Paylaş
Merhaba Güzin Abla, ben 25 yaşında, üniversite mezunu bir genç kızım. Benim daha önce hiç sevgilim olmadı, bu konuları hep erteledim, reddettim. “Nasıl olsa zamanı gelince doğru kişi beni bulur” dedim. Ta ki onu görene kadar... 4 yıldır bu adama takılı kaldım.
Ama ne yazık ki onun bundan haberi bile yok. Aslında her şey bir tanıdığımın bana onu anlatmasıyla başladı. Öyle güzel anlattı ki, merak uyandırdı. Annesiyle de tanıştık. Hatta annesi de beni çok beğendiğini, sevdiğini söylemiş, ben de annesini çok sevdim. Tesadüf ki aynı mahallede yaşıyormuşuz, tanıştığımız akşam beni ve annemi arabayla evimize bıraktılar.
Ama ne yazık ki karanlıkta ne ben onu görebildim, ne de o beni. Sonra ben bu gencin birkaç fotoğrafına ulaştım ve ‘işte bu’ dedim.
Şimdiye kadar beklediğim, hayal ettiğim kişi... Hatta dayanamayıp ona arkadaşlık isteği attım, ki bu benim için çok zor bir adımdı.
Biz bir iki gün mesajlaştık, beni tanımak, kim olduğumu, niyetimi anlamak için çabaladı ama ben pek renk vermedim. Konuşmalarıyla gayet efendi ve olgun biri gibi geldi.
Baktım ki ben bu gence kapılacağım, bir de hesabında takip ettiği birkaç güzel kız da görünce, onu takipten çıkardım. Aslında özgüven eksikliği yaşadığım için, reddedilmek ve bir şeylerin ileriye taşınma ihtimali de gözümü korkuttu.
Bir hafta sonra bu kez biz bir mesaj üzerinden biraz sürtüştük. Biz o konuşmada vedalaştık. Ben biraz fevri konuşmalarda bulunmuştum ama o bana karşı hiç kabalaşmamıştı.
Bir daha da iletişimimiz olmadı ama benim içimdeki ateş gitgide büyüdü. Hatta kendisi bir ara sözlendi. Mahvolmuştum ki...
Çok geçmedi ayrıldılar.
Bir süre sonra yine onu düşünürken buldum kendimi.
Geçenlerde arkadaşlık isteği attım yine kabul etti. Cevap yazar diye bekledim, yazmadı. Ben de üzülüp yine çıkardım hesabımdan kendisini. Sonra bir yabancı hesaptan yazıp, içimi döktüm. Kim olduğumu anladı mı bilmiyorum. Numarasını yazdı. “Merak ediyorum kim olduğunu, ara konuşalım. Sen de rahat et ben de, düşman değiliz ya” dedi.
İçimdeki hisleri susturamıyorum.
Hep bir umut var içimde, ama elimden bir şey gelmiyor.
Evleneceğim adamın o olduğunu hissederdim hep. Kader türlü türlü oyunlar oynadı. Ama aynı kader bizi aynı mahallede karşılaştırmadı. Evinin, işyerinin etrafında dolandım durdum ama denk gelemedik.
Dayanamıyorum, acı çekiyorum.
Unutmak istedim, çabaladım, başaramadım. Açık konuşup hislerimi söylemeye ne gururum izin verdi ne de özgüvenim.
◊ Rumuz: Özgüvensiz platonik
YANIT
Kızım bu ne özgüvensizlik gerçekten...
Bunca yıldır o genç adamdan başka hiç kimseyi gözün görmemiş, ama sonuçta ona kendini tanıtıp, kim olduğunu söylemeye cesaret edememişsin.
Böyle giderse onu kesinlikle kaybedeceksin. Bak bir başkasıyla sözlenmiş ama Allah’tan yürümemiş.
Bırak şu gereksiz gururu...
Bak bu genç adam sana telefonunu vermiş, “beni ara, tanışalım, konuşalım” demiş. Daha ne istiyorsun, işte sana fırsat. Sen hâlâ “sokağımızda karşılaşamadık” diye yakınıp duruyorsun.
Sen sokakta da karşılaşsanız, yine bu yaptığını yapar, sırtını döner giderdin. Oysa kaç kez fırsat yakalamışsın ama yararlanamamışsın. Şimdi de “çok üzülüyorum, ondan başka kimseyle olamam, o benim evleneceğim kişiydi” diye sızlanıp duruyorsun...
Kızım bırak şu saçma gururu, bir dene bakalım, hiç değilse, denemedim, diye pişmanlık duymazsın bir ömür boyu. Oldu da yürümedi... Eh her ilişki mutlaka iyi gidecek diye bir şart yok dünyada. Ama ya yürürse, mutluluğu yakalama umudun olmaz mı hiç değilse?
Paylaş