“Katliam yapacağım, hepinizi öldüreceğim dedi ve yaptı” diyor! Hem hukuk okuyor, hem evlere temizliğe gidiyor, hem dayak yiyor, hem annelik yapıyor, hem de bir manyakla uğraşıyor.
Sığınma evine giriyor, annesinin evine gidiyor, adam peşinde! Saçlarını boyatıyor, kapüşon takıyor, ölüm korkusuyla yaşıyor.
Elif 2 yaşında, Hira 3,5 yaşında. Tüm suç duyurularına rağmen adamın “babalık” unvanı nedeniyle 15 günde 1 de olsa kızlarını görmesine mahkeme onay veriyor.
Büyük kız “Anne babam bizi kesmez değil mi?” diyor. Anne “Yok kızım, babanız o, size kıyar mı?” cevabını veriyor ama içi rahat değil. Karakola gidip teslim ediyor kızlarını, polis kontrolünde.
Çünkü adam manyak! Kadının temizliğe gittiği evlerden bir kişinin avukat olması ve yardım etmesi sayesinde dava açabilmiş, uzaklaştırma kararı alabilmiş, suç duyurusunda bulunabilmiş.
Şimdi mahkeme duruşma günü vermiş ne zamana biliyor musunuz? Nisan ayına! Anne bitik “Beni ciddiye almadılar, adam göz göre göre iki evladımı öldürdü” diyor acıyla…
“Nereden bulmuş pompalı silahı” diye soruyorum. Cevap geçen haftalarda röportaj yaptığım Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken’inkiyle aynı: İnternetten...
Sudan ucuz, istiyorsun eve getiriyorlar!
◊ Amerika’nın Kudüs’ü başkent ilan etmesi ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili ne öngörüyorsunuz?
- Bu sadece Amerika’nın ilanı. Dünyada durum böyle olmayacak. Armut dibine düşer. Elmadan armut, armuttan elma olmaz. Belki biraz daha karışıklık olur. 2016 yılında verdiğim röportajda Kudüs’le ilgili karışıklık olacağını söylemiştim. Ama Kudüs’ün İsrail’in başkenti olsa bile dünyanın bunu kabul etmeyeceğini öngörüyorum.
2018 yılında Ortadoğu ülkelerinde inanılmaz bir güçlenme görüyorum. Bu 2023 yılına kadar hızlı bir şekilde devam edecek. İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri bu ülkelerden.
◊ Suriye’deki savaşla ile ilgili ne hissediyorsun?
- Sular duruldu. Artık Suriye için barış vakti. IŞİD terör örgütü daha da kan kaybedecek. Suriye’de önümüzdeki sene için ciddi bir karışıklık görmüyorum. Esad’ın daha zamanı var. Mültecilerin yavaş yavaş ülkelerine geri dönmeye başlayacağını görüyorum.
◊ Ülkemizin komşu ülkelerle ilişkisi nasıl olacak?
- Komşu ülkelerle birtakım sıkıntılar olabilir. 2018 anlaşma yılı. İnsanlar mecburi anlaşmalar yapacaklar. Ama bu Türkiye adına iyi olacak.
◊
Aramızda dolaşan potansiyel katiller, işkenceci sapıklar var! Kimler mi? Hayvanlara eziyet eden, kesen, yakan, öldürenler! Cezasız kaldıkça ve yasalar uygulanmadıkça o sapıklar aramızda sırıtarak dolaşmaya devam ediyor. Onlar şiddetin, tecavüzün, her türlü can yakmanın, kan dökmenin normalleşmesinin kanıtı.
Kucağımda yavru bir köpek, kulağı kesilmiş. O kadar korkuyor ki... Sahiplenen yok, barınakta tedavi ediliyor. Cinsel organına havuç sokulan kediler, tekmelenen köpekler içler acısı bir insanlık ayıbı ile duyduklarıma inanamıyorum. Allah’ın yarattığı, yüreği, duygusu, acısı olan canlar onlar. İyi Biri misin Derneği üyeleri, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Yasemin Babayiğit ve Sarıyer Belediyesi Kısırkaya Safiye Kaya Rehabilitasyon Merkezi Başhekimi Bulut Cem Uzundere ile ibretlik olayları konuştum. Kim bilir ülke genelinde bizim duymadığımız daha neler yaşanıyor...
