini söyledi. Ben de 6 aydır bu adamla görüştüğümü, yazın da Türkiye’de evleneceğimizi söyledim. Beni arayan bu hanım da “O benimle burada evlenecek” dedi. Bana da aşağı yukarı aynı şeyleri söylediğini belirttim. Ve ikimizde de jeton düştü, dolandırılmıştık. Yurtdışındaki bir telefon numarasını aradığımda daha da şok oldum. Telefonu açan hanım, eşinin uzun süredir evden ayrıldığını ama sürekli onu aradıklarını söyledi. Hatta eşinin Türkiye’den bazı müşterilere “yurtdışından ilaç temin edeceğim” diye para topladığını ve karşılığında hiçbir şey gönderilmediğinden sürekli telefonla arayıp ilaçlarını sorduklarını anlattı. Bu adamdan, paramı geri istedim ve gerçekleri öğrendiğimi söyledim. Yeni sevgilisiyle onu telefonla taciz ettiğim için beni savcılığa şikâyet edeceklerini söyleyip tehdit ettiler. Sizden ricam başıma gelenleri okurlarınıza anlatmanız ve internette tanışılan kişilere hiçbir zaman inanılmayacağını bildirmeniz. Bunu birçok defa anlattınız ama benim gibi hâlâ anlamayanlar, belki canları daha fazla yanmadan anlarlar.◊ Rumuz: Başı dertte
YANIT
Eskilerin “bir musibet, bin nasihatten iyidir” diye bir sözü vardır. Ne kadar doğru değil mi?
Düşünün ki, siz de benim bu uyarılarımı okuduğunuz halde, yine böyle bir tuzağa düşmekten geri kalmamışsınız. Canınız çok yanmış olmalı ama hiç değilse bundan böyle size internetten yazan, iltifatlar yağdıran, size evlenme vadeden, kim olduğunu bile bilmediğiniz kişilere asla güvenilmeyeceğini öğrenmiş oldunuz.
Umarım aynı şekilde, benim öğütlerime kulak asmayan ama işte bu satırları okuyup sizin yaşadığınız gerçekleri gören okurlarıma örnek olur, onların bu sizin yaşadığınız tuzağa düşmelerini önlemiş olursunuz.
Yoksa ben bu sizin yaşadıklarınıza benzer o kadar çok öykü dinledim ki okurlarıma da sürekli yazdım, dikkatlerini çektim.
Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü... Maalesef bu özel günün amacına ulaştığını söyleyemeyiz.
Kadınlara özgürlük tanımak, asırlardır umutla beklediği kadın haklarını kazandırmak, aslında erkeklerle eşit düzeyde bir varlık olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak, değil mi bu amaç?
Ama, ne yazık ki 21. yüzyılda bu gelenek haline gelmiş, Kadınlar Günü kutlamalarına rağmen, hâlâ kadınlar istedikleri gibi bir yaşam hakkına sahip olamıyor. Hayatlarını önce babaları, abileri, daha sonra ise eşleri yönlendiriyor.
Pek çoğu istedikleri erkekle evlenemedikleri, amaçladıkları mesleği yapamadıkları görülüyor.
Ve tabii, kadına karşı şiddetin dünya genelinde arttığı ve bu şiddetin dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suç olduğu da bir gerçek.
Uygulanan şiddet, sözlü saldırıdan kaba kuvvete, cinsel tacizden cinayete kadar uzanıyor.
Sonuçta ortaya çıkan tablo korkunç...
Merhaba Güzin Abla, ben 35 yaşında boşanmış, 1 çocuk sahibi, üniversite mezunu ve yurtdışında yaşayan bir kadınım.
1.5 yıl önce internet üzerinden İstanbul’da yaşayan bir erkekle tanıştım. Kendisi 38 yaşında ve lise mezunu. Tanıştığımız günden beri beni hep aldattı. Ayrıca internet üzerinden kadınlara cinsel içerikli mesajlar yazdı.
Onu defalarca affettim fakat yine yaptı. Sonra onu bıraktım. Ayrıldıktan sonra da “Sen kilo almışsın, bana yaramazsın” dedi.
Hastalandığımdan dolayı yemesem de kilo alıyordum.
Onun yüzünden özgüvenimi kaybettim. 1 hafta kadar konuşmadık ama onu çok sevdiğim için tekrar affettim.
Pişman olduğunu söyledi, ağladı, sarıldı, orada ilk kez beni sevdiğini düşündüm.
Şimdi ise yine bana soğuk davranmaya başladı. Bazen küfredip beni üzüyor. Sorduğumda da “Seni çok seviyorum, âşığım” diye cevap veriyor. Ama beni sevdiğini göremiyorum.
Benden birkaç kere büyük miktarda para aldı. Onu hediyelere boğdum fakat onun bana aldığı hediyeler sayılı... “Bana neden bir şey almıyorsun?” diye sorduğumda ise “Sen hediye için mi benimle berabersin” cevabını veriyor.
Genç adam, yeni aldığı yavru köpeği her akşamüstü apartmanın tam karşısındaki parka götürür ve eğitmeye çalışırdı. Eline birkaç mama alıp köpekten uzaklaşır ve mamayı gösterip yanına çağırırdı sonra da...
Yavru köpek mamayı görür görmez heyecanla koşar gelirdi genç adamın yanına. Her gün tekrarlanan bu sahneyi, aynı parka köpeğiyle birlikte yürüyüş için gelen yaşlı bir adam gülümseyerek izledi birkaç defa. En sonunda dayanamadı ve genç adamın yanına gelip ne yaptığını sordu.
Genç adam yine eline birkaç parça mama alıp köpeğinden uzaklaşırken, “O benim küçük dostumdur. Ve onu eğitmeye çalışıyorum” dedi.
Yaşlı adam ise gülümseyerek “Yanlış yapıyorsun evlat” dedi. Genç adam ise sebebini sorduğunda, mamaları yavru köpeğe gösterip yanına çağırmaya devam etmesini söyledi. Belki 10 defa aynı şey tekrarlanınca, yavru köpek artık doymuş ve genç adamın elinde mama da kalmamıştı. Köpeğini ne kadar çağırsa da yanına gelmemişti...
Yaşlı adam adama kendi dostunu tanıttı. Adının Boncuk olduğunu söylediği köpeğinden uzaklaşıp yanına çağırdığında, her defasında köpeği koşarak sahibinin yanına gitmiş ve patileriyle ayaklarına sarılmıştı. Genç adam olanları izleyip adamın elinde ne olduğunu çok merak etti. Dikkatlice baktığında hiçbir şey olmadığını gördü. O an yaşlı adam Boncuk’a sarılırken şöyle dedi, “Dostluklarını hiçbir zaman çıkar üzerine kurma evlat. Elindekilerle değil, yüreğindekilerle kur dostluklarını. Yoksa elindekiler bittiğinde yalnız kalırsın.” ◊ Suat Özge
YANIT
Bu müthiş dostluk öyküsünü ve hayat dersini internette tesadüfen buldum... Ve dayanamayıp sizlerle paylaşmak istedim.