Paylaş
Tina Turner, 24 Mayıs'ta, 2013’te vatandaşlığına geçtiği İsviçre’deki evinde, 83 yaşında hayatını kaybetti. Şarkıcının basın temsilci tarafından sosyal medyadan yapılan duyuruda Turner’ın uzun süredir boğuştuğu sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Ölüm haberi duyulur duyulmaz dünyanın dört bir yanındaki hayranları yıldız isim için taziye mesajları paylaşmaya başladı. Rock And Roll Hall Of Fame, Hollywood Walk of Fame ve İsviçre’deki evinin önüne koşan hayranları onun için mumlar yaktı, fotoğraflarının etrafına çiçekler yerleştirdi.
FAKİR AİLENİN KIZI OLARAK DOĞUP BİR DÜNYA YILDIZI OLARAK ÖLDÜ
Onu özel kılan sadece iyi bir şarkıcı olması değil, yaşamı boyunca karşılaştığı sayısız zorluğu yenen azmi, tüm yıkıcı deneyimlerinin üstesinden gelen çelik gibi iradesi ve sağlık sorunları iyice büyüyüp onu çok zorlamaya başladığı günlere kadar koruduğu müthiş enerjisiydi.
Kadınların güçlenmesi ve özgürleşmesi için atılan adımlar daha şimdiki kadar büyük değilken ortaya koyduğu mücadele onun hem çağdaşı olan ve kendinden sonra gelen meslektaşlarına hem de dünya çapında sayısız kadına örnek oldu. Ardından onu anlatan herkesin birleştiği ortak nokta onun gücü ve bu güçle nasıl bir rol model haline geldiğiydi.
AMERİKALIYDI AMA YILLAR ÖNCE İSVİÇRE VATANDAŞLIĞINA GEÇTİ
Müzik sektöründe ilkleri başarırken ve dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı seslerinden biri olurken Tina Turner’a takılan lakap “Queen of Rock ‘n’ Roll” yani “Rock ‘n’ Roll’un Kraliçesi”ydi. Fakir bir ailenin zorluklarla büyüyen kızı, hayatta önüne çıkan tüm zorlukları yenmeyi başarmış; son nefesini dünyanın gözünde hâlâ bir kraliçeyken vermişti.
Anna Mae Bullock adıyla 1939’da Tennessee’de doğan yıldız şarkıcının fakir ve parçalanmış bir aile içinde oradan oraya savrularak geçirdiği günleri 18 yaşında Ike Turner’la tanıştığında son bulmuştu. O günlerde isim yapmış bir şarkıcı olan ve grubuyla birlikte sahne alan Ike, sesine hayran olduğu Anna Mae Bullock’u kanatları altına aldı ve büyük bir yıldız olmasının temellerini o günlerde atmış oldu.
HAYATI IKE TURNER'LA TANIŞINCA DEĞİŞTİ
Ike Turner ona daha o günlerden Tina Turner ismini vermiş, bir anlamda çoktan kendine bağlamıştı. 1957’den 1960’a kadar bir iş ve abi – kardeş ilişkisi gibi yaşanan bu birliktelik aşka dönüştü. Çift 1962’de evlendi. Tina Turner, Ike Turner’ın grubu Kings of Rhythm’in saksafoncusu Raymond Hill’den, 18 yaşındayken ilk oğlunu doğurmuştu. Ike Turner, Tina’nın ilk çoğunu nüfusuna geçirdi ve adını Craig Raymond Turner yaptı. Ike ve Tina çiftinin oğlu Ronnie Turner da 1960’ta doğdu. Tina, Ike’ın kendisinden önceki ilişkilerinden doğan iki oğlunu da evlat edindi ve onları kendi öz çocukları gibi büyüttü.
