İstanbul bizi hapsetmiş, salça yapıp berbat etmiş!

‘Zaman yönetimi’ günümüzde mühim. “Çocuk da yaparım, kariyer de” dönemi kapandı.

Haberin Devamı

“Çocuk da yaparım kariyer de, ama sporumu ihmal etmeden, bir sosyal sorumluluk projesine katkı sunup, ayriyeten vizyondaki filmleri de kaçırmadan” dönemi başladı! Yeni zaman yönetimi tekniği ‘Pomodoro’yu bizzat denedim! Doğru zamanda, ama galiba yanlış şehirde!


Son yıllarda şu ‘zaman yönetimi’ konusu kafamı çok kurcalıyor. Instagram çıktı çıkalı, fotoğraflarına kenafir gözlerimle bakıp “Ay nasıl vakit buluyorlar her şeye” diye haset ettiğim elâlem yüzünden!


Sen aynı gün ne ara kalkıp spora gittin de, sonra kahvaltıda eşinle dostunla buluştun da, yetmedi saçını yaptırıp çekime yetiştin? Bitmedi, ne ara arkadaşının doğum gününde zafer işaretli öpücüklü poz verip sonra evde kedinle uyurken selfie çektin? Ki zaten ‘uyurken selfie’ başlı başına bir oksimoron!

Haberin Devamı


Verimliliğe kafayı takmış, 24 saati 36 saat gibi yaşamak isteyen modern insan için, son çıkan zaman yönetimi tekniğinin adı ‘Pomodoro!’ İtalyanca domates demek. Adını, mutfakta kullanılan domates şeklinde çalar saatlerden alıyor. Hani fırında 25 dakika kalması gereken börek yanmasın diye kurulan ve zaman bitince zırrr diye çalan domatesler.


Pomodoro’nun kitabı ve telefon uygulaması çıktı. Kitabı 2 milyon kişi okudu. New York Times, The Guardian, Wall Street Journal’dan Süddeutche Zeitung’a yakından ilgilendi bu domatesle!


Pomodoro tekniği şu: Günü 25 dakikalara bölüp saati sürekli kuruyorsun. Yapılacak her iş kaç ‘domates’ (yani 25 dakika) tutuyor önceden deneyip hesaplıyorsun. Ve hiçbir ‘domates’inin de, whatsapp’a bakma, internette gezinme, tırnağına oje sürme gibi oyalayıcı saçma aktivitelerle bölünmemesine dikkat ediyorsun.
Yani kısa, ama kompakt ve oyalanmasız çalışma dilimleriyle verimliliği artırıyorsun.


Dedim benim ne eksiğim var? Okumuş etmiş insanım. Dizi zamanlarımda artis halimle 6 ayda bir kuaföre zor gidiyordum. Şimdilerde de dizi yok diye çılgın ve dopdolu bir hayat yaşadığım söylenemez. Bazen koca gün, beyhude koşturmayla, hay huy’la geçiyor. Pomodoro’yu denemeye karar verdim.


İlk gün 25 dakikalık konsantre bir kahvaltı eşliğinde haberleri seyretmeyle başladı. Ardından ‘Seslenen Kitap’tan kitap dinleyerek 25 dakika yürüme bandında yürüdüm, ve neredeyse kalp krizi geçiriyordum! Yürüme tempomdan değil, bir saate kahvaltı, haberlere göz atma, kitap okuma ve sporu aynı anda sığdırdığım için heyecandan!

Haberin Devamı


Sonra arka sokaktaki kafede bir iş toplantısı yaptım. Yaklaşık 4 domates sürdü. Ardından yürüyerek evin eksiklerini ve almam gereken bir hediyeyi aldım. Bu tempoyla saat ikide bütün işlerim bitmişti. Bu Pomodoro işi fevkaladeydi. Boşluktan faydalanıp 5-6 domates süresince babama uğrayıp bir kahve içmeye karar verdim.
İşte orada acı gerçekle karşılaştım!

 


Güneşli, yağmurlu ve sisli havalardan kaçının!


Saat ikiydi, yani iş çıkışı, okul dağılışı vs. saati değildi. Ancak yine de feci bir trafik vardı ve Nişantaşı’ndan Etiler’e 4 domates harcayarak gittim!
Dönüş ise iş çıkışına rastladığından 6 domateste ancak eve varabildim! Gün bitmişti ve ben senaryo yazabileceğim, origami öğrenebileceğim, hatta dekatlona katılabileceğim vakti arabada dur-kalk’la geçirmiştim. Dekatlon sporu için bayağı küçük, benim için büyük bir kayıp!

Haberin Devamı


O gün hava güneşliydi. “Herkes kendini dışarı atmış, trafik olması normal” dendi.


Cuma günü ise yağmur yağıyordu ve trafik olması daha bile normaldi! Bu sefer Maslak’tan Beşiktaş’a 7 domates (ve sanırım birkaç çeri domates) harcayarak vardım! Vardığımda bizzat salçaya dönüşmüştüm!


Şu net: İstanbul’da yağmur yağdığında ve güneş açtığında trafik kilitleniyor. Hava sisli olduğunda ise deniz ulaşımı aksadığından trafik kilitlenmekten öteye gidiyor, adeta şehre bağlama büyüsü yapılıyor!


Dolayısıyla bu şehirde trafiğe çıkacaksanız, işe gidiş ve çıkış saatleri dışında, güneşli, yağmurlu ve sisli havalara dikkat ederek, bulutlu havaları kollayıp, sabah 3 ila 5 arasını tercih ederseniz, rahatça bir yerden bir yere gidebilirsiniz.

Haberin Devamı


Zaman değil öfke yönetimi lazım!


Şu sıralar bir inşaat şirketi “2 saate ne sığar” diye bir reklam yapıyor. 2 saate Maslak-Nişantaşı arası bir araba yolculuğu bile sığmıyor. Karşıda oturanlar ise her gün birkaç kilo domatesi trafikte harcıyorlar zaten!


Söz konusu inşaat projesindeki tüm evler 2 saatte satılmış. Öncelikle, daireleri satın alan insanlar, satış ofisine nasıl vaktinde vardılar, o bile merak alanıma giriyor! İkincisi, projeden ev alan arkadaşların, işyerlerini de bu evlere yürüme mesafesinde seçmelerini tavsiye ederim.


Çünkü hissediyorum! Böyle tıkana tıkana, yavaşlaya yavaşlaya, bir gün bu kentte trafik tak diye duracak! Ve insanlar, bir süre yüzlerinde manasız bir ifadeyle bekledikten sonra, bilimkurgu filmlerinde olduğu gibi, aynı anda arabalarından çıkıp, günbatımına doğru ağır ağır, zombiler gibi yürümeye başlayacaklar! Olacak bu!

Haberin Devamı


Çok zenginseniz, şimdi helikopter seferleri başlamış, 150 TL’ye Kadıköy-Şişli 4 dakika! Durumunuz varsa bu tarz şeyler yapın.
Ama İstanbul’da Pomodoro, zaman yönetimi filan olmaz arkadaş!


‘Öfke yönetimi’ olur. ‘Sabır duası’ olur! ‘Domates tekniği’ni de, alır, evde güzel salça yapar, yemeğe koyarsınız...

 

Yazarın Tüm Yazıları