Burbuçe Ruşuti Priştineli Arnavut. Kelimeleri özenle seçip, dikkatle telaffuz ettiği halde, her cümlesi muhakkak ‘‘canım''la başlayan türkçesini aksanlı konuşuyor. Priştine'de Hürriyet ve NTV muhabiri olan Burbuçe geçen gün gazeteydi. Etrafını saran bizler, elbette ki ona savaşı sorduk. Anlattıkları arasında beni en çok etkileyen şu oldu: İstanbul'a gelirken, ne olur ne olmaz diye evinin tapusunu ve okul diplomalarını da beraberinde getirmiş. Evi bombalanıp ya da yakılıp yok olduğu takdirde, kendisine ait olduğunu kanıtlayacak belgeleri hep yanında taşıyor.Burbuçe'ye yiyecek stoku yapıp yapmadığını da sorduk. Yapıyorlarmış, hem de Bosnalıların deneyimlerinden yararlanarak. Örneğin un yerine makarna stoku yapılıyormuş. Kaynar suya atılıp yenebildiği için makarna una göre daha pratikmiş. Elektriksiz kalma ihtimalini göz önüne alarak bozulmayacak yiyecekleri stokluyorlarmış.Burbuçe'nin iki oğlu böyle bir ortamda büyüyor. Barış çabaları sonuç vermediği takdirde Kosova'nın akıbeti meçhul. İşte bu yüzden Burbuçe'nin oğulları Saraybosnalı yaşıtlarından daha şanslı mı, değil mi kestiremiyorum. Sadece zor koşullarda geçirdikleri çocukluklarından pek tatlı anılar kalmayacağını biliyorum.Laf anıdan açılmışken, Amerikan Posta Servisi'nin ilginç bir projesi var. 50'lileri, 60'ları, 70'leri ve diğer on yıllık dönemleri simgeleyen pulların konularını belirlemek için zaman zaman Amerikan halkına danışıyor. İnternet ya da postadan gönderilen formlar aracılığıyla Amerikalılara belirli on yıllar için en fazla neyi hatırlamak istedikleri soruluyor. 1950'li yıllar için ilk sıraya ‘‘drive-in’’ sinemalar oturmuş. 1960'lı yılların en hoş anısının ise ‘‘aya yolculuğun’’ olduğu ortaya çıkmış. Amerikalıların 60'lı yıllara ilişkin diğer güzel bir anıları ise bir yuvarlığın içinde Y harfi biçimindeki barış sembolü.İşin ilginç yanı, Kennedy'ler, organ nakli, Soğuk Savaş, çevre bilinci bu yıllarda Amerikan yaşam biçimine damgalarını vurdukları halde kimse bunlara rağbet etmemiş. Amerikalılar önemli somut olaylardan ziyade kendilerine keyif veren anıları saklamak yanlısı. Bizim PTT, Amerikan Posta Servisi gibi bir araştırma yapsaydı, acaba belirli 10 yıllık dönemler için en fazla neyi hatırlamak isterdik diye sormayacağım. Anlamsız olur; çünkü bu ‘‘10 yıllık dönemler’’ genelde darbe kelimesini çağrıştırıyor. M;na Urgan doyumsuz kitabı ‘‘Bir Dinozorun Anıları’’nda, en fazla Arnavutköy Kız Koleji, Mustafa Kemal döneminden sevgiyle söz ediyor. Ve tabii çocukluğuyla, gençliğinin İstanbul'undan. Eski İstanbul ‘‘bebek dinozorların’’ da en güzel anısı.