Paylaş
Dün, Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle Türkiye’nin AB üyelik sürecini izlemek amacıyla kurulan “Bağımsız Türkiye Komisyonu”nun üçüncü raporuna kulak verdik.
Bugün ise Dünya Bankası’nın yine İstanbul’da “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi” Raporu’nun sunumu var.
Başkanlığını 2008 Nobel Barış Ödülü sahibi Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin yaptığı komisyonun çalışmalarını ilk raporunu yayınladığı 2004 yılından beri izliyorum.
Komisyon üyelerinden İtalya eski Dışişleri Bakanı Emma Bonino, İspanya eski Dışişleri Bakanı Marcelino Aguirre, Fransa eski Başbakanı Michel Rocard, Avusturya Dışişleri eski müsteşarı Albert Rohan, Hollanda eski Dışişleri Bakanı Hans van den Broek’in yolları defalarca İstanbul’a düştü.
Hepsiyle İstanbul’da sayısız kere buluştuk.
2009 yılında ikinci raporlarını kamuoyuna açıkladıkları Paris’te yine birlikteydik.
Bağımsız Türkiye Komisyonu üçüncü raporunu ise Bonino, Rohan, Van den Broek, Ahtisaari’nin katılımlarıyla ilk kez İstanbul’da açıkladı.
Peki neden İstanbul?
Kuşkusuz, Türkiye’de kamuoyunun AB üyeliğiyle ilgili nabzını ölçmek istedi.
Nitekim dünkü basın toplantısında, CHP İstanbul milletvekili Binnaz Toprak’tan, akademisyenlere, medya mensuplarına kadar oldukça geniş bir topluluk vardı.
Şunun altını çizelim öncelikle.
Komisyonu “kurt politikacıları” tabii ki Gezi’nin, kutuplaşmanın, yargının içine düştüğü durumun, otoriterleşme eğiliminin farkında.
Raporun girişinde şöyle bir cümle dahi var.
“ 2012 yılında AKP Kongresi’nde Başbakan Erdoğan’ın 2023 vizyonunda AB’ye gönderme yapmaması, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılması önerisi dikkatimizden kaçmadı”.
Ancak Bonino’nun da dikkat çektiği gibi komisyonun görevi suçlamak ve eleştirmek değil.
Öncelik Türkiye-AB müzakerelerinin raydan çıkmaması için uzun vadeli bir strateji izlemek.
Rohan da açıkça söylüyor zaten.
“Twitter, YouTube yasakları Türkiye’nin stratejik önemini etkilemiyor”.
Belli ki, twitter’ın yasaklanmasından önce “kim ne derse desin, dünya karşımıza dikilse de” gibi ifadeler kullanan Başbakan Erdoğan da bunu iyi biliyor.
Gelelim şimdi Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun “Avrupa’da Türkiye- Değişimin Kaçınılmazlığı” başlığını taşıyan üçüncü raporuna.
Önemli noktalar şöyle:
-2014 yılında AB ile Türkiye arasında daha sağlıklı ilişkilerin olabileceği umudunu taşıyor.
-İlişkilerin yeni bir ivmeyle devamı için yargı, temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik fasılları olan 23. ve 24. başlıkların açılmasını öneriyor.
-Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulmasını sağlayacak sıçrama için yapısal reformların gerekli olduğunu belirtiyor.
-Türkiye ve bölgedeki yeni gelişmeler nedeniyle, AB çıpasına her zamankinden fazla gereksim duyulduğunu vurguluyor.
Türkiye AB için güvenilir, etkin ve şeffaf enerji merkezi haline gelebilir
KOMİSYONUN raporunda, enerjiye ayrı bir bölüm ayırmış olması dikkat çekici.
Rapor, Türkiye’nin sadece bir enerji transit ülkesi değil bir enerji merkezi olma talebinin üzerinde duruyor.
Komisyona göre, enerji merkezi olmak için en önemli koşul enerji düzenlemelerinin AB enerji muktesebatı ile uyumlu hale getirilmesi.
Türkiye’nin güvenilir ve şeffaf bir enerji merkezi haline gelmesinin AB yararına olduğunu belirten Komisyon “Enerji faslının henüz açılmamış olması AB çıkarlarıyla çelişmektedir” sözlerine yer veriyor.
Paylaş