Paylaş
Bu da şiirin girişi...
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat...
dizeleri ile başlar bu bildik şiir... Ben şairlerin hem kendi zamanlarının tanığı hem de gelecek zamanların bilicileri olduğuna inananlardanım.
UEFA Başkanı Platini bir açıklama yaptı. “Biz hem Fenerbahçe’nin hem de Türk futbolunun 5 yılını kurtadık...” ve açıklamasına şöyle devam etti: “Şikeyi ben mi yaptım. Bana değil şikecilere kızın...”
Adam işin kesinliğinden bu kadar emin yani.
Üstelik bir de “Fenerbahçe neden Şampiyonlar Ligi’ne alınmadı?” sorusuna “Neden alınmadığını gerçekten bilmiyor musunuz?” sorusu ile cevap vererek, bizim önyargılı, taraflı ve at gözlüklü bakış açımızla resmen dalga geçti.
“Akrep gibi korkak bir karanlık içindesiniz, serçenin telaşı içindesiniz ve midye gibi kapalısınız, hayret verici şekilde rahatsınız ve pişkinsiniz” demeye getirdi. Sanki Nazım Hikmet’in bu şiirini biliyormuş gibi...
Usta şiirin devamında şöyle der:
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf...
İşte Platini de basın mensuplarına “Fenerbahçe’nin neden alınmadığını gerçekten de bilmiyor musunuz?” diye sorarken sanki bu dizeleri hatırlatır gibiydi.
Bu işte tek suçlunun Fenerbahçe olmadığını biliyoruz. Çocukluğumuzdan beridir anlatılan ve hemen bütün takımlarımızın adının geçtiği şike, hatır şikesi, teşvik primi, tehdit ve şantajla maç bağlama hikayelerini yazmaya kalksak ansiklopedi olur.
Ancak bu ansiklopedinin bütün ciltleri karşımızda dursa, sayfaları fasikül fasikül yırtılıp yerlere saçılsa biz hala görmemeye devam edeceğiz...
Platini’nin dediği gibi: “Gerçekten bilmiyor muyuz?”... Biliyoruz, biliyoruz da işimize gelmiyor. Belki de bu işte bir takımın ve bir kaç kişinin günah keçisi yapılıp sadece onların üzerinden gündem ve soruşturma yürütülmesi vicdanlarımızı sızlatıyor.
Fenerbahçeliler bu ihalenin sadece kendilerine çıkarılmasından rahatsızlar. Fenerbahçeli olmayanlar da aslında bu durumdan rahatsızlar ama işi kurcalasalar ucu kendi takımlarına dokunacak... Vicdan, adalet, hakkaniyet, aidiyet, tarafgirlik ve sahiplendiğini koruma içgüdüsünün müthiş bir iç çatışması, futbolumuzu ve hepimizi esir almış durumda.
Bu şin aslı odur ki; bu spora gönül vermiş, emek vermiş ya da sadece geyiğini yapmış herkesin bir parça olsun suçu ve sorumluluğu var? Belki de bu yüzden hala gidip açıkca salağa yatarak Platini’ye “Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne neden alınmadı” diye sorabiliyoruz. Aslında sorulması gereken asıl soru “Peki diğer takımlarımız neden alındı?” olmalıyken...
Nazım Hikmet bu şiirini nasıl bitiriyor bilir misiniz:
Kabahat senin,
Demeye de dilim varmıyor ammaaa,
Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim...
Paylaş