Paylaş
SUÇ ŞAHSİDİR AMA PAYLAŞIMLAR AHLAKİ DEĞİL
KARABULUT ailesinin Avukatı Dr. Rezan Epözdemir, “Hayatının baharında ailesinden, sevdiklerinden koparıldı Münevver Karabulut. İnsanın insan olma vasfına aykırı, vahşi bir cinayete kurban gitti” hatırlatması ile giriyor söze.
KAFASI HAYATTA İKEN KESİLDİ
Cinayete dair pek çok şeyin yanlış bilindiği ya da hatırlanmadığını belirterek şöyle devam ediyor: “Münevver’in bedeninde 29 bıçak kesiği vardı. Testere, Münevver ölmeden önce kullanılmıştı. Yani kafası ölü bedeni küçültmek niyeti ile değil o hayatta iken kesilmişti. Sırtında V şeklinde bir kesik vardı. Sadistçe bir ayine kurban edildiği, baba Nida ile Cem Garipoğlu’nun bu cinayeti ortak işlediği, kızın ailenin bir sırrını öğrendiği için öldürüldüğü gibi yorumlar yapıldı.”
Münevver Karabulut
DELİLLER KARARTILDI
“Bu arada Münevver’in iç çamaşırından alınan örneklerin adli tıpta “dikkatsizlik” sonucu başka vakadan bulaştığı ortaya çıktı. Ayrıca olay yerinde bulunan yüklü miktarda paranın kaybolması, güvenlik kameralarının incelenmemesi, delillerinin karartılması sebebi ile polislere de ayrı dava açıldı. 1 dava oldu 11 dava. Bugün pek çok açıdan hâlâ gizemini koruyan bir cinayet bu. Ki sanıklar o dönem “haksız tahrik” indiriminden faydalanmak için çok ciddi mücadeleler verdiler.”
TEHDİT EDİLDİK
“Şahsıma, aileye yönelik ciddi tehditler aldık. Kurşun gönderdiler. Para ile manipülasyon yapmaya çalıştılar. Ama omurgalı yaklaşımımız sayesinde fail (18’den küçük olmasına rağmen) ceza hukuku anlamında alınabilecek en ağır cezayı (24 yıl) aldı. Bu dava emniyette ve yargıda yaşanan skandallar sebebi ile Türkiye’de kurumların iflas ettiğinin görüldüğü-sistemin sorgulandığı da bir dava oldu.”
Melis Çatak - Sakine Garipoğlu - Nilperi Şahinkaya
MAKAS FOTOĞRAFI
“Tüm bu yaşananlara rağmen Garipoğlu ailesinin sanki hiçbir şey olmamışçasına yaptığı paylaşımlar kamuoyu vicdanını haklı olarak rahatsız etmekte. Müvekkil aile aynı acıyı her defasında yeniden yaşamakta. Ki cinayetin işlendiği evdeki “kanlı kanepe” üzerinde poz verdiler. Maktülün bedeninde V kesikleri varken Sakine Garipoğlu V şeklinde bir makas fotoğrafı paylaştı. Yani bu paylaşımlar kabul edilebilir olmadığı gibi vicdani de değil.”
Rezan Epözdemir
GAYRİ AHLAKİ
“Şüphesiz suç ve cezada ‘şahsilik’ ceza yargılamasının temel-evrensel prensibidir ancak ortada vahşi bir cinayet ile ailesinden koparılan bir kız ve o enkazın altında kalan bir aile var. Dolayısı ile failin ailesi paylaşımlar konusunda hassas olmalı. Tüm usulsüzlükler bir yana, aile Karabulut ailesinden af bile dilememiştir. Yıllar sonra bile insanın kanına dokunacak paylaşımlar yapmaya devam etmeleri ise gayri ahlaki ve gayri insanidir.”
Cem Garipoğlu
AYNI SOYADINI TAŞIYORLAR DİYE KİMSE BEDEL ÖDEMEMELİ
HUKUKÇU-yazar Cengiz Hortoğlu da olayları tek tek ele almak yerine genel bir pencereden bakmak gerektiğini belirterek, “Elbette suç bireyseldir, aile bireylerini etkilememelidir” diyenlerden. Şöyle devam ediyor: “Annen, baban ya da kardeşin suç işledi diye cezasını niye sen çekesin? Bu ahlaki de değil etik de. Arada sadece kan bağı var ya da aynı soyadını taşıyor diye kimse başkasının suçunun bedelini ödememeli. Kişilere ve durumlara empati ile yaklaşmak gerekir. Yargı kesin hüküm verdiyse buna saygılı olunması gerektiğine inanıyorum bir hukukçu olarak. Söylentilere kulak asılmamalı. Aksi hem mağdura hem de diğer tarafa zarar verir. Ama bugün kimin kimle arkadaşlık edeceğine, kimle görüşüp görüşmeyeceğine hatta ne giyeceğine bile sosyal medya karar veriyor. Sosyal medya “yargı dağıtıyor”. Bu çok tehlikeli. Bu olay özelinde değil ama bugüne kadar mahkemece aklanmış olmasına rağmen birçok insan sosyal medya linçi sebebi ile işlerini, sosyal hayatlarını kaybetti. Bu mu doğru olan? Dolayısıyla daha adil daha objektif bir pencereden bakmalı olaylara.”
Cengiz Hortoğlu
CEZAYI TOPLUM DEĞİL MAHKEMELER KESER
AVUKAT Süreyya Kardelen Yarlı, Garipoğlu davasında mahkemenin gerekli cezaları verdiği hatırlatması yaparak, “Elbette düzgün bir yargılama yapılıp yapılmadığı, kamu vicdanının tatmin olup olmadığı, cezaların yeterliliği tartışılabilir ancak TCK Madde 20 der ki: “Ceza sorumluluğu şahsidir.” Yani kan bağınız da olsa kişi eylemlerinden ancak kendi sorumludur. Dolayısıyla cinayet işlendiğinde henüz 10 yaşında olan Sakine Garipoğlu’nu abisinin eylemlerinden sorumlu tutamayacağımız gibi ailesinden vazgeçmesini -o aileye doğmak onun suçu değil- ya da hayatını yaşamamasını da bekleyemeyiz. Bu kadının hiç mi arkadaşı olmayacak? Hiç mi çalışamayacak? Hiç mi eğlenmeyecek? Bu, sosyal ölüm demek” diyor ve şöyle bir dip not düşüyor: “Modern hukuk suç işleyene ceza verir. Amaç kişiyi ıslah etmek ve topluma kazandırmaktır. Yani hukuk suç işleyenden bile “umudu kesmez” iken suçlunun ailesine bizler sosyolojik anlamda bir ceza kesebilir miyiz? Hayır, kesemeyiz ve kesmemeliyiz de.”
Süreyya Kardelen Yarlı
Paylaş