Zulüm bir sonuç... İşe işkenceden zevk alacak kadar parçalanmış ruhların rehabilitesinden başlamak gerek.Ama her şeyden önce Hayvan Hakları Yasası’nın acilen hayata geçirilmesi şart. Allah rızası için çıkarın şu yasayı...
Fotoğraflar: Cenker TEZEL
◊ Derneğiniz ne zaman kuruldu?
- Yeşim Yıldız Aktan (İyi Biri misin Derneği Kurucu Üyesi): Geçtiğimiz nisan ayında kurduk.
◊ Sizce “İyi biri misin?” sorusunun cevabı derneğinizin felsefesine göre can yakmamak mı?
- Yeşim Yıldız Aktan:
Şahane bir anne o...
İliklerine kadar yorgun ama yüzü gülen ve hep umut dolu.
Temmuz ayında Frankfurt’a gittiğimde Kartal’ın yattığı hastanenin bahçesinde başlayan sohbetimizin ana konusu organ bağışıydı.
Bir gün bir çocuğu kaybettik. İşte o çocuk sayesinde Kartal’a kalp nakli yapılabildi. O güne kadar makinelerle çalıştırılan minik kalbi artık kendi başına atabilir hale geldi.
Ama bu yürekli, yorgun anne sadece Kartal’ın annesi değil. İstanbul’da ilkokula giden Lal adında bir kızı ve başında olması gereken bir işi var. Rengarenk bir müzik okulunun kurucusu ve öğretmeni o.
O bir piyanist. Londra’da London College of Music akademisine bağlı olarak çalışan bir sistemleri var.
Bu arada avukat eşi Levent Bey, Almanya’da hastane odasında, Kartal’ın başucunda, anne Ahu Hanım sabah Lal’i okula bırakıp minik bebeklere ders vermeye giriyor. Bu gitgellerle okulu yaşatmaya çalışıyor. Yakında yine dönecek Kartal’ın yanına... Dilini, yolunu bilmediği ülkede yaşam savaşı vermeye ve oğluna şarkılar söylemeye devam edecek...
◊ Orkun, öncelikle tebrik ederim… Bu işi kaç senedir yapıyorsun?
- 2006 yılında başladım. O zamanlar 10 yaşındaydım. İlk başladığımda sihirbazlık numaraları yapıyordum. Bu numaraların nasıl yapıldığını gösteriyordum. Çünkü kendi hayatımda bunu hep merak ediyordum. Bazı numaraların nasıl yapıldığını bulmak aylarımı alıyordu. İnsanlar da bunları aradıklarında kolayca bulabilsinler diye nasıl yapıldığını videoya çekip YouTube’da koymaya başladım. Daha sonra oyun videoları yapmaya başladım. O zamanlar 300 abonem vardı. 2011 yılıydı. Benim için o kadar önemliydi ki sırf 300 abonem olduğu için özel bir video yapmıştım. Henüz aboneler, farklı kanallar filan yoktu YouTube’da.
◊ Bu sırada ailen “Oğlum bunlar ne, sen ne yapıyorsun?” diyor muydu?
- Her zaman dediler. Aslında yeni yaptığımı tam olarak 2-3 senedir biliyorlar. Onların gözünde bilgisayarda bir şeyler yapan, videolar çeken ve insanlar tarafından takip edilen biriyim. Bu aslında ailemin idrak edemediği, Türkiye’de de olmayan bir şeydi. Daha sonra gazetelerde, televizyonlar ve reklamlarda görünce “Bizim oğlan bir şeyler yapıyor” dediler. Artık arkadaş çevreleri sorduğunda “YouTuber oğlumuz” diyorlar. Son iki senede YouTube izleyen kitle sayısı çok arttı. Artık herkes YouTuber’ın ne demek olduğunu biliyor. Ben kendimi tanıtırken “YouTube’a video koyuyorum” demektense “YouTuber’ım” diyorum.
◊ Öğrenci misin?
- Evet. Bahçeşehir Üniversitesi’nde İngilizce Öğretmenliği okuyorum. Çok sevdiğim bir bölüm.
