CUMARTESİ gecesi İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin görkemli bahçesindeyiz.
Ünlü yatırımcı ve Açık Toplum Enstitüsü’nün kurucusu George Soros, Güler Sabancı ve eski Şili Cumhurbaşkanı Ricardo Lagos ile sohbette.
Soros’un beş-altı günlük İstanbul gezisinin nedeni şu:
Açık Toplum Enstitüsü, dünya çapındaki temsilcileriyle her beş yılda bir yapılan toplantsını İstanbul’da yapmaya karar vermiş.
Açık Toplum Enstitüsü’nün sıkı işbirliği içerisinde olduğu yirmiye yakın kurumun da temsilcileri burada.
Müzenin bahçesi İstanbul’a gelen 320 kişiyi ağırlıyor.
Açık Toplum ile işbirliğinde olan kurumlardan bazılarını sayıyorum:
İnsan Hakları İzleme Komitesi, Uluslararası Kriz Grubu, Uluslararası İşbirliği Merkezi.
Soros, masasını Güler Sabancı, Ricardo Lagos, Ali ve Zeynep Babacan, Enerji Bakanı Hilmi Güler, İtalya’da son seçimlerde AB Bakanlığı’na getirilen Emma Bonino, İshak Alaton, Can Paker, Mehmet Barlas, Hakan Altınay gibi isimlerle paylaşıyor.
Masa komşum, Davos toplantılarının da müdavimlerinden olan Uluslararası Kriz Grubu’nun Başkanı Gareth Evans.
Evans eski Avustralya Dışişleri Bakanı.
Dünyada kriz çıkması muhtemel yerlerde yoğun çalışmalar yapan Uluslararası Kriz Grubu hatırlayacaksınız geçtiğimiz mart ayında Kıbrıs raporu yayınlamıştı.
Çözümü engelleyen tarafın Rum kesimi olduğunu vurgulamıştı.
Şimdi raporun Avrupa Parlamentosu ve AB dönem başkanlığını devralacak olan Finlandiya Parlamentosu’nda ele alınması gündemde.
Raporun çıkmasında Uluslararası Kriz Grubu’nun 7.5 milyon dolarlık bütçesinin bir bölümünü karşılayan Açık Toplum Enstitüsü’nün payı büyük.
Evans ile sohbette, iki hafta önce Merkel’in kurmaylarıyla Türkiye’nin üyeliğini konuştuğunu söylüyor.
"Anladığıma göre, Almanya üyelik konusunda bir pürüz çıkarmayacak" diyor.
Evans’a İstanbul’daki üç günlük toplantılarda neler konuşulduğunu soruyorum.
"Daha adil, barışçı bir dünya düzeni için neler yapılabilir. Küreselleşmenin yol açtığı kaygılar nasıl giderilebilir. Bunları konuşuyoruz" diyor.
Bush Yönetimi’nin ve Irak serüveninin yedi, sekiz yıl öncesine oranla insanları daha güvensiz, daha kaygılı hale getirdiğini söylüyor Evans.
Etrafıma bakıyorum.
Gareth Evans, İnsan Hakları İzleme Komitesi Başkanı Kenneth Roth, Türkiye’nin AB üyeliği için Brüksel’de kıyasıya mücadele eden Emma Bonino, iki yıl önce İstanbul’a geldiğinde bilgeliğiyle gönlümü fetheden eski Şili cumhurbaşkanı Ricardo Lagos.
Tümü birbirinden değerli isimler.
Bir gazetenin dünkü sayısında, Arkeoloji Müzesi’ndeki toplantıyı ima ederek "Kadife Toplantı" manşetini attığını düşünüyorum da...
"Kadife" toplantıya katılanlar işte bu saygın isimler.
Sabancı: Soros’la yatırımda değil, eğitimde yolumuz kesişti
ARKEOLOJİ Müzesi’ndeki gecenin iki konuşmacısı var.
Biri Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, diğeri Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı.
Güler Sabancı’nın konuşması daha çok ailesinin "hayırseverliğe" ve eğitime verdiği öneme yönelik.
Dedesi Hacı Ömer Sabancı’nın iyi para kazanmaya başladığında ilk iş olarak kendi köyüne bir ilkokul yaptırdığını belirterek konuşmasına başlıyor Güler Sabancı.
Ailenin 1966 yılında oluşturduğu Vaksa Vakfı’nın eğitime katkılarına değiniyor.
Katkıların son aşamasındaki Sabancı Üniversitesi’ni ise "21. Yüzyılın Üniversitesi" olarak tanımlıyor.
"Soros ilk kez Budapeşte’deki Orta Avrupa Üniversitesi’yle ilgili çalışmaları başlattığında yollarımız kesişti. Onunla tanışmam yatırımcı olması değil eğitime gönül vermesi nedeniyle" diyor.
Bu arada küçük bir bilgi notu.
Soros’un Açık Toplum Enstitüsü, Sabancı Üniversitesi bünyesinde başlatılan "Eğitim Reformu Girişimi"nin de destekçisi aynı zamanda.
Güler Sabancı’nın konuşmasına dönersek ilginç bir anekdota yer vermek istiyorum.
Sabancı konuşmasında "toplumsal birlikteliğin" nasıl sürdürüleceğine ilişkin örnekler verirken Amerikan ve Avrupa modellerine değiniyor.
ABD’de kişisel ve şirket bağışlarının 130 milyar dolara yaklaştığını sölüyor.
Avrupa modelinde ise "sosyal devletin" topladığı vergileri ihtiyaç duyanlara "aktardığını" söylüyor.
"Türkiye’de bu işlerin nasıl yürüdüğüne ilişkin bilgi veremem. Çünkü bilgi yok" diyor.
Güler Sabancı’dan sonraki konuşmayı yapan Ali Babacan konuya açıklık getiriyor.
"Demin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı aradım. Türkiye’nin bu işlere ayırdığı para 1.2 milyar YTL" diyor.
Türkiye bu dalgayı atlatır
TÜRKİYE’de Soros’un Açık Toplum Enstitüsü kadar yatırımlarının da çeşitli polemiklere, iddialara yol açtığı kesin.
Soros’a "Türkiye’deki yatırımlarınız?" gibi bir soru yönelttiğinizde (birkaç kez sordum) "Bununla Türkiye’deki temsilcilerim ilgilenir. Ben ne satın alındığını, ne elden çıkartıldığını pek bilmem" der.
Öğrendiğime göre, Soros’un Türkiye’deki yatırımlarından artık işadamı Schwan Taha sorumlu.
Taha, eski dışişleri bakanı İsmail Cem’in damadı.
Soros’un Komili’den satın almış aldığı ayçiçeği tesislerini elden çıkarttığını, buna karşılık Uno ile ilgilendiğini duydum.
Türkiye’nin ekonomisiyle ilgili görüşlerine gelince...
İstanbul’a gelmeden birkaç gün önce "Global bir likidite krizi olduğu doğru. Japonya’nın 200 milyar dolar çekmesi birçok ülkeyi etkileyecek. Türkiye’de etkilenecek ama bu krizi atlatacağına inanıyorum" demiş.