Kalder 30. yılında belediyelere “kalite rehberliği” yapacak

Kuruluş hikâyesini Yönetim Kurulu Başkanı Görgün Özdemir ve Genel Sekreter Sabri Bülbül’den dinliyoruz.

1980’lı yılların sonunda Avrupa sanayi, küreselleşmenin getirdiği rekabetçi ortamda, dünyada ölçeğindeki rakiplerine karşı daha iyi performans için bir yönetim modeli arayışında.

Amerikalılar ve Japonlar böyle bir model için harekete geçmiş durumda zira.

Avrupa sanayinin devlerinden ,Volkswagen, Fiat, Bosch, Philips, Nestle, Renault gibi isimlerden söz ediyoruz.

Sonuçta 1988 yılında, merkezi Brüksel’de olmak üzere Avrupa Kalite Yönetim Vakfı kuruluyor.

Kurumlara rehberlik etmek üzere EFMQ modeli geliştiriliyor.

İki yıl sonra, Türkiye’nin Özal ile birlikte yurt dışına açılma döneminde dönemin büyükleri Şişecam, Elginkan, Enka, Arçelik, Altınyıldız, Demirdöküm gibi şirketler bir araya gelip KalDer’i kuruyorlar.

Bugüne gelince KalDer’in üye sayısı 2 bin ve bunlardan 500’ü bireysel üye.

Derneğin genel merkezi İstanbul’da.

Bursa, Eskişehir, İzmir ve Ankara’da şubeleri var.

ŞİRKETLERİN REKABET GÜCÜ 

Görgün Özdemir’in tarifiyle KalDer’in misyonu “ Türkiye’de mükemmellik felsefesinin

yaygınlaşması, kurumların rekabet gücünün artması dolayısıyla ülkenin de rekabet gücünün artması”.

Peki dernek bunun için ne yapıyor?

Kurumların “Ulusal Kalite Hareketine” katılarak EFMQ modelini uygulamalarını sağlıyor.

30 yılda 714 şirketin modeli uyguladığını belirten Görgün Özdemir, modeli hem derneğin önerdiğini kurumun hem şirketlerin kendilerinin başvurduklarını söylüyor.

“Kurumlara bir nevi rehberlik yapıyoruz. Kurumun röntgenini çekip iyileşmesi gereken alanları tespit ediyoruz, modelin uygulanmasını sağlıyoruz. Nasıl uyguladıklarını ölçen yarışmalar yapıyoruz” diye devam ediyor.

Model 3 ila 5 yıl arasında kurumsallaşmaya yüzde 40 oranında katkı sağlıyormuş.

Özdemir “30 yıl önce model ilk uygulandığında hizmet ve ürün kalitesi diyorduk. Sonra süreçlerin kalitesini de dikkate aldık. Şimdi toplam yönetim kalitesi diyoruz” diye konuşuyor.

Yeniden güncellenen modelin 2020 versiyonda artık BM sürdürülebilirlik ilkeleri, cinsiyet eşitliği gibi şeyler var.

Hatta KalDer EFMQ modelinden çok önce “yönetim kadının hakkıdır” başlığı altında sayısız toplantı yapmış.

EFMQ modelini ilk başlarda Koç, Sabancı, Özdemir’in uzun yıllar bir dönem başkanlığını yaptığı Otokoç gibi şirketler uygulamış.

BELEDİYELER BİRLİĞİYLE İŞBİRLİĞİ 

“Büyük şirketler kaliteyi üst seviyelere taşımak için bu süreçlerden geçti. Kalite DNA’larına işledi. Şimdi modeli daha çok KOBİ’lere, kamuya, ticaret odalarına ve özellikle belediyelere uyguluyoruz” diyor Özdemir.

2004 ile 2018 yılları arasında 21 il ve ilçe belediyesi Ulusal Kalite Hareketine dahil olmuş.

Önümüzdeki dönemde Gaziantep, İzmir, Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin de UKH’ye katılmaları bekleniyor.

Özdemir bu belediyelerle görüşmelerin başladığını söylüyor.

Başkanlığını Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yaptığı Türkiye Belediyeler Birliği’nin toplantısında diğer belediyelere de harekete katılmaları çağrısında bulunulacak.

Hareketin belediyelere katkısını Özdemir şöyle özetliyor:

“Katılımcı,  planlı ve sistematik bir yönetim anlayışı.  Yapılacak işleri önceliğini belirleme ve projelerin paydaş beklentileri hesaba katılarak hayata geçmesi. Paydaş algılama ölçümlerinin yapılması”.

Aldığımız hizmetin kalitesi, şehirlerde yaşam kalitemizin artması için belediyelerin bu harekete katılmaları gerekiyor.

Kadıköy’den, kendi mahallemden örnek vermek gerekirse yaşadığım çevrede hiç mutlu değilim.

Milyonlarca liralık apartmanların  kaldırımları bozuk, alt yapıları eksik.

Birbirine hiç uymayan dokuyu es geçiyorum.

Kadıköy Belediyesi bu harekete ilk katılan Belediye olmalı zira mükemmellik felsefesinin yanından bile geçmemiş ne yazık ki.