Olağanüstü kongre, alınan kararlar, maç günü açıklanan cezalar ve bunların durdurulması derken Fenerbahçe’nin Adana Demirspor karşısında nasıl bir oyun sergileyeceği hepimiz için merak konusuydu. Lige devam etme ve Süper Kupa’ya U19 takımıyla çıkma kararı sahadaki futbolculara ve taraftarlara da yansımış. Maçta her an gerilim tavan yapacak ve parlama yaşanacak hissiyatı yaşandı.
iLK YARININ EN iYiSi SZYMANSKi iDi
Fenerbahçe kurduğu baskı sonucunda Djiku ile golü bulurken, kaleci İrfan Can Eğribayat’ın hatası ile beraberliği yakaladı Adana Demirspor. İlk yarıda; attığı gole kadar baskılı oynayan, yediği golden sonra konsantrasyonu düşüp Demirspor’un üstüne gelmesine imkan veren ve son 10 dakikada baskıyı tekrar artıran parçalı bulutlu bir Fenerbahçe izledik. Bu bölüm itibariyle sarı lacivertlilerin en iyisi Szymanski idi. Dzeko kanatlara geldiğinde onun boşalttığı alanlara deplase olarak pozisyonlara girdi.
İlk 45 dakikada 29 kez rakip ceza alanında topla buluşan Fenerbahçe’nin attığı 14 şutun sadece 1’i isabetliydi.
iKiNCi GOLDE TOP TOPLAYICI FAKTÖRÜ
İkinci yarıya Fenerbahçe adeta 2-1 önde başladı. Dzeko’nun attığı bu golde, asisti yapan İrfan Can Kahveci kadar taca çıkan topun bir an önce oyuna girmesini sağlayan top toplayıcı çocuğu da hesaba katmak gerekir. Bu golden sonra Hikmet Karaman, Yusuf Barasi ve Nani’yi oyuna alınca Demirspor iyice hücum oynamaya başladı.
İkinci yarıda daha hareketli, tempolu ve pozisyonlu bir maç izledik. Atılan 6 gol arasında Tadic’inki bir nevi maçın imzasıydı. Adana Demirspor’un 3-2’yi yakalamasıyla son dakikalar sıkıntılı geçmeye aday iken sahneye Serdar Dursun çıktı. Hem faulü aldı hem de devamında duran toptan kafayla golü atarak takımını rahatlattı.
HAKEM ARDA KARDEŞLER BAŞARILI BiR MAÇ YÖNETTi
Sahaya atılan yabancı maddeler nedeniyle dura dura oynanan bir ilk yarı vardı. Ancak Halil Umut Meler tarafından hiçbir yaptırım uygulanmadı. Ne takım kaptanlarını ne de temsilcileri devreye soktu. İlk yarı itibari ile zaten kendini belli eden ve sanki maça nokta koymak isteyen bir taraftar bölümü vardı ki, 55. dakikadan sonra da maç adeta maçlıktan çıktı. Rakip ya da kendi futbolcusu fark etmeksizin yabancı madde attılar. Bu süreçte Meler’in yaptırımları, daha doğrusu hiçbir yaptırım uygulayamaması hem oyunun hem de oyuncuların ahengini bozdu.
TÜM FUTBOLCULAR TEDiRGiNDi
Bütün futbolcular her an kafalarına bir şey gelecek tedirginliği ile oynadılar. Trabzonspor’un ilk golünden sonra sahaya atılan yabancı maddelerin ardından Meler, kenara gelip nihayet temsilcilerle bir şeyler konuştu. Gerçekten yazık. Allah’tan, özellikle Trabzonsporlular olmak üzere her iki takımdan çoğu futbolcu itidalli davrandı. Aslında izahı olmayan yaşananlar, futbolu anlamsız bıraktı.
HAKEM ANALiZiNE GEREK YOK
Sahaya atılan maddeler, futbolun oynanmasının engellenmesi, bunların karşısına hakemin uyguladığı veya uygulamadığı yaptırımlar... Yok golden önce faul olup-olmaması, penaltıdan önce faul olup-olmaması, penaltıda kartın rengi kırmızı mı olmalıydı olmamalıydı, verilen-verilmeyen fauller ya da kartlar... Meşale sahadayken görüp oynatması-oynatmaması ve akabinde gol gelmesi, son dakikalarda köşe bayrağının orada bütün takımın birbirine girip boğazlar sıkılıp sadece 2 sarı kartla geçiştirilmesi vesaire, vesaire. Bu maçın yorumunu ve hakemin kararlarının analizi yapmaya gerek yok aslında.
