Paylaş
Bildiklerinizi unutun sayın vatandaşlar. Siyaset, Meclis, sokaklar, memleket eskisi gibi değil. Buyrun size geçerliliği kanıtlanmakta olan güncel ve gıcır gıcır özdeyişler
“Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar kaslı olmalı!”
“Öfke ile kalkan, kafaya tokmak yiyip bayılır.”
“Bildiğim tek şey, barış süreciyle ilgili hiçbir şey bilmediğimdir.”
“Çirkin kadın yoktur, dövüş sanatları bilmeyen kadın vardır. Dayaktan gözü morarmıştır.”
“Karakola giden yol kaldırım taşlarıyla döşelidir, evinizden çıkmayın.”
“Fikirlerinizin hiçbirine katılmıyorum ve de onları ifade edememeniz için ağzınızı burnunuzu kıracağım!”
“Yenilen milletvekili dayağa doymazmış.”
“Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular, kocalarından korkup sığınma evine kaçmışlardı.”
“Kadında geçmiş, erkekte gelecek aranmalıdır. Bir de sabıka kaydı.”
“Bir gün uzun adam betonun da yenebildiğini öğretecek!”
“Herkes evinin önünde kartopu oynasa, sokaklarda kaç kişi ölür.”
“Geç kalan adalet adaletsizliktir. Ama bu ülkede bari geç olsun da güç olmasındır.”
“Suçu ispatlanana kadar herkes gözaltındadır ve buna polis karar verir.”
“Yollar yürümekle aşınabilir, güvenlik paketine bunu da koyalım.”
“Her halk layık olduğu güvenlik paketiyle hizaya getirilir.”
“Dün dündür, bugün bugündür, yarını düşünmek bile istemiyorum.”
Bunlara itirazı olan? Olmasın zaten. Arıza çıkarmayın. Bu cinnet bulaşıcıysa ben bile karşı çıkana sopayla, bıçakla saldırabilirim, ruh halime güvenmiyorum! Ülkenin mevcut ambiansında, minibüste, sokakta, okulda, evde hatta Meclis’te bile güvende değilsiniz, kollayın kendinizi!
Hal buyken, finalde bir tane de gerçek aforizma gelsin, Albert Einstein’dan: “Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbirşey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.”
‘Bedava sarılma’ya her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz...
Denizli’de, Türk asıllı Avusturya vatandaşı (ne demek anlamadım) Jürgen Willem (Hayır Türk asıllıysa ismi niye... Neyse, önemli değil) bedava sarılma eylemi yaptı.
Uygulaması basit bir protesto şekli bu. “Bedava sarılıyorum” diye pankart koyuyorsun, kollarını açıp sokakta bekliyorsun. Arzu eden gelip sarılıyor. Avrupa’da filan pek yaygın.
Türkiye’de de son yıllarda birkaç kere yapıldı, Eylemci erkekse hiç tutmadı. Hatta neredeyse ‘sarılma ve sevgiyle toplumdaki şiddete tavır koyma eylemi’ esnaf marifetiyle meydan dayağına bağlanıyordu. Artık ya mahallenin namusu söz konusuydu ya da esnaf herhangi bir şeyin bedava verilmesini haksız rekabet olarak gördü, bilmem. Ama bir keresinde bedava sarılan eylemciler, genç kızlardı. O gün ahali aniden politize oldu ve protestoya ‘uzun uzun’ katıldı. E normaldir.
Yalnız geçen gün ilginç bir şey yaşadık. Denizli’deki ‘sarılmacı’, erkek olmasına rağmen tuhaf biçimde büyük rağbet gördü. Kadın, erkek, öğrenci, kuyruğa girdi. Jürgen adeta fazla mesai yaptı.
Meşhur hikâye vardır ya. Padişah, halkın ülkede olan bitene bağırıp çağırıp isyan etmesini takmaz. Bir gün vezir gelip “İsyan bitmiş, sokaklarda oynuyorlar” dediğinde “Eyvah galiba çok ileri gittik” diye panikler. Sanırım ülkedeki korku, gerginlik, şiddet o delirtici sınıra gelip dayandı! Sokakların birbirine sarılıp öpüşen, birbirinin omuzunda ağlayan vatandaşlarla dolması, ‘sarılma’nın bedavadan çıkıp karaborsaya düşmesi yakın olabilir.
Hatta gidişat öyle görünmektedir ki, kalabalıkların sokağa çıkıp birbirine sarılması, birbiriyle asla anlaşamayacak gibi görünenlerin akın akın sarmaş dolaş olması bile mümkündür.
Zaten iç güvenlik paketinin önüne geçemeyeceği tek eylem şekli, belki de panzehiri, bu ‘kitlelerin sarılıp helalleşmesi’ gibi görünmektedir.
Mesajlı filan da oldu bak bu yazı...
Paylaş