Paylaş
Örneğin akraba çıktığımız Areva’nın CEO’su Anne Lauvergeon.
Örneğin eski Ekonomi Bakanı Edmond Alphendary.
Kişisel destekler iyi güzel ama Türkiye’nin Avrupa Birliği açısından neden vazgeçilmez olduğu Dünya Ekonomik Forumu’nun geleneksel akşam yemeklerindenin birinde konuşuldu esas.
Fuela Oteli’ndeki akşam yemeğinin başlığı şöyleydi:
“Küresel Sahnede Avrupa’nın Rolü.”
Şimdi bu akşam yemeğine geçmeden önce Davos’ta bu yıl Avrupa’yla ilgili esen havayı özetliyeyim.
Oturumların çoğunu işgal eden ve artık G-2 diye adlandırılan Çin ve ABD karşısında Avrupa’nın pek sesi çıkmadı.
Toplantılara katılması beklenen AB’nin yeni Dışişleri Bakanı Catherine Ashton’un nedense son dakikada gelmekten vazgeçmesi sahneyi daha da boş bıraktı.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin açılış konuşması dahi Avrupa’nın sesini gürleştirmedi.
AB’NİN ROLÜNÜ TÜRKİYE BELİRLEYECEK
Dolayısıyla “Küresel Sahnede Avrupa’nın Rolü” başlıklı akşam yemeğinde masa komşum üst düzey Avrupa bir bürokratın “Burada herkes Washingon ile
Pekin’i konuyor. Brüksel kimsenin umurunda değil” sözleri gerçeğin ta kendisi.
Diyelim ki dünya Avrupa’yı pek ciddiye almıyor.
Peki Avrupa ciddiye alınmak için ne yapıyor?
İşte yemekte tartışılan konu bu.
Rusya’ya karşı örneğin ortak bir politaka var mı? Yok.
Enerji, göç, tarım politikalarına küresel bir bakış açısı getirebiliyor mu? Hayır.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, İsveç Uluslararası İşbirliği Bakanı Gunilla Carlsson, Oxford Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Bölümünden Profesör Timothy Garton Ash, Letonya Başkanı Valdis Zatlers gibi konuşmacıların olduğu yemekte iş geliyor Türkiye’de düğümleniyor.
Konuşmacılar şu konuda görüş birliğine varıyor.
“Türkiye’nin AB üyeliğini ele alma biçimi, Avrupa’nın karmaşık sorunlarını çözme kapasitesini ve küresel sahnede rol alıp almayacağını ortaya koyacak.”
Daha öhce defalarca yazdığımız gibi “Avrupa küresel oyuncu olmak istiyorsa Türkiye’yi yanına almalı.”
Cumhurbaşkanı Sarkozy istediği akadar “Türkiye Avrupalı değil desin”.
İşini özeti bu.
Türk CEO’ların Davos’tan çıkardıkları ders
DAVOS’ta iki toplantı arası Borusan’ın CEO’su Agah Uğur’a “Bu yıl buradan nasıl nasıl bir ders çıkarttınız” diye sordum.
Yıllardan beri Davos’a gelen Agah Uğur ilginç bazı noktalara değiniyor.
Küresel ekonomik kriz konusunda işadamları kötünü geride kaldığına inanmış olsa da yeni yatırım lafı eden yok. Uğur, “Sohbet ettiklerimin hiç biri parlak bir gelecekten söz etmedi. Kimse tedbiri elden bırakmıyor. Demek ki önümüzdeki dönem dikkatli kararlar alma dönemi” diyor.
Borusan’ın CEO’suna göre, bankalara regülasyon ve korumacılık işi de fazla abartılmış Davos’ta.
Bir başka ilginç nokta, Batılı ülkelerden çok az başarı hikayesinin gündeme gelmiş olması. Bununla ilgili olarak Agah Uğur, “G-8 diye adlandırdığımız ülkelerin sanki süngüleri düşmüş. Öyle meydan okuyan, kendilerini beğenmiş, küstah havaları uçup gitmiş” diyor.
Buna benzer bir şeyi de Eczacıbaşı CEO’su Erdal Karamercan da söylüyor. “Davos’ta bu yıl benim anladığım kadarıyla dünya hızla kabuk değiştiriyor. Ekonomide güç dengesi Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Yeni kurumları, yeni ittifakları getirecek bu değişim. Türkiye bu değişimden büyük fırsatlar yakalayabilir” diyor.
İstanbul’a döner dönmez Davos deneyimlerini mesai arkadaşlarıyla paylaşmayı planlamış Erdal Karamercan’ın altını çizdiği ikinci mesaj güven meselesi.
“Kurumlara, ülkelere güven artık eskisinden önemli olacak. Bakın. Rusya gibi güven vermeyen bir ülkenin Davos’ta sesi sedası çıkmadı” diye ekliyor.
Dünyada yolsuzluğun yıllık faturası 1 trilyon dolar
DÜNYANIN başı yolsuzlukla fena halde dertte.
Dünya Ekonomik Forumu’nda “Yolsuzluğa Sıfır Tolerans” oturumunda yolsuzluğun maliyetinin küresel GSYİH’in yüzde 5’ı olduğu, her yıl 1 trilyon doların rüşvete gittiği konuşuldu.
Rüşvet sadece gelişmekte olan ülkelerin gündeminde değil.
Komşumuz Yunanistan’ı da batma noktasına getiren faktörlerin başında rüşvet geliyor.
Yani Batı’da da hayli yaygın.
İyi haberlere bakalım.
Toplantının konuşmacılarından İnterpol Başkanı Ronald Noble, dünyada ilk kez polisin yolsuzluğa karşı eğitileceği bir akademinin hazırlığı içersinde olduklarını söyledi.
Özel sektör de eskisine oranla rüşvete karşı daha hassas davranmaya başlamış.
Kötü haberlere gelirsek dinleyiciler arasında olan bir Pakistanlı’nın ortaya koyduğu görüş bunu gayet güzel özetliyor:
“Gelişmekte olan ülkelerden kaçırılan paralar Pakistan’dan olsun, Afrika’dan olsun kaçırılan Batı’da. Hatta burada İsviçre’de. Ama Batı iki yüzlü davranıyor. Batılı hükümetler yolsuzluktan gelen paraları iade etmeye asla yanaşmıyor.”
Pakistanlı korkusuz.
“Cumhurbaşkanımızın parası da burada ama İsviçre Hükümeti sesini çıkartmıyor” diyor.
Hatırlatayım.
Eşi Benazir Butto’nun iktidarı sırasında Bay Yüzde 10 diye tanınan Cumhurbaşkanı Asaf Zerdari yolsuzluktan uzun süre hapis yatmıştı.
Paylaş