BU MAÇA ATAMAK iŞ BiLMEZLiK
Şu maçta Halil Umut Meler’i verdiği ve vermediği kararlarla eleştirmek, hakemin kararlarını analiz etmek bence en son yapılacak şey. Ancak bir hakemin geleceğini düşünmeden maçlara atayan yöneticiler sonunda Halil Umut Meler’i ne hale getirdiğini aynaya bakıp bir düşünsünler. Büyük bir travmadan çıkıp daha mental anlamda kendini toparlamadan derbiyi yönettirip akabinde belki de ligin en hararetli geçecek maça atanması tamamen işi bilmezlik ve acemi yöneticilikten başka bir şey değil.
MELER BiR SÜRE KULLANILAMAYACAK
Rizespor’un önde baskısı, defansı öne çıkarması ve açık oyunu, Galatasaray’ınsa ilk golden sonra istediği oyun anlayışını uygulaması maçın seyir zevkini doruğa çıkarırken, takımlar özellikle ilk yarıda birbirlerine nazire yaparcasına şahane goller attılar. Rizespor tehlikeli ve değişik bir takım. Mağlup duruma düşmüş olmasına rağmen fırsatlar yakaladı ve bunların ikisini gole çevirdi. 15. dakikadan sonra maç öyle bir yere evrildi ki, her iki takımın da boş bulduğu alanlar, karşılıklı pozisyonlara girilmesine yol açtı. Sanchez’in yokluğunda Berkan stoperde oynarken, Torreira ile Kerem Demirbay’ın defansa yardımı diğer maçlara oranla daha fazlaydı.
TUGAY VE ZiDANE GiBi
Kaan'ın sakatlanıp Zaha’nın oyuna girmesi ve Barış Alper’in defansa çekilmesiyle Galatasaray’ın ofansif oyunu daha da güçlendi. Rizespor gibi takımlar, böylesine kuvvetli hücum pres gücüne sahip Galatasaray karşısında oyunu geriden kurarsa büyük risk almış olur. Köhn’ün ilk golü, Tugay Kerimoğlu’nun Blackburn Rovers’ta oynarken attığı jeneriklere geçen golü andırıyordu. Kerem Demirbay’ın ilk golü öncesinde Zidanevari vücut dilini gördük.
SKOR YANILTMASIN
ilk yarı her ne kadar 4-1 Galatasaray’ın üstünlüğüyle kapanmış olsa da, skora bakıp aldanmamak gerekir. İki takımın rakip ceza alanında topla buluşma, atılan şut sayısı ve topla oynama oranları denkti. Ama Galatasaray’ın kaliteli ayakları skorun 4-1 olmasını sağladı. İkinci yarıda İlhan Palut’un yaptığı değişiklikler sonucu atılan golle skorun 4-2’ye gelmiş olması ‘Rize oyuna ortak olacak’ düşüncesine yol açtı ancak akabinde gelen penaltı konuk takımın gardını düşürdü.
GÜZEL VE KEYiFLiYDi
Bu bölümde seyir ve mücadele zevki anlamında ilk yarıdan bir tık aşağıda ama gollü bir oyun seyrettik. Gol perdesi, yeni saç rengiyle sahaya çıkan İcardi ile kapanırken, Arjantinli futbolcunun kazanılan penaltıyı, hat-trick yapması için Kerem Demirbay’a bırakması, Galatasaray adına gecenin en güzel görüntülerinden biri oldu. Sonuçta sezonun en güzel ve keyifli maçlarından birini izledik.
MAÇIN TARTIŞMALI POZiSYONLARI
Beşiktaş taraftarının görsel şöleni eşliğinde başlayan maçın henüz 2. dakikasında Al-Musrati’nin kendi kalesine attığı gol siyah beyazlılar için tam bir şok anıydı. İlk yarı Galatasaray adına Barış, Beşiktaş adına da Rashica sağ kanadı kullanarak etkili olmaya çalıştı. Erken gelen golün, oyunun heyecanını ve hızını kestiğini söylemek mümkün. Golden sonra takımların stratejileri değişti. Beşiktaş’ta Rashica, Muci ve dışında yaratıcı oyuncu hüviyetinde kimse yok. Amartey adeta el freni gibiydi ilk yarı. Galatasaray rahat bir 45 dakika çıkardı. Ne Nelsson, ne de Davinson Sanchez için tehlike oluşturabilecek bir Beşiktaş forveti yoktu. Nelsson-Sanchez ikilisi Beşiktaş’ı karşılayıp oyun kurarken belki de bu sezonun en rahat 45 dakikasını çıkardılar.
