Yer Midyat'ta Mar Barsavmu Kilisesi. Saçları başları dağınık küçük çocukların koşuşturdukları daracık sokak aralarından, kadınların tandırda ekmek pişirdikleri yoksul evlerin önünden geçtikten sonra vardığımız 5. yüzyıldan kalma Süryani Kilisesini geziyoruz. Kilise bakımsız. Sıvaları dökülmüş, beyaz, mavi boyaların altından yıpranmış taşlar görünüyor. Altarın iki yanında, çoğunlukla kumaş üzerine çizilmiş naif dini resimleri seyrederken, aniden sütunların gerisinde, bir yerlerden Ave Maria aryası yükseliyor.Mucize gibi. Donakalıyoruz hepimiz. Bazıları gözyaşlarını tutamıyor.Kendisini mekanın büyüsüne kaptıran soprano Şükriye Tutkun'nun Ave Maria'sı Mar Barsavmu Kilisesi'nin eski duvarlarından kurtulup, Midyat sokaklarında yankılanıyor. Çamurlu yollarda oynayan Süryani, Kürt, Arap çocuklarını kucaklıyor. Bir gün sonra Dargeçit'teki 8 Mart Kadın Günü kutlamalarında yine Şükriye'nin söylediği Balkan türküsü Arda Boyları'nın Güneydoğulu kadınları kucakladığı gibi. Müzik herkesin ortak dili. Şükriye'nin türkülerinin herkesi nasıl etkilediğine tanık olduğum günlerde kemancı Yehudi Menuhin'in Le Monde Diplomatique Gazetesi'ndeki ‘‘Müzik barışın habercisi’’ yazısı geçti elime. Irkçılığa karşı da çetin bir mücadele veren Menuhin ‘‘Müzik sadece şarkı söylemek, ya da bir müzik aleti çalmak değildir. Dinlemektir aynı zamanda. Genç yaşta başkasını dinlemeyi öğrenen çocuk hoşgörünün ne olduğunu keşfeder ve barbar içgüdülerine karşı koymayı öğrenir. Çocuk hava, su ve süt gibi müziğe de sahip olmalı. Müzik toplumda gizli bir güçtür. Dengeleri bile sarsabilir’’diyor. Ve ekliyor ‘‘Evrensel ifadenin aracı olan müzik, diğerleriyle kaynaşmayı, paylaşmayı sağlar. Paylaşma barışın en iyi kefilidir’’. Underground filminin müziğini yapan Goran Bregoviç'i düşünün. Müziği Sırpların, Boşnakların ve Hırvatların ortak paydası değil mi? Yunanlı Teodorakis'in müziği bize yakın gelmiyor mu? Şimdilerde Arap dünyasını birbirine yakınlaştıran bir ses var: Iraklı Kazem el-Saher. Tunus'tan Beyrut'a, Amman'dan Körfez ülkelerine plakları kapışılan bu genç adamın Kuveyt'teki hayranları fan kulübü kurmuşlar. Müzik düşmanlık tanımıyor. Yehudi Menuhin'e sormuşlar: ‘‘İnsanlar aç iken Beethoven çalmak ne işe yarar?’’ diye. Şöyle cevap vermiş: ‘‘Beethoven dinlediklerinde hayatları değişiyor, bizde onlarla birlikte değişiyoruz’’.Söz Beethoven'den açılmışken, biliyorsunuz Çevik Kuvvet'e bağlı polislerin Mozart ve Beethoven dinlemelerine karar verilmiş. Bence yetmez. Hepimizin değişmesi için ta yıldızlara varan hoparlörlerden yayın gerek.