Paylaş
Bense yüzde 45’in AK Parti merakını anlamaya çalışmaktayım. Sanırım vatandaşın ilk önceliği Vasfiye Teyze’nin dediği gibi, ‘Değirmenini döndürmek’. Oy verirken düşündüğü, biz eğitimli, tuzu kuru şehirliler gibi AB kriterlerinden çok, ‘Karnı tok, sırtı pek’lik kriterleri!
Bu köşede, kabalık etmeden, seviyeyi düşürmeden siyasi hiciv yazıları yazıyorum elimden geldiğince. En sık gelen soru “Başınıza bir şey gelmesinden korkmuyor musunuz?” Yoo. Yazdıklarımı yazmanın gözüpeklik olduğuna inanmıyor, niye diken üstünde olmam gerektiğini anlamıyorum. Belki memlekette hâlâ bir miktar hukuk ve demokrasi bulunduğuna iflah olmaz bir iyimserlikle inandığımdan. Belki şuursuzluktan, bilemem. Ama bana göre hakaret etmeden siyaset yazana değil, susana, kendi gölgesinden korkana şaşırmak lazım. Ne biçim bir hayattır ki o? Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz, o kadar da abartmayın. Paranoya, özgürlüğün düşmanıdır. Korkularınızdan daha çok korkun! Yalan Dünya’daki Tülay’ın dediği gibi: “Ezik miyiz yav biz?”
Ki bu cümle muhalif partilere oy vermiş vatandaşın kafasında seçim gecesinden beri neon ışıklarıyla yanıp sönmekte: “Ezik miyiz biz?” Değilsiniz sevgili kardeşim. Sadece, sizin partiniz Ak Parti’ye oy veren yüzde 45’in öncelik sırasını hiiç anlamadı!
Ankara ve Antalya’da seçimlerde şaibeler var deniyor. Ama bir ara Başbakan’ın dilinden düşürmediği gibi “Velev ki” diyorum, velev ki Antalya ve Ankara’yı kıl payı farkla CHP aldı, her şey tamam olacak, sokaklarda bayram mı yapacaksınız? “O kadar olayın ardından AK Parti nasıl yüzde 45 (kimisi 43 - 44 diye tartışıyor, hayatımızda ne fark ettirecekse) oy aldı”yı analiz etmek gerekmez mi
Bana sorarsanız uzun anketler yapmaya gerek yok. O vatandaşlarla, adeta tek bir karaktermiş gibi empati yapıldığında, bence ortaya şu çıkıyor: En temel ihtiyaçlar ekmek ve huzurdur! Biz eğitimli, tuzu kuru şehirlilerin öncelik sırasıyla, Anadolu şehirlerinde, köylerde, kentlerin dış mahallelerinde zor şartlarda yaşayan vatandaşın öncelik sırası aynı değil.
Ak Parti yıllarca yiyecek ekmek bulamamış aileye, bir ekonomik standart sağlamış. Yolunu yapmış, iyi kötü bir hastane getirmiş. Eh kavga-dövüş, huzursuzluk da yok. Yıllarca nefes alamamış, gelecekten ümit kesmiş adamın ‘karnı tok sırtı pek’lik kriterlerini yerine getirmiş. Ya kime oy vereceedi?
Ne yazık ki özgürlük kısıtlamaları, çevre katliamı, yaşam tarzı müdahaleleri, kültür ve sanat politikaları gibi sorunlarımız, o kardeşimiz için lüks! Öncelik listesinde dokuzuncu sırada filan geliyor. Yıllarca karnı doymamış, oğlu işsiz kalmış, sokağından lağım akmış, karısı hastalanmış, hastane sırasında ölmüş. “Bu Gezici’ler dizlerini kırıp evde otursunlar, ülkenin huzurunu kaçırmasınlar” diyor bile olsa, onu anlayacaksınız, anlayacağız.
Çoluğuyla çocuğuyla masasında yiyecek, başının üzerinde bir dam buluyor, sokağa çıkıp huzurla yürüyebiliyor mu? Yeter! O adam anarşiyi gördü. Açlığın ohoo tillahını gördü! Kışın yakıt alamadı dondu, yol bulamadı kaldı. Hastane bulamadı, çocuğunu senin eczaneden antibiyotik alıp ayakta geçirdiğin enfeksiyondan toprağa verdi. “Aman tadımız kaçmasın”, yıllarca tadı hep kaçık olmuş bir ülkede, önemli bir korkudur. Şu an o beğenmediğin, yeni yapılan zevksiz, beton yığını parkta sağlıklı ve karnı tok oturmak, onun için nasıl yüksek bir hayat kalitesi biliyor musun? Vasfiye Teyze’nin söylediği gibi “Öyle böyle döndürüyorsun değirmenini”, o vatandaş için yıllarca ulaşılmaz bir hayal olmuş, şimdi riske atar mı? Bunların hepsini daha iyi yapacağına inandığı bir parti çıkmadan da başkasına oy vermez! Ve CHP, MHP belki önceden randıman alamadığı için belki de şu anki söylem ve eylemlerinden etkilenmediği için o adama hiiç sıcak gelmiyor.
İş, ekmek, hayaller!
AK Parti bir de gelecek için kuracak hayal veriyor ona, ki kaymaklı ekmek kadayıfı! “Havalimanı, köprü, daha da zenginleşme, neler neler olacak” diyor. “Eh, bunların yanında acık daha İslami bir yaşam tarzının, sert bir Başbakan’ın, hele ki üzerinde cayırtı koparılan YouTube’suz hayatın, AKM’nin kapatılmasının filan lafı mı olur?” Yanlış anlaşılmasın, böyle düşünmüyorum. Senaristlik yapıp o kardeşimin ağzından yazıyorum. Ve böyle yapınca o kadar haklı geliyor ki.
‘Beyaz Türkler’ de ‘bidon kafalı’ da saygısızca kategorileştiren, aptalca hakaretler. Kullananlara aynen iade ediyorum. Empati yaptığım vatandaş, bidon kafalı değil, belki hepimizden daha akıllı ve pragmatik. Öncelik sırasının başına temel ihtiyaçlarını, günlük hayatını koyuyor. Karizmatik Başbakan, başörtülü kızların üniversiteye girmesi filan bile bunların yanında kenar süsüdür, bunlar yüzünden oy tercihi yapanlar küçük orandır inanın.Yoksulluk ve yoksunluk geri dönsün, Başbakan’ın karizması mı kalır? Daha iyi şartlar getireceğine inandığı, daha becerikli yeni bir parti çıksın, o vatandaş yarın Ak Parti’ye nanik yapmazsa ben hiçbir şey bilmiyorum!
Muhalefetin “Köyler büyükşehire dahil edildi, ondan kaybettik” bakış açısına “Köyde kenarda yaşayanların oyları daha mı değersiz?” sorusuyla cevap vermek isterim.
“CHP plajların partisi” diyor AK Parti. Onlara da bazı laflar hazırladım: Kıyı şehirler sosyoekonomik ve eğitim olarak en üst düzeyde yerler. “Plaj mlaj” yemeyiz! Oralardaki ve şehirlerin gelişmiş ilçelerindeki oylarınız, bu kadar kalkınmaya rağmen sürüm sürüm sürünüyor. Neden eğitimli şehirliler size kıl, bir oturup analiz ettiniz mi hacı?
Zor hayatında ‘değirmenini döndürmeye çalışan’ vatandaşıma ekmek, bize özgürlük, hepimize huzur verecek bir parti çıksın, tüm ülke hep beraber hayal kuralım istiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
Paylaş