3. BÖLGEDE PRES YAPAMADI
1-0 geriye düştükten sonra Beşiktaş, beklentilerin tersine 3. bölgede pres yapamadı. Öyle anlar oldu ki, 20. dakikada taraftar isyan etti ve ileriye çıkmaları için futbolculara bağırmaya başladılar. Yetmedi, devre arasında takımlar soyunma odasına giderken futbolcuları tribüne çağırıp moral verdiler. Taraftarında var olan isyan ve inancın en ufak bir kırıntısı dahi yoktu siyah beyazlı futbolcularda ilk yarı. Pozisyon ve tempo olarak beklentilerin altında kalan ilk yarıda G.Sray kendini yormadan kontrollü bir oyun oynadı. Devreyi 8 şut ve 6 kornerle bitirmeleri, üstün oyunlarının kanıtıydı.
iKiNCi YARI DAHA HAREKETLiYDi
Beşiktaş orta sahasında Gedson çok arandı. 2. yarıda ilk devreye oranla seyir zevki ve pozisyon sayısı biraz daha yüksek bir mücadele izledik. Beraberlik golü için yüklenen Beşiktaş’ın ileriye çıktığı anlarda yakaladığı pozisyonları ve siyah beyazlıların arkada bıraktığı boş alanları değerlendiren bir Galatasaray izledik. İkinci yarı itibariyle hakem Halil Umut Meler de müsabakaya dahil oldu! Santos’un Ghezzal-Amartey değişikliği Beşiktaş’ı ofansif olarak daha da güçlendirdi. Ardından Santos hücuma yönelik iki hamle daha yapıp Muleka ile Aboubakar’ı sahaya aldı. Ancak tüm bu ofansif hamleler Beşiktaş’ın skor bulmasına yetmedi. Beşiktaş, beraberliği getirecek pozisyonlar bulsa da gole ulaşamadı.
PLANSIZ HÜCUM VE KALiTE
Sonuçta G.Saray bu kritik derbide rahat bir oyunla 3 puan çıkarmayı bildi. Beşiktaş’ın plansız hücumları ve kadro kalitesi farkı bu derbide göze çarpan unsurlardı. Taraftar, takımını ne kadar ileri itmek istese de o takım bunu yapamıyor. Hücum edemiyor, üstün oynayamıyor ve taraftarın çabalarının bir faydası olmuyor.
‘PENALTI POZiSYONUNDA OLDUĞU GiBi COLLEY’iN KIRMIZI KARTINDA DA VAR MÜDAHALE ETMEMELiYDi’
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun müsabakadan saatler önce verdiği ve Tahkim’in acilen onayladığı İcardi’nin cezasının yankıları ile başladı maç. Sparta Prag maçı sonrası Galatasaray adına elenmenin etkisi ne olacaktı? Belli ki bazı oyuncuların mental anlamda etkilendiği görüldü ilk 45 dakikada. Maç öncesi Sergen Yalçın, “Tipik Anadolu takımı mantığı ile oyunu tutup ani geçişlerle oynayacağız ve sonuca gideceğiz” dedi ama maçın başlamasıyla özellikle ilk 5 dakika gördük ki Sergen Hoca ters manyel yapmış. Antalyaspor baskı kuran ve Galatasaray’ın üzerine giden bir görüntü çizdi. Ev sahibi sarı kırmızılılar maçın başlarında dengeyi kurmaya çalışırken bir duran top sonrası kazanılan penaltı ile golü buldu. Bu gol den sonra herkes Galatasaray’ın daha baskılı oynayacağını düşünürken oyunu domine eden, ne oynadığını bilen, organize ataklarla net pozisyonlar yakalayan, topu direkten dönen ve beraberlik golü bulan bir Antalya izledik.
TETE VE ViNiCiUS iLK YARI ETKiSiZDi
İlk yarı itibariyle Galatasaray’da Tete ve Vinicus çok etkisizdi, orta sahanın da enerjisi düşüktü. Beraberlik golünü yedikten sonra silkelendi ve alışagelmiş gelmiş kendi evindeki baskılı oyununu son anlarda göstermeye başladı. Bunun sonucunda Kerem Aktürkoğlu ile ikinci golü bularak devreyi 2-1 önde kapadı..
GALATASARAY iCARDi’Yi ARADI
İkinci yarı Okan Buruk, Tete’nin bu performansını görmüş olacak ki, onun yerine Kaan’ı alıp Barış’ı öne çıkardı.