Tina Turner, Ike Turner’la birlikte büyük bir müzikal başarı yakaladı. Ancak 1978’e kadar süren evlilikleri onun hayatının en acı dolu günlerine sahne olmuştu. Ike Turner yarattığı yıldızı sürekli kontrol altında tutuyor, baskılıyor, hayatını cehenneme çeviriyordu. Üstelik dışarıdan bakıldığında her şey yolundaymış gibi görünen bu evlilikte Tina Turner sürekli olarak fiziksel ve psikolojik şiddet görüyordu.
Yıllar sonra yaşadığı korkunç günleri anlattığında dünya bu büyük yıldızın kapalı kapılar ardında yaşadıklarını büyük bir şok ve üzüntüyle karşılamıştı.
"BURNUMU BİR KUM TORBASI GİBİ YUMRUKLARDI, SAHNEYE ÖYLE ÇIKARDIM"
Ike Turner hem uyuşturucu kullanıyor hem Tina’yı sürekli aldatıyor ve bu da yetmiyormuş gibi ona şiddet uyguluyordu. “Beni döverdi çünkü her zaman onu bırakıp gitmemden korkardı. Diğer kadınları dert etmiyordum; ben onu başka türlü seviyordum. Ama yaşadığım şiddet tarif edilemezdi.” demişti Tina 2018’de verdiği bir röportajda.
2018'de yazdığı My Love Story (Aşk Hikayem) adlı kitabında anlattıkları ise çok daha korkunçtu. Tina Turner kitabında "Ike ile seks yapmanın bir tür tecavüze benzediğini" yazmış ve "Burnumu bir kum torbası gibi yumrukladığı çok günler oldu. Sahnede şarkı söylerken ağzıma, genzime akan kanın tadı gelirdi" ifadelerini kullanmıştı.
80'LERDE BAŞLAYAN SOLO KARİYERİ ONU GERÇEK BİR KRALİÇEYE DÖNÜŞTÜRDÜ
1980’ler Tina Turner’ın solo kariyeriyle yeniden doğduğu ve büyük bir dünya yıldızına dönüştüğü dönem oldu. Yıllar süren baskı ve eziyetten kurtulan Tina benzersiz sesi, bitmeyen enerjisi, kimsenin yanına yaklaşamadığı danslarıyla sahneye çıktığında herkesi büyülüyordu. Arka arkaya yaptığı albümler milyonlar sattı. Ve her ödül töreninden evine kucağı dolu dönmeye başladı.
Tommy (1975) ve Mad Max Beyond Thunderdome (1985) filmlerinde oyunculuğu denedi. Kitaplar yazdı. Otobiyografisi “I, Tina: My Life Story”den uyarlanan 1993 yapımı “What's Love Got to Do with It” filmi büyük başarı kazandı. Filmde Tina’yı Angela Bassett, Ike Turner’ı da Laurence Fishburne canlandırmıştı. Film çiftin evliliğindeki sorunlara ve Ike Turner’ın Tina Turner üzerindeki yıkıcı etkisine de yer vermişti.
HERKES ONU ÖRNEK ALIYORDU
2009’da “Tina!: 50th Anniversary Tour” adını verdiği turnesini sonlandırarak emekli oldu. Kariyerinin 50. yılında 100 milyondan fazla albüm satmış, tüm rekorları çoktan altüst etmişti. Dünyanın en büyük müzik dergisi Rolling Stone’nun kapağında yer alan ilk siyah ve ilk kadın şarkıcıydı. Tüm zamanların en büyük şarkıcıları listesinde en üst sıralarda yer alıyordu. Hem Hollywood Walk of Fame hem de Rock and Roll Hall of Fame’de yer aldı.
ABD başkalarından İngiliz kraliyet ailesine kadar herkes tarafından ağırlandı ve onurlandırıldı. En büyük yıldızlarla sahneye çıktı. Kendinden sonra gelen tüm şarkıcılar onu örnek aldı. Beyonce, Janet Jackson, Janelle Monae ve Rihanna gibi yıldızlar tarzlarını ona öykünerek oluşturdu. Ölümüyle birlikte sadece hayranlarını değil müzik dünyasındaki meslektaşlarını ve onu örnek alan şarkıcıları büyük bir yasa boğdu.
