Paylaş
Facebook’un artık yeni hissedarları var. Ellerinde eski fotoğraf makineleriyle poz verirken gördüğünüz masum yüzlü Kevin Systrom ile Michael Krieger.
Yelekli, çizgili takımlara aldanmayın. Bu ikilinin günlük kıyafetleri blujean, tişört ve spor ayakkabılarından ibaret.
29 yaşındaki Kevin Systrom ile 26 yaşındaki Michael Krieger teknoloji dünyasında ‘Milyar Dolarlık Bebekler’ diye tanınıyor.
Nedeni şu: 2010 yılı mart ayında yaratmış oldukları Instagram şirketini kısa bir süre önce Facebook’un patronu Mark Zuckerberg’e 1 milyar dolara sattılar. Satışın büyük bölümüyse hisse karşılığında yapıldı.
Steve Jobs ile Bill Gates’in başarılarını yeni yeni duyurmaya başladıkları yaşlarda 1 milyar dolarlık bir servete konan Systrom ile Krieger şimdi 750 milyon kullanıcılı Facebook’un büyük hissedarlarından.
Peki Instagram nedir? Bendeniz de yeni öğrendiğimden en basit şekliyle şöyle açıklayabilirim: Systrom ile Krieger’ın mobil cihazlar için icat ettikleri bir uygulama. Beğendiğiniz fotoğrafları takipçilerinizle paylaşıyorsunuz.
31 MİLYON KULLANICI
Ancak Instagram’ın önemli özelliği var. 11 ayrı filtresi sayesinde paylaştığınız fotoğraflara rötuş, renklendirme, eskitme gibi şeyler yapıyorsunuz. Örneğin sayfadaki Sytrom ile Kriger fotoğraflarını bir mecmuadan iPhone ile çektim, asistanımız Merve Öktem ise onları kendi iPhone’unda rötuşladı.
Facebook, Instagram’ı satın aldığında açıklanan kullanıcı sayısı 31 milyon. Piyasaya çıktığı ilk hafta 200 bin olan kullanıcı sayısı bir yılda 13 milyona ulaşmış.
Dört kişiyle yola çıkan Instagram’ın tüm ekibi topu topu 13 kişi. Zuckerberg’in çiçeği burnunda bir şirkete 1 milyar dolar ödemesinin nedeniyse Facebook’un dünyanın en büyük fotoğraf paylaşma platformu olması. Günde 250 milyon fotoğrafın yüklendiği Facebook’a Instagram’ın neden cazip geldiği ortada.
Peki bu ‘milyar dolarlık bebekler’ kim? Esas beyin Kevin Systrom, internet işleriyle haşır neşir Bostonlu bir ailenin oğlu. Annesi e-ticaretin önde gelen şirketlerinde üst düzey yöneticilik yapmış. Kevin Systrom en başından beri teknolojide fotoğrafla ilgili ne yapabileceği konusunda kafa patlatmış.
PAZARLAMAYA BİR KURUŞ YOK
Mike Krieger ise Brezilyalı ve 2004’te ABD’ye gelmiş. Matematik tutkunu ve Stanford Üniversitesi’nde tezi teknolojiyle psikoloji arasındaki bağlantı üzerine.
Bu arada Kevin Systrom ile Stanford Üniversitesi’nden tanışıyorlar. İkilinin inanılmaz başarısından önemli dersler çıkartılıyor. “Yaptığınız iş hoşunuza gidiyorsa iyi, gitmezse çabuk pes etmeyin.” “Hiçbir kitap, hiçbir araştırma nasıl bir şirket kuracağınızı öğretmez.” “Çoğunlukla yenilikçi bir şirketin büyük oranda pazarlamaya bağımlı olduğu sanılır. Oysa biz pazarlamaya bir kuruş harcamadık. İyi ürünlerin alıcısı kendiliğinden gelir.”
Keşke Olimpiyatları kazanmasaydık
Bu hafta İngiliz ekonomisinin1970’li yıllardan beri ilk kez çift dipli resesyona girmiş olduğu açıklandı. İngiltere tam ekonomik krizin göbeğinde Londra Olimpiyatları’na hazırlanıyor. İngilizler “Keşke Olimpiyatları kazanmasaydık” noktasında.
Etkinliğin faturası ağır çünkü. Yeni tesislere 11 milyar Euro, ulaştırmaya 20 milyar Euro gidecek. Gerçi Londra’ya Olimpiyat Oyunları nedeniyle 10 milyon ziyaretçi bekleniyor ama bunlar masrafları denkleştirir mi orası meçhul.
Londra 2005’te, Olimpiyat oyunlarının diğer adayları Paris, Moskova, New York ve Madrid’i geride bırakmayı başardığında hem İngiltere’de ekonomisi iyiydi, hem bütçenin 3 milyar Euro civarında olacağı hesaplanmıştı.
Neticede masraf çok ama ben baktığımda İngilizlerin Olimpiyatlardan kazançlı çıkacağını görüyorum. Ünlü mimar Zaha Hadid’in çizmiş olduğu 80 bin kişilik stadyum, yine ünlü heykeltıraş Anish Kapoor’un yaptığı 115 metrelik heykelin süslediği 4 bin ağaçlık Kraliçe Elizabeth Parkı, Olimpiyat köyünde 10 bin kadar konut, hızlı tren... Daha ne olsun?
Paylaş