1980'li yıllardan bu yana sosyalistlerin iktidarı sırasında, çeşitli dönemlerde bakanlıklar yapan
Chevenement, aynı zamanda
‘‘en çok istifa eden bakan’’ rekoruna sahip.
Körfez Savaşı sırasında Fransa Savunma Bakanı'ydı. Savaşa karşı olduğu için istifa etti.
Jospin döneminde, 1997-2000 yılları arasında İçişleri Bakanlığı sırasında Korsika meselesi nedeniyle başbakanla anlaşmazlığa düşüp yine bakanlığı bıraktı. İstifalarıyla ilgili şöyle ünlü bir cümlesi vardır:
‘‘Bir bakan ya çenesini tutar, ya da istifa eder.’’
Chevenement, Fransa'da geçen nisan ayında yapılan başkanlık seçimlerinde,
Chirac ve Jospin'den sonra üçüncü isimdi. Halen
‘‘Yurttaşlar Hareketi’’nin başkanı olan
Chevenement, ulusal çıkarları her şeyin önüne koyan sıkı bir sosyalist. Fransa'da
‘‘siyasetin yaramaz çocuğu’’ gözüyle bakılan
Chevenement geçen hafta sonu İstanbul'daydı.
Marmara Vakfı'nın düzenlediği 5. Avrasya Zirvesi'nde, terörle ilgili bir panele katılmak için gelmişti. Ben kendisini
‘‘konuk konuşmacı’’ olarak katıldığı Türk Fransız Ticaret Derneği'nin öğle yemeğinde dinleme fırsatını buldum.
Chevenement, Türkiye'yi yakından tanıyan ve izleyen bir politikacı.
Aynen İspanya Başbakanı
Aznar gibi, 32 yıl önce balayını İstanbul'da geçirmiş. Sık aralıklarla geldiği Türkiye'de sadece İstanbul'u değil, Giresun, Kars, Gaziantep gibi şehirleri de gezmiş.
Konuşmasına
‘‘Türkiye'de olup bitenleri dikkatle izliyorum. Zira, ülkeniz bölgede önemli bir model geliştiriyor’’ diye başlıyor.
Ardından Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerine değiniyor.
AB'nin Türkiye'ye siyasi ve ekonomik destek sağlaması gerektiğini söylüyor.
2002 yılından itibaren yürürlüğe giren AB'nin Meda-2 programının Türkiye'ye nasıl finansal destek sağlayabileceğini anlatıyor.
Fransızların yatırım için gelmeye can attıklarını ancak bölgede istikrarın gerekli olduğunu da ilave ediyor.
Sıra soru-cevap bölümüne gelince, elbet ilk sorulan soru olası bir Irak savaşıyla ilgili.
Chevenement,
‘‘Bağdat'a girmek kolay ama çıkmak zor. Irak kırılgan bir ülke. Savaş sonrası bir daha asla toparlanamayabilir. Türkiye de savaştan büyük zarar görür’’ diyor.
Chevenement'a ikinci soru, bir Fransız işadamından geliyor.
‘‘AKP iktidara gelirse, AB-Türkiye ilişkileri nasıl etkilenir?’’
Cevap şöyle:
‘‘Avrupa Türkiye'de Kemalist bir çoğunluğa daima daha iyi gözle bakar. Ancak ılımlı İslamcı diye tanımlayabileceğimiz Erbakan sırasında da Avrupa hükümetleri Türkiye ile ilişkilerini sürdürdü. AKP iktidara gelirse bu ilişkilerin sekteye uğrayacağını sanmıyorum. Ancak Avrupa kamuoyunun gözünde Türkiye'nin imajı büyük darbe alır.’’ Sorunun muhatabı Beth Jones Ankara'da
GEÇEN hafta Washington'da,
‘‘Olası bir Irak Savaşı'nda Türkiye'nin zararı nasıl karşılanacak’’ sorusunu yönelttiğim ABD Dışişleri Bakanı'nın Avrupa işlerinden sorumlu yardımcısı
Beth Jones Ankara'da.
Jones, hatırlarsanız Türkiye'nin ekonomik zararının karşılanması konusunda henüz somut birşey olmadığını, buna kongrenin karar vereceğini söylemişti.
Jones, dün başkentte, Dışişleri Bakanı
Şükrü Sina Gürel ve diğer yetkililerle görüşmelerinde sıkça aynı soruya muhatap kalmıştır herhalde.
Irak zararımız 150 milyar dolar olabilir
TÜRK-Irak İş Konseyi, olası bir Irak Savaşı'nın Türkiye'ye neye mal olacağını hesaplatmış. Alternatif maliyetlerle birlikte (beklentiler de dikkate alınmış) Türkiye'nin kaybı 150 milyar dolara ulaşabilecek.
Türk-Irak İş Konseyi'nin, A ve A Araştırma ve Danışmanlık Şirketine hazırlattığı
‘‘Yaklaşan Savaş Tehlikesi: Türkiye'nin kayıpları ve olası riskler’’ raporunun ortaya koyduğu bir gerçek daha var: Körfez krizinin zararı şimdiye kadar telaffuz edilen 40 milyar dolar değil. 12 yılda 100 milyar dolar zarara uğramışız.
Türkiye yollarında bir virtüöz
ÖNCEKİ gün elime ulaşan davetiyenin üzerinde yukarıdaki cümle yazıyor.
Türkiye'nin yollarına düşecek olan virtüöz
Fazıl Say.
Bu gece
Fazıl Say'ın evinde yapılacak basın toplantısında, Doğuş Otomotiv'in sponsorluğunu yapacağı proje anlatılacak.
Say'ın evindeki toplantıya,
Mersin 1.Uluslararası Müzik Festivali'nin açılışı nedeniyle katılamayacağım. Bu yüzden küçük bir mızıkçılık yaparak, projeyle ilgili önceden aldığım bilgileri sizinle paylaşıyorum.
Fazıl Say, 10 Ekim'den itibaren Türkiye'nin 12 şehrinde müzikseverlerle buluşacak.
Buluşmanın hoş bir tarafı da, konser öncesi, dinleyicilerle müzik sohbetleri yapılacak olması.
Bilet satışından elde edilen gelir ise
Ayhan Şahenk Vakfı'na bağışlanacak ve okullarda sağlık taraması için kullanılacak.
‘‘Türkiye yollarında bir virtüöz’’ projesi sürekliliği olan bir proje olarak planlanıyor.
Bu yıl
Fazıl Say, önümüzdeki yıl başka bir sanatçı Türkiye yollarına düşecek.