Paylaş
Bir süredir sosyal medyadan, etraftan geleceğe dair aşırı iyimserliğim konusunda eleştiriler alıyorum. Kimisi de sokakta filan “Emin misiniz Gülse Hanım yav, siz bilirsiniz, işler düzelecek mi?” diye ümitle soruyorlar.
Öncelikle, bunu benden duymanızı istemezdim ama sonuçta ben bir komedi senaristiyim, o kadar da her şeyi bilmiyorum! Yani bütün planlarınızı bana sorarak yapmayın gözünüzü seveyim! Fakat ikincisi, evet kendi çapımda sezgilerim ve nacizane analizlerim var, ve ben gayet iyimser ve umutluyum. Aşırı iyimserliğin kötü tarafı yoktur. Ama iyi bir tarafı vardır, hayat sevinci verir, çalışma azmi verir, hayal kurdurur. Onun için, bence siz de bana katılın.
POKEMON’DAN F16’LARA
Bu yazı, her Pazar eki yazısı olduğu gibi bir cuma gecesi yazılıyor.
İki hafta önce, yani 15 Temmuz Cuma akşamı, ben yine böyle tatlı tatlı yazı yazmaya oturdum. Hürriyet Pazar’ın editörlerinden birine, belki o konulardan biri üzerine mavra çevirebilirim diye ekteki gündemi sordum. Eda Taşpınar röportajı vardı, Pokemon çılgınlığı vardı, futbolda yeni sezon transferler filan vardı...
Tam, sorumlu gazetecilik gereği Pokemon konusuna girmeye karar vermiştim ki, İstanbul’da köprüde kalmış bir arkadaşım whatsapp grubuna “Burada trafiği durdurdular, galiba bomba ihbarı gibi bir şey var” yazdı.
Birkaç saat sonra, her taraftan mesajlar yağmaya başlayınca televizyonu açtım... Devamını hepiniz hatırlıyorsunuz. Hatta muhtemelen de hiç unutmayacağız. Tabii ne ben yazı yazabildim, ne o ek yapılabildi. Zira gazetenin zamanında basılmasını engelleyecek ufak bir teknik aksaklık yaşandı: Hürriyet’i askerler bastı! Ve bir gece içinde gündem Eda Taşpınar’dan, Pokemon’dan nerelere kaydı. Sabah beş civarı aynı editör arkadaşımla karşılıklı mesajlarımız “İyi misin, neredesin, güvende misiniz” çizgisindeydi. Evet, 15 Temmuz öncesinin gündemiyle şu an konuştuklarımız çok farklı. Mesela:
- “Turizm beldelerindeki krize nasıl çare bulunur” sorusu yerine... “Turizm beldelerinde dağda bayırda saklanan darbeci askerler nasıl bulunur” sorusu sorulmaya başlandı.
- “Sen o gün neredeydin?” muhabbeti yerine... “Sen o darbe yapmaya çalıştıkları gün neredeydin” muhabbeti var.
- Akrep sokması durumunda alınacak ilk önlem ve acil tedbirler yerine... Darbe kalkışması durumunda alınacak ilk önlem ve acil tedbirler sohbeti var.
- Survivor’da kim kimle işbirliği yaptı yerine... Orduda, devlette, kim bunlarla işbirliği yaptı, o merak ediliyor.
- Aniden, bir gün içinde sert güneş ışınlarına maruz kalmanın sağlık üzerindeki kalıcı etkileri yerine... Aniden, bir gece içinde sonik bombalara, aşırı stres ve korkuya maruz kalmanın sağlık üzerindeki kalıcı etkileri konuşuluyor.
ATATÜRK DİYORLAR YAHU, RÜYA GİBİ!
Peki, böyle bir travmatik gece ve sonrasının ardından... Açık konuşun. Toz duman, korku, dehşet bitip de şöyle bir düşününce, şu an o Pokemon konuştuğumuz günlerden daha iyi bir noktada olduğumuzu hissetmiyor musunuz?
Varsın bana “Saf, iyimser” filan desinler. Birlik beraberlik konuşuluyor yahu. “Her partiden bütün vatandaşlar” deniyor sürekli. Şu an itibariyle televizyonda Cumhurbaşkanı “Bana en ağır hakaretleri edenleri bile affediyorum, bu dönem ülke için bir milat olsun” diyor. Kutuplaşma, karşılıklı hır gür, gerginlikler sonunda bitiyor mu ne? “Cumhuriyetin kurucu değerleri meğer her şeymiş” filan deniyor televizyonlarda. Kız “Laiklik vazgeçilmezimiz olmalı” diye tekrarlıyor tartışmacılar açık açık ve kimse de eskisi gibi onlara bağırmıyor!
Ayol bırak hepsini, sonunda Atatürk hatırlandı. Atatürk! “Meğer Atatürk’ün söylediği her şey doğruymuş” deniyor. İçimde bir huzur, bir coşku. Rüyadaysam beni hiç uyandırmayın n’olur, pek memnunum! Ne yaşadık, ne oldu bitti, o kâbusu bence tüm detaylarıyla zamanla anlayacağız. Ve evet, dediğim gibi gündem de artık iki hafta öncesine göre bambaşka.
Ama memleketin geldiği “Haydi birlik olalım” vaziyeti, umarım böyle devam ederse, Eda Taşpınar’ın güneşlenen hali kadar parlak, Pokemon kadar çocuksu hayallerim var ortak geleceğimize dair.
Paylaş