Paylaş
Ben de başka inançlara saygı meselesini ilahiyatçılara, böyle bir saygısızlık karşısında ne hissettikleri ve ne yapılması gerektiğini de Rum ve Ermeni cemaatlerinden tanıdığım isimlere sordum. İşte yanıtlar...
TEPKİ KOYMAK ÇOK ÖNEMLİ
Gazeteci-yazar Sevan Değirmenciyan hükümet yetkililerinin yaşanan vahim olay karşısında en üst perdeden açıklama yapmasının olumlu olduğunu belirterek, “Ak Parti cephesinden Ömer Çelik, Fahrettin Altun açıklama yaptı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Kilise Vakfı Yönetim Kurulu ile görüşmüş, üzüntülerini iletmiş. Olumlu değerlendirmek gerekir tabii ki. Daha önce yine aynı kilisenin duvarına yazılar yazılmış, önüne çöpler bırakılmıştı hatırlarsanız. Benzer olayların failleri ‘Akli dengesi bozuk’, olaylar da ‘Münferit’ olarak değerlendirilir genelde. Bu durumda da belki ortada bir suç yok, ama bu tarz saygısızlıkların, aşağılamaların göz ardı edilmesi, yapılanın ‘cezasız’ kalması benzer olayların tekrarına neden oluyor. Camilere böyle bir saygısızlık düşünülemezken bile, kiliseler kolayca hedef haline gelebiliyor. O nedenle verilen tepkiler ve hukukun işletilmesi önemli” diyor.
BURASI BİR İBADETHANE
Toplumda Hıristiyanlara ait ibadethanelerin terk edildiği, kullanılmadığı ya da buralarla kimsenin ilgilenmediği gibi bir algı olduğunu söyleyen Değirmenciyan, yaşanan olayların günlük siyasal çekişmelere alet edilmesinin de “hedef şaşırtmak” anlamına geleceğini söylüyor: “Müzik yasaklarını protesto eden bir grup yaptı’ deniyor. Karşı mahalle başka bir şey söylüyor... Ama işte ortada bir gerçek var ki burası bir kilise, ibadethane, tarihi bir mekân. Bu göz ardı edilmemeli. Nasıl biri çıkıp tarihi bir çeşme ya da türbenin üzerinde dans etmiyorsa, gayrimüslim toplumların kutsal mekânlarına da asgari saygının gösterilmesi gerekir. Bir de kilisenin bulunduğu meydanda hep polis bulunur. Maalesef, kilisenin tepesine çıkılmış, ama herhangi bir görevli müdahale etmemiş. Bu, düşündürücü.”
KUTSAL DEĞERLERE YAPILAN BİR KÜSTAHLIK
TÜRK Hadis Kürsüsü profesörü, ilahiyatçı yazar Mustafa Karataş Kadıköy’de alkol alıp caddeleri trafiğe kapatan ve bir kilisenin üzerine çıkarak dans eden gençlerin görüntülerini üzülerek izlediğini belirterek, şunları söylüyor: “Elbette bu şahıslar gençliğimizin tamamını temsil etmiyorlar. Ancak, inancımıza göre; hiç kimsenin, başkasının özeline ve ibadethanesine girmeye ve onu üzecek bir davranışta bulunmaya hakkı yoktur. Bırakın barış halinde, savaş halinde olduğunuz bir ülkenin dahi sivillerine, yaşlılarına, kadınlarına, ağaçlarına ve mabetlerine dokunamazsınız. Bu olay bir ibadethanenin dokunulmazlığına saygısızlık yanında tüm kutsal değerlere karşı yapılmış bir küstahlıktır. Alkolün de sebep olduğu bu durum, “Kalabalıkların aklı yoktur” sözünün de bir yansımasıdır. Gençlerimizin kendilerini kışkırtılabilecek kalabalıklardan da uzak durmaları gerekiyor.”
BİLİNÇ ANCAK EĞİTİMLE MÜMKÜN
Kültürel Mirası Koruma Derneği YK üyesi, Cemaat Vakıfları eski temsilcisi Laki Vingas her ibadete her kültüre saygının ön koşul olması gerektiğini belirterek, “Kilisenin üzerinde dans eden arkadaşların hatalı oldukları kesin ancak hangi anlayışla bunu yaptılar? Eğlence içinde kendilerini kaybederek mi yoksa kasıtlı mı? Cevap ne olursa olsun ortada gerçekten çok büyük bir bilinç sorunu var” diyor ve şöyle devam ediyor: “Eskiden azınlıklar ötekileştirilen, ‘şüphe’ ile yaklaşılan toplumlardı. Şimdi yeni bir süreç başladı. Özellikle genç nüfus temas etmek, dinlemek ya da dinlenmek istiyor. Bunun için de birbirimizi anlamak lazım. Bu olaya dahil olan arkadaşların yaptıkları elbette bir hatadır. Ancak önemli olan kadim bir kültüre mensup insanları rencide ettiklerini de anlamaları.”
“Karşılıklı anlayış, kanunların sıkıştırması ile değil bilinçli bir saygı ile mümkün. Bunun da yolu ceza vermekten değil eğitimden geçer. Bu kültürlerin bu topraklara ait olduğu, bu inanç gruplarının dışarıdan gelmediği, yüzyıllardır zaten bu topraklarda yaşadığını öğretmek lazım. Bundan korkmamalı, rencide olunmamalı.”
Paylaş