Paylaş
Hürriyet’in Kadının Gücü Konferansı’ndan sonra dün sabah Kadir Has Üniversitesi’nin her yıl yaptığı “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2018 sonuçlarına kulak verdik.
Yine dün Fransız Sarayı’nda Fransız Kalkınma Ajansı AFD ile Türkiye Sınai Kalkınma Bankası TSKB’nın ortak düzenledikleri “Özel Sektörde Kadın İstihdamı ve Ötesi” konferansında yeni bir kavramla tanıştım:
Mor Ekonomi.
Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği’nin kurucularından olan İTÜ öğretim görevlisi, iktisat profesörü İpek İlkkaracan’ın ilk kez 2009 ortaya attığı bir kavram.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine dayalı bir ekonomi modeli olan Mor Ekonomi 2013 yılından itibaren özellikle Türkiye dışında kullanılmaya başlanılıyor.
Dün sabah Fransız Sarayı’ndaki panelde Mor Ekonomi’yi anlatan Prof. Dr. İpek İlkkaracan “bu modelin çekirdeğinde bakım var ekonomisi” diyor.
YÜZDE 41 ÜCRETSİZ EMEK
Önemli bir rakam veriyor:
Dünyadaki toplam çalışma saatlerinin yüzde 41’i ücretsiz emek.
İnanılmaz bir oran ve bu yüzde 41’in dörtte üçü kadınlara düşen pay.
Kadınların payına düşen ücretsiz emek tahmin edebileceğiniz bakım.
Çocukların, yaşlıların, hasta, engellilerin bakımının yanı sıra yemek pişirmek, temizlik, çamaşır, ütü gibi ev ahalisine sunulan hizmet.
İlkkaracan’ın “bakım ekonomisi” dediği şey.
Kırsal bölgelerde bunlara eve su taşımak, ekmek, tarhana yapmak gibi şeyler ekleniyor.
İlkkaracan, Türkiye dahil bazı ülkelerde kadın hareketinin sembolü olan mor nedeniyle ortaya attığı bu modele Mor Ekonomi adını vermiş.
Nasıl Yeşil Ekonomi, ekolojik krize karşı bir çözüm olarak ortaya atıldı ise Mor Ekonomi de ücretsiz emeğe karşı ortaya atılan bir model.
İşsizliğe çare gösterilen “yeşil meslekler” gibi Prof. İpek İlkkaracan “mor meslekler” öneriyor.
Bakım hizmetini üstlenecek meslekler.
DÜNYAYI KADIN EKONOMİSTLER KURTARACAK
Mor Ekonomi modelinin dört ayağı var.
Birincisi “Evrensel Sosyal Bakım Altyapısı”, ikincisi çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi ki buna babalık izni gibi şeyler giriyor.
Üçüncü ayak makro-ekonomik politikalar, dördüncü ayak ise kırsal kesimlerde alt yapı.
Kadın-erkek eşitliğini giderek daha fazla konuşulduğu bir dönemde Mor Ekonomi bir hayal değil.
Prof. İlkkaracan modelin Almanya, İngiltere’de bazı kurumlar tarafından sıklıkla dile getirildiğini söylerken bu ismin patentini alıp almadığını soruyorum.
Patent girişiminde bulunduğunu söylüyor.
Hatırlayacaksınız, geçenlerde başka bir kadın ekonomist Kate Raworth’tan söz etmiştim.
Ekonomistlerin 70 yıllık “büyüme” takıntısına karşı çıkarak “donut ekonomisi” modelini geliştiren Kate Raworth için “dünyayı kurtaracak” demiştim.
İlkkaracan’ın Mor Ekonomi modelini öğrendikten sonra düzeltiyorum ve “dünyayı kadın ekonomistler” kurtaracak diyorum.
Neticede bu çağın sorunlarına en çok kafayı yoranlar kadın ekonomistler.
TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADIN ALGISI ARAŞTIRMASININ SONUCU
ŞİDDET EN BÜYÜK SORUN
KADİR Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin her yıl yaptığı “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2018 sonuçları paylaşılmadan önce merkez Müdürü Doç.Dr. Mary Lou O’Neil ile sohbet ediyorum.
“Araştırmadan ne çıktı” diye sorduğumda “süper kadın yani yorgun kadın” diyor.
“Kadından her şey isteniyor. Evin bakımı, çocukların bakımı, yaşlıların bakımı hepsi kadının sorumluluğunda olacak” diyor.
İlginç değil mi?
Aynı gün içerisinde iki kadın aynı şeye dikkat çekiyor: Bakım Ekonomisi.
Araştırmanın en çarpıcı sonucu “kadının toplumda yaşadığı en büyük sorunun” yüzde 61 ile şiddet çıkmış olması.
Bu oran 2016 yılında yüzde 53, 2017 yılında ise yüzde 55 idi.
Yani “şiddet” giderek tırmanan bir sorun.
Aile içi şiddetin boşanma nedeni olduğu konusunda toplumda fikir birliği var zira bu oran yüzde 72.
Araştırmanın günümüzün en fazla konuşulan konusu, “İmam, müftülere resmi nikah kıyma yetkisini onaylıyor musunuz” sorusuna kadınların yüzde 64’ü hayır, erkeklerin ise yüzde 52’si hayır diyor.
Yani erkeklerin hemen hemen yarısı imam nik^ahını onaylıyor.
“Kız ve oğlan 18 yaşından küçüklerin evlendirilmesinin onaylanıp onaylanmadığı” sorusuna ise toplumun yüzde 25’i “olabilir” diyor.
Paylaş