Paylaş
Aynı liseden sonra Almanya’da birlikte üniversiteye gitmişler.
Kabakcı ile tanışıklığım onun koleksiyonerliğe başlaması kadar eski neredeyse.
Bu yüzden “ofise gel, sana son zamanlarda yaptıklarımı anlatayım” deyince buluştuk.
Kendisine son zamanlarda “misyoner koleksiyoner” sıfatını yakıştıran Kabakcı’nın ofisi küçük çaplı bir müze gibi.
Çalışma masasının üzerinde genç sanatçı Ardan Özmenoğlu’nun neon ışıkla “Cumaya Gittim, Gelicem”sözlerini yazdığı eseri var.
Duvarlarındada Türk ve yabancı ressamların tabloları.
“Neden misyoner koleksiyoner” diye soruyorum.
“Çünkü şimdi artık sanatta en iyinin peşindeyim. Bu işe hayatımı verdim” diyor.
Nahit Kabakcı, 30 yılda dile kolay 10 bin kadar resim toplamış.
Bunlardan neredeyse 9 bin 500’ünü elinden çıkartmış.
Bugün kızının adını verdiği “Hüma Kabakcı Koleksiyonu”nda bugün 580 kadar resim var.
“100 yıl sonrasına kalacak bir koleksiyon için topluyorum” diyor.
2010 DA RUHR VE PECS’TE
Peki böyle iddialı bir iş için nasıl hazırlanıyor?
“Yıllardan beri Avrupa’nın önde gelen satan eleştirmenleri, müze müdürleriyle çalışıyorum. Sergileri onlarla birlikte gezip, onlara danışıyorum” diye anlatıyor.
Kabakcı’nın geçen yıl Tüyap’ta sergilediği “Hüma Kabakcı Koleksiyonu”, Tüyap Onur Koleksiyoneriödülünü almış.
Şimdi sıkı durun, bu koleksiyondan 132 parça Avrupa yolcusu.
Hem de nereye gidiyor?
İstanbul ile birlikte Avrupa Kültür Başkenti ünvanını kazanmış Essen (Ruhr Bölgesi) ile Macaristan’ın Pecs kentine.
Ayrıca Almanya’nın Aşağı Saksonya’daki tarihi kenti Goslar’da Kunst Modern Müzesi ve Belçika’da Liege’de Wallon Sanatı Müzesi’nde sergilenecek.
Essen ile şöyle bir parantez açmam gerek.
Almanlar “Avrupa Kültür Başkenti” ünvanını tüm Ruhr bölgesini kapsayacak şekilde “Ruhr 2010” diyekullanıyor.
“Hüma Kabakcı Koleksiyonu”nun, 2010 mayıs ayından itibaren sergileneceği, Ruhr/Hagen’deki Karl Ernst Osthaus Almanya’nın en eski çağdaş sanat müzesi.
Şimdi 26 milyon Euro’ya yeni bir bölüm ilave edilmiş müzeye.
Kabakcı, “Bu yeni bölümün üçüncü sergisi, Hüma Kabakcı Koleksiyonu olacak. Sanırım bu büyük olay olacak Almanya’da” diyor.
AJANSTAN CEVAP YOK
Şahsi bir Türk çağdaş sanat koleksiyonunun, yurtdışında sergilenmesi bir ilk dediğine göre.
Pecs’teki sergisi ise 2010 ekim ayında açılıyor. Kabakcı, serginin Avrupa Kültür Başkenti ünvanını paylaşan İstanbul’da da açılmasını istemiş doğal olarak.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına böyle bir sergi için dört ay önce başvuruda bulunmuş.
Hemen çekmecesinden başvuru dosya numarasını da uzatıyor.
“Ajansa projemizi sunduk. Bugüne kadar olumlu ya olumsuz bir cevap gelmedi. Oysa Avrupa’dan anında cevap aldık” diyor.
Ajansın böyle bir başvuruya hiç cevap vermemesi mümkün mü?
Nitekim Kabakcı ile görüşmemden bir gün sonra ajansın Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avgadiç ile buluşunca, başvuru dosya numarasını (1589) kendisine verdim.
Ancak ne Avgadiç, ne de yardımcıları bu konuda bana bir bilgi veremediler.
Neticede, bu önemli koleksiyon, diğer Avrupa Kültür başkentlerinde sergilenecek ama İstanbullular bundan mahrum kalacak.
Bizlere özgü tuhaf bir çelişki yine.
SIRA TÜRKİYE’YE GELDİ
Kabakcı Almanya, Macaristan ve Belçika ’daki sergilerin ses getireceğinden emin.
“Dünyada, sanatta yeni trend Güney Amerika, Çin, İran, Hindistan. Sıra şimdi Türkiye’ye geldi. Herkes şimdi Türkiye’yi bekliyor” diyor.
İnancına göre, bu dört sergiden sonra Türk çağdaş sanat piyasası canlanacak.
“Avrupalı sanatseverlerin süzgecinden geçen koleksiyonda, yeni elemeler olacak haliyle. Koleksiyonda şimdi 55 olan Türk sanatçı sayısı belki 15’e düşecek” diyor.
Kabakcı’nın ofisinde bir de Nabucco Boru Hattı haritası gözüme çarpıyor.
Neden burada?
Azerbaycan’daki ilk Türk müteahhitlerden olan Kabakcı’nın koleksiyonunun yarısı, Türki Cumhuriyetlerin sanatçılarından oluşuyor.
“Bu ülkelerin zenginleşmelerini bekliyorum. Elimdeki eserlerin değeri artacak böylelikle” diyor.
Kabakcı, “misyoner koleksiyoner” olsa da refleksleri işadamının refleksleri.
Paylaş