TÜSİAD’ın AB kararlılığı sürecek

DERSİM’den dönen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ayağının tozuyla Fransız işadamlarına seslendi.

Haberin Devamı

Dün Türk-Fransız Ticaret Derneği Başkanı Guillaume Olivier ve derneğin ilk kadın başkan yardımcısı Zeynep Necipoğlu tarafından ağırlanan Boyner, TÜSİAD’ın AB kararlığına vurgu yaptı.

Boyner’in Türk-Fransız Ticaret Odası’ndaki konuşması iyi bir tesadüf sonucu, TÜSİAD’ın Fransız muadili MEDEF’in Ankara ve İstanbul’a yaptığı ziyarete denk geldi.

Dolayısıyla Boyner hem İstanbul’daki Fransız işadamlarına, hem MEDEF ile birlikte gelen heyete seslenme fırsatını buldu.

Fransız işadamlarına Türkiye ekonomisiyle ilgili bilgi veren Boyner, AB üyelik süreciyle ilgili şunları söyledi:

“Üyelik süreci her iki tarafta da eski dinamizmini kaybetmiş görünüyor. Sürece yeni bir soluk getirmek şart”.

 Referandumdan sonra Türk kamuoyunda yeni bir Anayasa için artan bir talep olduğuna ve dikkat çeken Boyner’e göre, bu talep Türkiye’de yeni bir reform sürecini de beraberinde getirebilir.

Boyner konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eksen kayması tartışmalarına rağmen TÜSİAD olarak, modern Türkiye’ye yakışan değerler sistemi ve yönetişim modelinin “Avrupalı” olduğuna inanıyoruz. TÜSİAD olarak her zamankinden daha kararlı bir şekilde AB üyeliği için çalışacağız”.

BORU HATLARININ GÜVENLİĞİ/images/100/0x0/55ea5309f018fbb8f8787a9a


MEDEF heyetinin Türkiye ziyareti, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’in ekim ayında, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ise aralık ayı sonunda yapacağı ziyaret öncesine rastlıyor.

Ulaşım alt yapı, havacılık, güvenlik, finans ve enerji sektöründe faaliyet gösteren üyeleri biraraya getiren MEDEF heyeti Ankara’daki temaslarından hayli memnun.

TOBB’u ziyaret eden, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile bir araya gelen MEDEF heyeti programda olmadığı halde Enerji Bakanı Taner Yıldız ile de biraraya gelmiş.

Yıldız’ın görüşme talebine hemen olumlu yanıt vermesi MEDEF heyetinde yer alan masa arkadaşım pek hoşuna gitmiş.

“Bakanlarınızın esnekliği son derece etkileyiciydi. Sanırım iş dünyasından gelen bakanlarınız var. Keşke Sarkozy Hükümeti’nde de aynı şey söz konusu olsaydı” diyor.

Taner ile görüşenler arasında doğalgaz boru hatlarının güvenliğini üstlenme önerisini getiren bir Fransız şirketi de var.

Haberin Devamı

Günay’ın galericileri ziyareti yetmez

Haberin Devamı

İŞİ nedeniyle sanat galerilerini bol miktarda gezen olan kızım Tophane baskını sırasında oradaydı.

Söyledikleri daha çok “kültürel bir çatışmayı” işaret ediyor.

Tophane halkı, belli ki “sanat galerilerinden” rahatsız.

Kendi mahallelerinin başka bir şeye dönüşmesinden öfkeli.

Galericilerin, sanatçıların, galerileri ziyaret eden sanatseverlerin yaşam tarzlarına karşılar.

Önceki gece bir televizyon programında konuşan Tophaneli bir genç “mahallenin kırmızı  çizgileri”ne dikkat çekiyordu.

Her mahallenin “kırmızı çizgileri” olacaksa yandık.

Birlikte yaşama kültürü nerede kaldı o zaman?

“Kırmızı çizgileri” aşanlar sopalarla, biber gazlarıyla mı cezalandırılacak?

Nitekim cezalandırıldılar da ama Tophane’de “örgütlü” saldırdıkları anlaşılan kişiler serbest bırakılmış.

Şiddetin cezasız kalması düşündürücü.

Ayrıca Beyoğlu, Galata’nın ardından Tophane’nin de sanat, kültürle canlanmasını hevesle destekleyen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın da olaylar süresince hiç ses vermemesi başka bir soru işareti.

KÜLTÜR POLİTİKALARI NEREDE?


Sanırım, eğer Tophane’de gerçekten bir “kültürel çatışma” söz konusu ise taraflar arasında “akil kişi” rolü en fazla yerel yöneticiye düşer.

Tophane olayının aklıma getirdiği başka birşey var.

Türkiye sanat, kültürde müthiş bir açılım yaşıyor.

Bienaller İstanbul, Çanakkale, Mardin, Antakya, Sinop derken giderek yayılıyor.

2010 Kültür Başkenti İstanbul, çağdaş sanat galerileriyle, genç sanatçılarıyla sadece Avrupa’nın değil dünyanın da önemli bir sanat, kültür merkezi olma yolunda.
Bu arada Tophane örneğinde gördüğümüz gibi kültür kendi ekonomisini de şekillendiriyor.

Artık dünyada bizde henüz pek konuşulmayan, ekonomide ciddi bir payı olan “kültür ekonomisi”  diye bir şey var.

Soru şu:

Sanat ve kültürün bu hızlı dönüşümü karşısında bizim “kültür politikalarımız” var mı?

Toplum bu hızlı dönüşümün gerisinde kalmıyor mu?

Bir örnek vereceğim.

SAHİLDEKİ VANDALİZM


İstanbul 2010 Görsel Sanatlar Direktörü, küratör ve sanat eleştirmeni Beral Madra’nın 2010 Kültür Başkenti faaliyetleri kapsamında “Taşınabilir Sanat” diye bir projesi var.

Bu proje kapsamında bizim Caddebostan sahil şeridine Kaya Özköprülü diye genç bir sanatçının halat kullanarak yaptığı heykeller yerleştirilmişti.

Görünce çok hoşuma gitmişti.

Balık tutan, spor yapan heykeller.

Geçenlerde sahilde gezerken bunların bir “vandalizm” sonucu tahrip edildiklerini gördüm.

Sanat belli ki bazı kesimleri hiç ilgilendirmiyor.

Devlet de zaten ilgilensinler diye bir gayret göstermiyor.

Bu yüzden diyorum ki, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın Tophane’deki galerileri gezmesi yetmez.

Bana “kültür politikalarımızdan” haber versin.

Yazarın Tüm Yazıları