ÖLÜMÜNDEN BİRKAÇ AY ÖNCE YAPTIĞI ACI PAYLAŞIM!
Tina Turner, 2013 yılında İsviçre vatandaşlığına geçti ve Zürih yakınlarındaki, hayatını da kaybettiği evine yerleşti. Bir yandan da zorluklarla dolu hayatının ona miras bıraktığı sağlık problemleriyle boğuşmaya başladı. 2013’te inme geçirdi. Yıllarca kısa adı TSSB olan travma sonrası stres bozukluğu sendromuyla mücadele etti. Gençlik yıllarından beri boğuştuğu yüksek tansiyon yüzünden böbrekleri çöktü, bağırsak kanseri atlattı.
2019’da yakın dostu Oprah Winfrey’le çekilen son fotoğraflarında yaşadığı sağlık sorunları yüzünden okunur hale gelmişti. Ölümünden sadece birkaç ay önce, Dünya Böbrek Sağlığı Günü’nde bir Instagram paylaşımı yapan Tina Turner, uzun yıllar önce konan yüksek tansiyon teşhisini ciddiye almadığı ve bu teşhise göre yaşamadığı için duyduğu pişmanlığı dile getirmişti.
İKİ KEZ EVLAT ACISI YAŞADI
Yaşadığı şeyler yetmezmiş gibi Tina Turner evlat acısını da çok acı şekilde tattı ve iki evladını da toprağa vermek zorunda kaldı. İlk oğlu Raymond Craig 2018’de kendi canına kıydı. Oğlunun küllerinin California sahilinden denize savururken “Bir anne olarak en büyük acıyı attım. Oğlum trajik şekilde öldüğünde 59 yaşındaydı. Ama benim için her zaman küçük bebeğim olarak kalacak” demişti.
2022’de küçük oğlu Ronnie Turner da bağırsak kanserinden hayatını kaybetti. Küçük oğlunu da kendi elleriyle toprağa vermek zorunda kalan Tina, oğlunun ardından “Ronnie, sen bu dünyayı çok erken terk ettin. Gözlerimi kapatıyorum ve büyük bir acı içinde seni düşünüyorum canım oğlum” satırlarını kaleme almıştı. Evlat acısı yaşadıktan sonra bir kez New York Times’a konuşan Turner “Dayanmaya çalışıyorum. Deniyorum. Karşıma iyi bir şey çıkar diye bekliyorum” demişti…
EN SONUNDA GERÇEK AŞKI BULDU, SEVGİĞİ ADAMIN KOLLARINDA ÖLDÜ...
Ike Turner’la yaşadığı yıkıcı evlilik ve çektiği eziyetin ardından yeniden aşkı bulan Tina Turner kendisinden 16 yaş küçük Alman müzik yapımcısı Erwin Bach’la 1986’dan beri beraberdi. Çift 27 yıllık bir ilişkinin ardından 2013’te Zürüh’te sade bir törenle evlendi. Böbrek yetmezliğinden dolayı çektiği acılar dayanılmaz hale geldiğinde ötenazi istediği söylemişti. Ancak onu ölene kadar yalnız bırakmayan kocası Erwin Bach, 2017’de Tina Turner’a kendi böbreğini bağışlayacaktı.
Onu bitmeyen bir aşkla seven kocası Erwin Bach, Tina Turner’ın sadece acılı ruhuna şifa olmakla kalmadı, ona böbreğini verip hayatını kurtaran kişi de oldu. Ve Tina Turner son nefesini verene kadar tam 38 yıl boyunca onun yanında, en büyük desteği ve hayat dalı olarak kalmaya devam etti. Tina Turner bu dünyadan, ondan bir yıldız yaratan ancak en büyük eziyetleri de eden adamdan sonra ona hak ettiği şekilde bir kraliçe gibi davranan aşkının kollarında göçtü.
Paylaş