İstanbul finans merkezi karşılıksız bir sevda

LONDRA finans merkezi, yani City’den sorumlu Belediye Başkanı İan Luder, Ankara ve İstanbul gezisinde.

Geçen akşam İstanbul’daki İngiliz Başkonsolosluğu’nda onuruna verilen davette tanıştık.

Boynunda pırlantılarla süslü kocaman madalyonu ile pek haşmetli görünen İan Luder, Ankara’daki temaslarında İstanbul finans merkezi projesinin de gündeme geldiğini söyledi.

Dünyanın bir numaralı "finans merkezi" konumundaki Londra bu konuda İstanbul’a katkı yapmaya hazırmış.

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren hatırlayacaksınız geçenlerde tekrarlamıştı.

İstanbul 10 yıl içinde bölgesel, 30 yıl içersinde ise küresel bir finans merkezi olacaktı.

İngiliz Başkonsolosluğu’ndan çıkarken verilen iki kitapçığı aldım.

Biri Londra finans merkeziyle ilgiliydi.

Diğeri "Küresel Finans Merkezleri Endeksi" adını taşıyordu.

İşte bu 50 sayfalık endeksi karıştırırken görüyorsunuz ki bizimkisi boş bir hayalden ibaret.

Endeks 62 finans merkezini kapsıyor.

İlk beşte sırasıyla Londra, New York, Singapur, Hong Kong ve Zürih var.

Ekonomik krizde sıralamalarda bazı oynamalar olmuş.

Yerleri değişmeyen ve "gerçek küresel finans merkezleri" olarak gösterilen iki şehir var: Londra ve New York.

Boş hayal demem şundan:

62 finans merkezinin arasında İstanbul yok.

Daha da beter, "10 yıl içerisinde bölgesel finans merkezi" söylemi de tamamiyle boş.

Zira bu listede bize yakın sayılabilecek yerler, mesela Atina, Moskova, Budapeşte ya da doğuda Dubai, Bahreyn, Katar var.

İstanbul yok.

"Küresel Finans Merkezleri Endeksi"ne, en son sıradan bile girmeden nasıl bu iş olacak?

Sadece güçlü bir bankacılık sektörüyle finans merkezi olamayacağımız ortada.

Finans merkezi olmak için nelerin gerekli olduğu da belirtilmiş endekste.

İnsan kaynağı, şehrin altyapısı, hukuk ve vergi sistemi, yaşam kalitesi derken liste uzun.

Boş hayallerin peşinde koşmayalım.

Bırakın, önce İstanbul turizm ve kültür merkezi olsun.

İleride belki moda, belki tasarım.

Seramik karolarda ’oryantalizm’ ödül getirdi

DERİM ki karşılıksız sevdaları bir yana bırakalım nerede rekabetçi olabileceğimize bakalım.

Dün sabah Santralİstanbul’daki Kale Tasarım Merkezi’nde biraraya geldiğimiz Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur rekabetçi olduğumuz alanlardan birini söylüyor:

Seramik yer karoları.

Türkiye dünyada 6’ncı, Avrupa’da ise 3’üncü sırada.

Satışta böyle, algıda ise ilk üçte.

Bu sektörde kalite, tasarım, hizmet derken birinci sıradaki İtalya’yı zorlamaya başladık.

Dün sabahki buluşmanın nedeni Kale Grubu’nun yeni kazanmış olduğu bir ödül.

Uluslararası tasarım dünyasında önemli bir ödül sayılan "Red Dot" üretim ödülü bu yıl Kalebodur’un "Orientile Koleksiyonu"na gitmiş.

Koleksiyonun tasarımcısı Can Yalman.

Yalman’
ın yine Kalebodur için tasarlamış olduğu "Reptile" Koleksiyonu ise geçen yıl ABD’nin önde gelen tasarım dergisi ID Design Magazine tarafından düzenlenen Yıllık Tasarım Yarışması’nda yine ödül kazanmıştı.

Reptile Koleksiyonu aynı zamanda Londra Tasarım Festivali’ne de davet edilmiş.

Her iki koleksiyondaki seramik karolar üç boyutlu.

Reptile (Sürüngen) Koleksiyonu’nda yılan ve timsah pullarını andıran karolar var.

Bu arada koleksiyon adları seçilirken yapılan küçük kelime oyunları da son derece başarılı.

İngilizce seramik karo anlamındaki "tile", tam yerine oturmuş.

Kaleseramik ürünlerinin ABD’deki distribütörlerinin "oryantalizmin" negatif çağrışımlarından ötürü "Orientile" karşı çıkmış.

Ne ki, koleksiyonun gördüğü ilgi, "oryantalizmin" sanatçılara ilham verdiğini gösteriyor.
Yazarın Tüm Yazıları