Paylaş
Bu seçime- parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum- kadınlar damga vurdu. 2019 yerel seçimlerinde il ve ilçe belediyeleri yöneten kadın sayısı 37 iken, bu sayı- resmi olmayan sonuçlara göre- yüzde 108 arttı, 77’ye yükseldi. O kadınlardan biri de Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş.
Seçimlerin ardından en çok konuşulan, hikâyesi en merak edilenlerden oldu. İstanbul’un tarihi anlamda en önemli yerleşimlerinden olan Üsküdar’a 35 yıl sonra başkan olan bir sosyal demokrat ve erkek egemen olduğu kabul edilen bir mesleği olması dolayısıyla sosyal medyada hakkında binlerce yorum yapıldı. Dedetaş ile kadın bakış açısı ile özel bir röportaj yaptım. İşte hakkında tüm merak ettikleriniz.
ÇOK BAHSEDİLEN O CAM TAVANI ASIL KADINLAR YIKTI
-Öncelikle çok tebrik ederim. Yerel yönetimlerde kadının sesi artık daha gür çıkacak. Pozitif ayrımcılığa inanır mısınız? Kadınların bu başarısı ilerisi için umut verdi mi?
Gençlik ve üniversite yıllarımda ‘pozitif ayrımcılık’ lafına hep mesafeliydim. Çünkü ailemde ‘Bu kadın işi, bu erkek işi’ gibi bir ayrım görmedim. Dolayısıyla üniversitedeki Sinem, ‘rol model olmak’, ‘pozitif ayrımcılık’ gibi klişelere inanmıyordu. Ama gerçeklerle temas ettikçe, her kesimden kadının kamu, özel sektör ve sosyal hayatta yaşadığı baskıları görünce, hele de iş hayatına girdikten sonra, gemi mühendisi de olduğum için sürekli erkek egemen ortamlarda bulununca fark ettim ki kadınların gerçekten de ‘erkek- kadın dengesi’ sağlanana kadar pozitif ayrımcılığa ihtiyaçları var. Ben, ailemde eşitsizlik görseydim ya da kırılgan zihinsel bir yapıya sahip olsaydım belki bugünlere gelemezdim. Ama sırf bu sebeple birçok kadının bu yolda elendiğine şahit oldum. Dolayısıyla pozitif ayrımcılık ve iyi bir rol model olmaya uzun süredir çok inanıyorum.
-O zaman hem Üsküdar Belediyesi hem de ilçede kadın istihdamında fırsat eşitliği olacak...
Mazbatamızı alır almaz kadın çalışan sayımıza bakacağız, varsa zafiyet muhakkak gidereceğiz. Zaten Şehir Hatları’nda pozitif ayrımcılığı gözetmiş, fırsat eşitliği yaratarak cinsiyeti ortadan kaldırmıştık. Kadınların iş başvurusunun önünü açtık, liyakat doğrultusunda işe alımlar yaptık. Bu sayede kadın istihdamını yüzde 290 arttırdık. İlk kadın genel müdür bendim. Sonra 2 kadın müdürümüz daha oldu. İskelede vardı ama gemide ve deniz takside kadın kaptanlarımız oldu. Şimdi de siyasette kadınların seçimden güçlenerek çıkması gurur verici. ‘Cam tavan’ yorumları var ya... O cam tavanı aslında biz kadınlar kırdı. ‘Yapamaz’, ‘yapılamaz’ denilen noktada, sadece ben değil diğer tüm kadın adaylarla, toplumsal önyargıları kırdığımızı düşünüyorum. Tabii bu noktada partim CHP’ye de teşekkür etmeliyim çünkü onların da kadın aday konusunda ciddi gayretleri oldu.
SİYASETTE ZARAFET DE NEZAKETTE MÜMKÜN
-Üsküdarlı mısınız?
Eskişehir doğumluyum. İstanbul’a İTÜ’yü kazandığımda, 1999 yılında geldim. 5 yıl yurtta yaşadım. İlk evim ve ilk işim ise Üsküdar’daydı. 2004’ten beri de Üsküdar’la bağım var. Eşim de Üsküdarlı.
