Taksim’deki taciz olayında bir şeyi unutuyoruz

ÜZERİNDEN bir hafta geçti.

Yılbaşı gecesi Taksim’deki taciz olayı hálá gazetelerin baş köşelerinde.

Olay "YouTube"a konmuş.

İzlenme sayısı 100 bini geçmiş.

Taksim’deki görüntüler dünyayı dolaşmış.

İmaj, tanıtım çabalarına yine beklenmedik bir darbe.

Hürriyet’in açtığı kampanyayla tacizcilerin 57 YTL ile kurtulmalarına isyan eden 120 binden fazla kişi Adalet Bakanlığı’na başvurmuş.

Dün Fatih Çekirge yazmıştı.

Yağan tepkiler üzerine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin "Gereği yapılacak" demiş.

Tacizcinin daha ağır bir cezaya çarptırılması çözüm mü?

Etrafınıza iyice bir bakın...

Genç erkeklerin çoğunlukla sadece kendi hemcinsleriyle birlikte gezdiklerini göreceksiniz.

Yaz aylarında dikkatimi çekmişti.

Hafta sonları varoşlardan sahillere, denize akın edenler yaşları 15 ile 20 arasında değişen genç erkekler.

Aralarında bir tek kız yok.

Adalara giden vapurlarda durum aynı.

Hafta sonları Beyoğlu’nda da.

Nişantaşı, Bağdat Caddesi gibi bazı yerlerin dışında sanırım İstanbul’da genel durum böyle.

İster aile baskısı deyin, ister "mahalle baskısı" varoşlarda oturan genç kızlarla, genç erkeklerin yan yana gelmeleri, arkadaşlık kurmaları zor.

Karşı cinsiyle normal bir ilişki kuramayan gençler zincirlerini koparmış gibi ortalıkta.

Çözüm tacizciye cezayı arttırmak mı?

Yoksa özellikle varoşlarda genç kızlarla genç erkeklerin yanyana gelebilecekleri "sosyal alanlar" yaratmakta mı?

Kızların da sosyal yaşama katılmaları için aileleri ikna etmekte mi?

Genç çocukların ilerde birer "tacizci"ye dönüşmemelerinin yolları vardır mutlaka.

Bunlardan biri de eminim yaşıtları kızlarla normal bir arkadaşlık ilişkisi kurabilmeleri.

Bu satırları yazarken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın bir davetiyesi geldi.

40 okulumuza spor salonu açılacakmış.

Kızlarla erkeklerin birbirine kaynaşabilecekleri "sosyal alan" olarak hayırlı olsun.

Davetiyede Topbaş çocuklarla fotograf çektirmiş.

Saydım.

Başkanın etrafında 10 erkek çocuk ile sadece 4 kız çocuğu var.

Bilmem anlatabildim mi?

Bomonti Bira Fabrikası 2010’a yetişiyor

GEÇENLERDE sohbet ettiğimiz IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen müjdeyi verdi.

İhalesini 60 milyon YTL’ye aldıkları Bomonti’de Tekel’e ait Bira Fabrikası arazisinde otel ve kültür kompleksi projesi İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılına yetişiyormuş.

Bu gerçekten iyi haber.

Zira İstanbul’un 2010 yılı için konser, konferans salonları sıkıntısı çekeceği konuşuluyordu.

İbrahim Çeçen’in verdiği bilgiye göre, halen iki İngiliz, bir Alman ve bir Türk şirketi Bomonti’de yapılacak otel ve kültür kompleksi üzerinde konsept çalışması yapıyor.

Söz konusu şirketlerden birine karar verildikten sonra proje nisan ya da mayıs ayında start alacak.

Bomonti Bira Fabrikası projesine odaklanmış olan İbrahim Çeçen "Tarihi dokuya uyum sağlayacak bir konseptte karar kılacağız. Şişli’nin eski parlak günleri geri gelecek" diyor.

Bin 500 yatak kapasiteli otelin işletmesini yabancı bir marka üstlenecek.

Konferans, konser salonları en son teknolojiyle donatılacak.

Bira fabrikası ise aynen kalıyormuş.

Hatta az miktarda da olsa eskisi gibi bira üretilmesi de mümkün.

Son bir bilgi.

Bomonti’deki otel ve kültür kompleksinin, Harbiye’deki Kongre Vadisi’ne Dolmabahçe-Kağıthane arasında yapılacak tünelle bağlanması da söz konusu.

Borusan’dan Efes antik şehrine 300 bin Euro’luk proje

YILBAŞINDA gönderilen güzel kitaplar içersinde bir tanesi gerçekten dikkat çekici.

Ertuğ ve Kocabıyık Yayınları’nın son kitabı Efes.

Antik şehrin mimarisini, anıtlarıni ve heykellerini inceleyen kitabın editörlüğünü Efes’teki arkeolojik kazıların başkanı Prof. Fritz Krinzinger üstlenmiş.

Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmek Kocabıyık kitaba bir de mektup iliştirmiş.

Borusan’ın Efes’teki "teras evlerin" girişinde yer alan "Mermer Ev"in rekonstrüksüyonunu üstlendiğini belirtiyor.

Profesör Krinzinger’in "antik çağların en güzel mermer evi" diye tanımladığı mekan Borusan’ın vereceği 300 bin euroyla binlerce yıl önceki ihtişamına kavuşacak.

Borusan, Türkiye’nin sanat ve kültür yaşamına damgasını vurmaya devam ediyor.
Yazarın Tüm Yazıları