Paylaş
Yeni sebze halinde nasıl sosyal tesisler olacak, domateslerin ulaşımı zorlaşacak mı, avokadolar şehre gelirken trafiğe takılıp kararacak mı, böyle dertlerimiz olsun istiyorum. Araştırma şirketleri ülke çapında, vatandaşların bölge bölge en favori sebze ve meyveleriyle ilgili anketler yapsın, bu tercihlerin sosyo ekonomik sebepleri incelensin istiyorum.
- Bir Pakistan kanalı Donald Trump’ın aslında Pakistan’da doğduğunu, gerçek isminin Davut İbrahim Han olduğunu iddia etti. Habere göre ailesi trafik kazasında ölünce, küçük Davut, Hint asıllı İngiliz bir yüzbaşı tarafından Londra’ya getirilmiş, sonra da evlat edinilerek Amerika’ya gitmiş! Bir de sarışın bir çocuğun renkli fotoğrafı eklenmiş habere. 70 yaşındaki Trump çocukken fotoğraflar henüz siyah-beyazdı, o atlanmış ama, olur o kadar. Televizyon tartışmalarında siyaset tarihindeki bu ve benzeri komik iddialar konuşulsun, tartışmalar farklı görüşlerden akademisyen, siyasetçi ve gazetecilerin kikirdeyip öpüşerek ayrılmasıyla bitsin istiyorum.
- Süper ay diye cama yapıştırılan ve fotoğrafı çekilip paylaşılan yuvarlak lavaş, lavaş mıydı, Meksika tortilla’sı mıydı? Lavaşla tortilla’nın farkları ve benzer yönleri nelerdir? Bir hafta bu gündemden düşmesin, sokakta, kahvede, evde bununla ilgili yorumlar yapalım, bunun üzerine Meclis, lavaşımızı milli yemek olarak dünya çapında tescillemek için teklif versin, derdi tasası bu olsun istiyorum.
- Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemine destek verip vermeyeceği gibi dev konuların değil, Trump’a “Turup” demesinin konuşulmasını istiyorum. Buna neşelenmemizi, sonra “Püskevit” konusunda yaptığı gibi, Bahçeli’nin çıkıp gülümseyerek şakaya şakayla cevap vermesini, bütün liderlerin kahkahalarla gülmesini, aniden kalkıp birbirlerine sarılmalarını, sonra el ele tutuşup Cumhurbaşkanı’nın halay başılığında Meclis’te halay çekmelerini filan istiyorum.
Zira, evet, şahsımdan da görüldüğü üzere, gündemdeki gerilimden psikolojimiz bozulmak üzere!
Ülkenin kaderini, tüm sistemini, hayatımızın, geleceğimizin her yönünü değiştirecek başkanlık, Avrupa Birliği’nden vazgeçme ihtimalimiz, Suriye ve Irak sınırlarımızdaki savaş gibi mega tartışmalarla tasalanmaktan, dudaklarımı yiyerek haber seyretmekten yoruldum. Norveçli, Hollandalı gibi yaşamak benim de hakkım.
Gazetelerde ülkenin beka sorununu ve bölünmekten kurtarılmasının tek yolunun ne olduğunu değil, ağaca çıkan kedinin itfaiye tarafından nasıl kurtarıldığını okumak istiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
AVUSTURYA, SEN VAR YA SEN!
MADEM herkese, bilhassa da Avrupa’ya höt zöt yapıyoruz, terbiyesiz merbiyesiz diyoruz, oo tutmayın beni! O kabadayı kafaya giriyor, bünyemdeki tüm stresi atmak için coşuyorum.
Tüm Avrupa Birliği, koskoca Almanya’sıyla, İtalya’sıyla, farklı dozlarda eleştirileri yaparken yine efendiliklerini bozmamış, hissi veya iktisadi sebeplerden “Öyle böyle ama Türkiye özünde iyidir, muhabbeti kesmeyelim” tarzında açıklamalar yapmışken...
Aa sen şu el kadar Avusturya’ya bak yahu?
“Bitirelim müzakereleri, ne konuşacağız bunlarla be” gibi bir efelenme!
N’oldu? Viyana’nın o pis soğuğu mu çarptı?
Şehirlerin aşırı sessizliğinden, sokakların ıssızlığından bunalıp bir hareket olsun mu istediniz?
Nüfusunuz aşırı yaşlı diye, bizim gençliğimizi, güzelliğimizi mi kıskandınız?
O şeker bombası “Zaher torte”leri yiyip yiyip, insülini patlatıp, şeker düşüklüğünden asabi olup etrafa atarlanmaya mı karar verdiniz?
Gördüğünüz gibi Allah bizim dilimize düşürmesin! Avusturya’ya daha sivri ve rafine had bildirmek isteyen siyasilerimiz, benden veya sokaktaki herhangi bir vatandaştan bila ücret yardım alabilir.
Zira tüm millet, sinirli, gergin, endişeliyiz.
Bağırıp çağırmak, kızmak istiyoruz. Ama malumunuz, halimizden sorumlu olanlara seslenmek için çok fevkalade bir özgürlük ortamı yok!
Mecburen Avusturya’ya filan küfredip rahatlayacağız!
Paylaş