-Peki Sinem Dedetaş kimdir? Arama motoruna adınızı yazınca binlerce yorum çıkıyor, ki şu yorum çok dikkatimi çekti: “Çelik gibi iradesi ipek gibi zarafeti var.”
Aslında kendimi anlatmayı pek sevmiyorum ama iş odaklı ve disiplinli biriyim. Kolay vazgeçmem, sonuç odaklıyım. Bu anlamda da irademe güvenirim. Zarafet ise benim için bir yaşam tarzı. Bunun yansımış olmasından da mutluluk duydum. Çünkü zarafeti hep Atatürk ile bağdaştırırım. Nezaketsiz, çatık kaşlı halini görmedik hiç. Bir yandan da nice savaşlar verdiğini biliyoruz. Bu ikisi pekâlâ bir arada olabilir. Siyasette nezaket mümkün. Öte yandan siyasette kişinin dili ve hareketlerini değiştirebiliyor. Bunun farkındalığını kendimde yüksek tutmaya çalışıyorum, ki bu iş beni değiştirmesin.
SEÇMENİ AYIRAN DİLDEN HOŞNUT DEĞİLİM
-Üsküdar’ın sosyal demokrat son başkanı SHP’den Niyazi Yurtseven idi. 1989’da yüzde 39.22 oyla seçilmiş. Sonrasında 35 yıl boyunca ise Refah, Fazilet ve AK Partili başkanlar yönetmiş Üsküdar’ı. Bu sebeple de Üsküdar için “muhafazakârların kalesi” gibi yorumlar vardı. Dolayısıyla çok konuşuluyor zaferiniz. Yorumunuzu merak ediyorum.
Açık söyleyeyim seçmeni “muhafazakâr” ya da “mütedeyyin” olarak ayıran dilden hoşnut değilim. Ben bu dili kullanmıyorum, yaşam tarzına göre insan sınıflandırmak benim zihniyetimde yok. Hangi yaşam tarzına inanırsak inanalım hepimizin belediyelerden hizmet alma hakkı var. Dolayısıyla hizmet odaklıyım. Ve inanıyorum ki seçmenin de kafasında aslında öyle sanıldığı gibi bariyerler, sınıflar yok. ‘Muhafazakârlar bir sosyal demokrata oy vermez’ söylemi büyük bir yanılgı. Sinem Dedetaş olarak kendi kimliğimle tüm yaşam tarzlarına saygım var. Sanırım bu samimiyetim Üsküdarlılara da geçti.
SİYASETTE KADIN SAYISININ ARTMASINI KADINLAR DA İSTEMELİ
-Kadın başkan sayısı geçen seçimlere göre yüksek ama istenilen noktada mıyız?
Evet, daha yüksek olabilirdi ama diğer taraftan da bunu isteyen kadın sayısı kaçtı buna da bakmak gerek. Çünkü ‘yapamaz’ ya da ‘yapılamaz’ söylemi ister istemez kadınlarda bir refleks oluşturuyor. Haliyle bazen kadınlar bazı işlere hiç heveslenmiyor. Aklına dahi gelmiyor ‘yapabilirim’ diye... Dolayısıyla kadın sayısının artmasını kadınlar da istemeli, talebin yüksek olması lazım. Bu noktada iyi birer rol model olacağımızı umut ediyorum.
-Üsküdarlının Üsküdar’da istihdamı meselesini de ayrı bir yerde tutuyorsunuz...
Kesinlikle. Oturduğun yer/ bölgede çalışmak şüphesiz kişinin yaşam kalitesini arttırır. Yaşam kalitesi artınca işin de kalitesi artar. Ayrıca mobilizasyon düşer, hava kirliliği azalır. Düşünsenize eve servis değil de yürüyerek/ bisikletle döndüğünüzü. Hem ekonomik anlamda hem de çevresel anlamda sırtımızdan yük kalkar. Bu sebeple Üsküdarlılık meselesine önem veriyorum ancak şuna da parantez açayım. ‘Cinsiyet’ ya da ‘komşuluk’ tek başına da bir anlam ifade etmiyor. Sadece kadın olduğum için burada değilim. Liyakatlı, hevesli ve başaracağıma olan inancımdan kaynaklı bu ve bundan önceki görevlere talip oldum. Dolayısıyla aynı bakış açısıyla devam edeceğim.
Paylaş