Paylaş
Güzin Abla, günlerdir önerilerinizi okuyorum ve çok beğeniyorum. Benim size anlatacaklarım da köşenizde okuduklarıma benziyor.
Ben evli ve üç çocuklu bir kadınım. Eşimi severek evlendim ama bana çektirmediği kalmadı. 11 yıl boyunca şiddet gördüm.
İşe girmemi istedi, çocuklarım ve onların geleceği için çalıştım. Ama ben çalışırken, kendisi bir kadınla tanışmış. Bana bu kadını kabul etmemi söyledi, kabul etmeyince beni iftirayla suçlayarak işyerimin önünde dövdü.
Bununla da kalmadı, büyük kızımı da “Sen annenden taraf oluyorsun” diye dövdü ve kulağının zarını patlattı.
İşte o an benim için bitti. Çünkü çocuklarım benim her şeyimdi.
17 yıl evli kaldıktan sonra boşandım. Şu an çalışıyorum, çocuklarımla birlikte yaşıyorum.
Bu arada biriyle tanıştım, onu çok seviyorum ama o evli ve çocukları var.
Eşinin de benim yaşadıklarımı yaşamaması için ayrıldık. Unutmak istiyorum ama olmuyor.
Birlikte çok güzel şeyler yaşadık, şimdi baktığım her yerde onu görüyorum. Evli ve çocuklu olduğu için onu unutmak zorundayım.
Rumuz: Kaderin kurbanı
Bu erkeklere neler oluyor, hiç anlamıyorum... Eşlerini döven, yaralayan ya da öldüren erkeklerin haberleriyle dolu tüm gazeteler.
Sanki inanılmaz bir hınçla dolular kadınlara karşı. Nefislerini bir türlü öldüremedikleri için mi, kadını malları olarak gördükleri için mi, yoksa onlara içten içe düşmanlık besledikleri için mi bilemiyorum ama akıl almaz bir vahşet sergileniyor kadınlara karşı.
15, 20 hatta 30 bıçak darbesiyle öldürülen kadınlar, boğulup intihar süsü verilen kadınlar, sinsice izlenip tuzağa düşürülerek öldürülen kadınlar...
Erkekler cinnet geçiriyor olmalı! Bu konuda mutlaka bir şeyler yapılmalı. Evlilik danışmanları belediyelerde bedava dersler vermeli, çiftlere yardımcı olmalı.
Bence eşini terk etmekte geç bile kalmışsın. “Çocuklar için kaldım” masalına ben asla inanmıyorum. Hiçbir çocuk annesini sürekli döven bir babanın dehşetiyle yaşamaktan mutluluk duyamaz. Tam tersine büyük bir psikolojik travma yaşar. Bu, babasızlıktan çok daha kötüdür elbette.
Ayrıca işte görüyorsun, sana gösterilen şiddet çocuklarına da yöneliyor.
Sonuçta geç de olsa yolunu çizmişsin. Aman bundan sonra aklı başında bir evlilik yap, olur olmaz ilişkilerden uzak dur kızım. Asıl şimdi çocuklarını düşünmek zorundasın.
Daha 15 yaşındayım
Sevgili Güzin Abla, benim üç yıllık bir birlikteliğim var. Sevgilimi çok seviyorum, o da beni seviyor.
Bugüne kadar aramızda cinsellik anlamında hiçbir şey yaşanmadı. Bu konuda çok anlayışlı.
Üç yıl sonunda ilk kez öpüştük. O sırada bile ikimiz de çok bocaladık zaten.
Şimdi ise benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Ben 15 yaşındayım, sevgilim 17. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum...
Rumuz: Kararsız
Sevgili yavrum, cinsellik çocuk oyuncağı değil. Gençlerde cinsellik yaşının giderek gerilediğini duyuyorum ama bu onların hayatlarını karartmaktan öteye gitmiyor.
Sen sevdiğin gençle 12 yaşındayken tanışmışsın. O da o sırada 14’ündeymiş. Yaşınız biraz ilerleyince, senin tabirinle “anlayış gösteremez olmuş”, sana birliktelik için baskı yapmaya başlamış.
Oysa bak öpüşme sırasında bile bocalayan sizin gibi iki çocuk, cinselliği bilmeden, ilişki kurmayı öğrenmeden böyle bir deneyim sırasında çok daha zorlanacaktır.
İstemeden, bilmeden hamile kalabilirsin mesela. O zaman ne yapacaksınız? Aileleriniz böyle bir yakınlaşma karşısında ne der, ne yapar, ne düşünür?
Lütfen her şeyi yaşında, zamanında, bilinçli ve bilgili olduğunuz dönemde yaşamaya bakın. O zaman çok daha mutlu olacaksınız, inanın bana.
Paylaş