Paylaş
Sevgili Güzin Abla, korona günlerinde aylardır eve kapanmış, 65 yaş üstü kuşağın bir ferdiyim. Size bu konuda okuduğum çok güzel bir yazıyı gönderiyorum.
Yazarının kim olduğunu bilmiyorum maalesef. Bizim kuşağı bundan daha güzel anlatan bir yazı okumadım.
“Bizler ilkokulda yurt bilgisi, lisede mantık sosyoloji, felsefe, divan edebiyatı okuyan nesiliz. Onun için bilgi yarışmalarında hiç joker kullanmadan yüzde 90 kazanabilen nesiliz. Biz günde 3 yazılı, 1 sözlü imtihan olan nesiliz.
Biz zamanında kopya çeken, ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz. Biz Endonezya’nın ihracatını, Surinam’ın ithalatını bilen nesiliz.
Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen nesiliz. Biz babasının cenazesine tatilde olduğundan gitmeyen nesil değiliz. Biz kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değiliz.
Sevgiyi, saygıyı, fedakârlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz...
Arkadaşlarımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden, namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz.
Biz psikologlarla, pedagoglarla, şekillendirilen değil psikolojik sorunlarını aile, mahalle ilişkileri içinde çözen nesiliz.
Anasına, babasına, ailesine fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz. Biz bugün 40 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan, onlarla birlikte olmaktan zevk alan nesiliz.
Öğretmeninin elini öpmek için yarışan nesiliz. Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz.
Misketi, çemberi, uçurtmayı, topacı, uzun eşeği, saklambacı, üç taşı, kaptanı, kovalamacayı, ip atlamayı, sekseği, üçgen uçurtmayı, çivili futbolu, 9 taşı, yakan topu oyun olarak bilen bir nesiliz. Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi, tüm imkânsızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz.
Ebeveynlerimizin öğretmenlerimize ‘eti sizin kemiği bizim’ diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin de bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu nesiliz.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarındandı. Lise mezunlarının bile, bugünkü üniversite mezunlarının yanında, doktora yapmış insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız.
Bizim nesli küçümsemeyin, bence bizim neslimize benzemeye çalışın.”
YANIT
Evet, aynen, biz böyle yetiştirildik.
Edebiyatı, müziği, sanatı, her şeyiyle yaşayan, yurt dışından gelen ve kendi sanatçılarımızın konserlerine gidebilen, kendi kültürümüzü Batı kültürüyle sentezlemeyi başarmış bir nesildik.
Sinemaya, tiyatroya meraklıydık. Harçlıklarımızı biriktirip mutlaka her hafta sonu yeni filmleri, oyunları izlemeye giderdik.
Akşamları sokağa çıkabilmek için annemize babamıza diller döker ama onları da yere göğe koyamayan bir nesildik.
Biz arkadaşlığa inanılmaz önem veren, şimdiki gibi “kanka” olmayıp gerçek dost ve gerçek kardeş gibi olmayı başarabilen, bir ömür boyu bu arkadaşlığı kaybetmeden yaşamayı başaran bir nesildik.
Arkadaşlarımız için sevgililerimizi bile terk edebilen insanlardık...
Dostluk, aile, arkadaşlık kavramları bizim için her şeyden önce gelirdi.
Ve bir meslek sahibi olmak için çok çaba göstersek de amacımız hiçbir zaman çok para kazanmak değildi.
Bilmem ama bugün sokağa çıkma yasaklı biz amcalar, teyzeler, aslında gençlerin ders alması gereken, aslında biraz bizi dinleyebilseler, çok şey öğrenebilecekleri çok değerli bir nesilden geriye kalanlarız.
Paylaş