◊ Annen ve baban ne iş yapıyor?
- Babam tarih öğretmeni, annem halkla ilişkiler uzmanı. Ailem İzmir’de yaşıyor. Ben
25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”ydü... Taksim’de binlerce kadın, her geçen gün dozunu artıran erkek şiddetine karşı yürüdü.
Helin Palandöken, Özgecan Aslan, Yağmur Önüt, Berivan Minaz, Ganimet Başyiğit ve daha yüzlerce kadın, erkekler tarafından katledildi... Türkiye’de 2010 yılından bu yana 1915 kadın öldürüldü.
Helin Palandöken’in evindeyim. Daha 17 yaşında Pendik’te sapığı tarafından pompalı tüfekle katledildi Helin.
Gözünün yaşı ciğerlerine işlemiş bir baba Nihat Bey. Eşini trafik kazasında kaybetmiş ve kızlarına hem analık hem babalık yapmak için canını dişine takmış bir baba.
Helin küçük kız kardeşine ablalık ve annelik yaparken, baba ekmek parasının derdinde... Minik evlerinde yaşam mücadelesindeyken bu korkunç katliam başlarına geliyor.
Baba, “Kızımı öldüren katil silahı internetten alıyor” diye haykırıyor.
Sonra ekliyor: “Emniyette bunu öğrendiğim gece, silah satan sitelere girdim ve sipariş vermeyi denedim. ‘Yarın evinize teslim ederiz’ dediler. ‘Riski yok mu, ceza almaz mıyız’ diye sordum. ‘Yok hiçbir şey olmaz’ yanıtını verdiler...Durdurun manavdan elma alır gibi silah almayı, durdurun...”
Prof. Dr. Haluk Yavuzer’in yıllardır kitaplarını özenle okurum. Sosyal medyada sıkça rastladığım bir kitap “200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi”. Yazarları muhteşem. Tecrübeli ve işinin ehli tüm isimleri bir araya toplayan Ömür Kurt da hiç çocuğu olmamasına rağmen ekibin en heyecanlısı...
Doğru bilgilerle ve bilinçle çocuk yetiştirmenin anne karnında başladığını ve 0-6 yaş arası gelişimin önemini anlatan “200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi” kitabını konuştuk.
Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU
◊ Öncelikle 3 çocuk annesi olarak böyle bir kitap hazırladığınız için tebrik ederim... Bu güzel ekip nasıl bir araya geldi?
- Ömür Kurt: Türkiye’de çocuk yetiştirme konusunda çok fazla tartışma var. Herkes kendi gelenek-görenek ve yaşam alışkanlıkları çerçevesinde çocuk büyütmeye çalışıyor. Üstelik bu alışkanlıklar da kültüre ve insanların bakış açılarına göre değişebiliyor. Biz de Hürriyet Gazetesi olarak, çocukların bu kadar istismar edildiği, sömürüldüğü bir ortamda anne-babalara çocuklarını nasıl daha iyi yetiştirebileceklerini söyleyelim ve bir rehber oluşturalım istedik. Bu rehberde alanında uzman 13 ismi buluşturduk.
◊ Maalesef ülkemizde “Kızını dövmeyen dizini döver” gibi atasözleri var. Bunlarla ilgili ne söylersiniz?
Evinin içine, hayatının göbeğine hiç tanımadığın birisini dahil ediyorsun ve birlikte yaşamaya başlıyorsun. Aynı durum karşı taraf için de geçerli.
O da elinde valiziyle, hiç tanımadığı bir aileye girip, orada uyuyup, uyanmaya başlıyor.
Kafadan zor mesele.
O evin işlerinden sorumlu oluyorsun, orada yaşamını devam ettiriyorsun ve evine, çocuklarına para yolluyorsun.
Bebek bakanlar, sadece yemek yapanlar, yıllardır Türkiye’de olanlar ya da ülkesinden yeni gelmişler...
Hepsiyle buluştuk. Olcay Nazlı Karakuş, Filipinler içişleri bakanı gibi, o kadar donanımlı ki işinde...
İşveren ile çalışan arasında bir denge köprüsü.