Paylaş
Başta ABD olmak üzere, dışarısının ve onlarla el ele veren içerideki muhalefetin tek hedefi vardı o da Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Neden Erdoğan’dı diye sormanıza gerek yok, zira Sayın Erdoğan, icraatlarıyla ve yürüttüğü politikalarla ‘çok oluyor’ bu çok oluşla herkesin gözüne batıyordu.
Bu durumu en iyi anlayan ve özetleyen ABD’nin mevcut Başkanı Biden’dır. Biden, Erdoğan’ı alaşağı etmek gerektiğini bunun için de darbeden başka yollara yönelinmesini ve bu cümleden olarak da muhalefetin desteklenmesini istiyordu.
ABD Başkanı’nın planı; konunun en ince ayrıntılarına kadar her şey ince eleyip sık dokunarak yürürlüğe sokuldu. Mesele, Erdoğan’ın karşısındaki muhalefeti dizayn etmekti.
Türkiye’deki muhalefetin (CHP ve HDP) toplamı taş çatlasa yüzde 38-40 bandına ancak gelebiliyordu. Bunun için de sağ blokun parçalanması gerekiyordu. AK Parti’den koparttıklarıyla bu durumu elde edemediler, lakin MHP’den koparılan İYİ Parti, bu iş için biçilmiş kaftandı.
‘Başbakan olacağım!’ diye yola çıkan Meral Akşener, MHP’yi ortadan ikiye bölmeyi başardı.
Kırk yamalı muhalefetin bitli yorganı dikiş tutmuştu, lakin turpun büyüğü heybede kalmıştı ve asıl zorluk da buradaydı.
Bölücülüğe hizmet eden bir partiyle milliyetçi çizgideki bir partiyi aynı çuvala koymak, öyle sanıldığı kadar kolay değildi. Emir yüksek yerden gelmiş olsa da bu durumun intihar olacağını bilen Meral Hanım, bu yüzden çok git-geller yaşadı.
Oturtulduğu masada, kandırılmış olduğunu gördü ve kendisini kandıranlara ağzına geleni söyleyerek masayı terk etti. O arada ne olduysa; tavadaki yağın kızgınlığı geçmeden, Akşener, ‘tu-kaka’ ettiği masaya geri döndü veya döndürüldü!
Meral Akşener tüm bunları, seçimi kazanacaklarına inandığı İmamoğlu ya da Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı için yapmıştı ama olmadı. Sonuçta seçim kaybedildi; Akşener haklı çıktı ama haklı çıkması bir işe yaramadığı gibi, CHP’ye payanda yapılan partisi çok oy kaybetti.
Uğurlarına mücadelede ettiği İmamoğlu ve Yavaş, Meral ablalarına dirsek çevirince, yanlış sularda avlandığını fark eden Akşener, ittifaktan büsbütün koptu ve ‘müstakil’ hareket etmeye karar verdi.
En başta yapılması gereken şeyi en sonra yapınca ve bu arada yaşanan yalpalama dönemlerinde, sürülen İYİ Parti tarlalarında yaprak dökümü sökün etti. Partideki her kademedeki insanlar istifa yarışına girdi.
Tüm bu olumsuzluklara, ‘müstakil’ girilen 31 Mart seçimleri yenilgisi tüy dikti. Akşener, genel başkanlığa aday olmayacağını açıklayarak seçimli olağanüstü kurultay kararı aldı.
Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin 2. Genel Başkanı seçildi.
Belli ki Kılıçdaroğlu ile Akşener’e verilen roller sona ermişti. Şimdi sahnede Özel ve Dervişoğlu var.
Özgür Özel rolünü çok iyi oynuyor, bakalım Dervişoğlu ne yapacak?
Paylaş