Bu devrede Antalyaspor’un oyun anlayışında bir değişme olmadı. İlk devredeki gibi oyunu önde karşılayan ve rakibi beklemeden baskı yaparak oynamaya çalışan düşünceyi devam ettirdi. İki takımın ofansif oyun anlayışı bizlere zevkli, mücadele dolu ve pozisyonu olan bir müsabaka seyrettirdi.
Bu maçta Vinicus özellikle ceza sahası içinde, İcardi’yi arattı. Bir parantez de Köhn’e açalım... İkinci yarı özellikle sol taraftan bindirmeleri çok etkiliydi.
Kendi sahasında ilk defa bu denli zorlanan Galatasaray çok değerli 3 puan aldı.
90+1’deki penaltıda topun bir kırılması mevcut. Bu kırılmanın nereden kaynaklandığı sadece kale arkası kamerasından görülüyor. Futbolcu topa kafayla temas etmek isterken edemeyince, açılan kola topun bir teması mevcut gibi. Ama bu görüntü yüzde 100 net kanıt olarak VAR’ın hakem Cihan Aydın’ı monitöre çağırması için yeterli değil.
DZEKO’NUN ATTIĞI GOLÜN iPTALi DOĞRU, OFSAYT
45. dakikada Fenerbahçe’nin sayılmayan golünde, Edin Dzeko’nun rakip ikinci oyuncudan kale çizgisine daha yakın olması söz konusu. Pozisyonda Kasımpaşa kalecisinin olmaması kafaları karıştırdı. Dzeko, rakip ikinci oyuncudan kale çizgisine daha yakın olduğu için pozisyon ofsayt. Golün geçerli sayılmaması doğru.
FERDi’YE YAPILAN HAREKET FAUL AMA PENALTI DEĞiL
72. dakikada Jackson Porozo’nun Kasımpaşa ceza alanı çizgisi civarında Ferdi Kadıoğlu’na yaptığı hareket faul ancak yapılan temasın izdüşümü ceza alanı dışında olduğu için penaltı değil.
OOSTERWOLDE’NiN POZiSYONU PENALTIYDI
82. dakikada Mamadou Fall’un Jayden Oosterwolde’ye yaptığı faulde ilk temasın izdüşümü ceza sahası içerisinde. Bu pozisyonda penaltı verilmeliydi.
KALE ARKASI GÖRÜNTÜSÜ KESiNLiKLE YETERLi DEĞiL
Bir hafta boyunca zemin polemiği yapılan Eryaman Stadı’nda Galatasaray’a ilk yarı yetmedi adeta. Gol attıkça saldırdı.
Yeni transfer Köhn tam G.Saray’ın tam aradığı kumaş. Okan Buruk’un sol bekte sezon başından beri yaşadığı sorunun çözümü. Hem ofansif hem defans anlamında çok kaliteli bir sol bek.
Orta sahada Berkan-Kerem Demirbay ikilisi Torreira’nın eksikliğini hissettirmedi. İlk yarı Demirbay sahada basmadık yer bırakmadı. Joker Barış bu kez sağ tarafta Tete’nin arkasındaydı.
İlk yarı 2 dakikada 2 gol buldu Galatasaray. Tıpkı Samsun maçındaki gibi. Samsun’da rölantiye almıştı maçın geri kalanını ama dün akşam ilk yarının her anında gol attıkça yetinmeyen bir takım havasındaydı. İlk 45 dakikada her anı domine eden bir G.Saray vardı sahada: 8’i isabetli 19 şut; 9 korner, 31 kez rakip ceza sahasında topla buluşma; 2.20 gol beklentisi.
Kaybedilen topu geri kazanma süresinin kısalığı ilk yarı itibariyle sarı kırmızılıların en önemli özelliğiydi. Çok arzulu ve coşkulu bir 45 dakika oynayan Galatasaray’ın baskılı futbolunda ve hücumdaki etkinliğinde stoperlerin takımı ileriye itmesi önemli rol oynadı.
2. YARIDA DA OYUNUN HAKiMiYDi
Skor 3-0 olunca doğal olarak Emre Belözoğlu gol bulma adına 3 değişiklik yaparak ikinci devreye başladı. Ankaragücü ilk yarıya oranla biraz daha fazla rakibinin üzerine gitmeye çalışsa da, Galatasaray vites küçültmesine rağmen oyunun mutlak hakimiydi. Hatta ikinci yarı bir ara sağ açığa atılan topa koşan Davinson 1 dakika sonra kendi ceza alanı içinden hava topunu kafası ile savuşturdu.
HiÇBiR ŞEY DURDURAMADI
Fenerbahçe her zaman olduğu gibi Alanya karşısında da maça ön alan baskısı ile başladı. Ancak rakip takım blokları çok iyi kapattı. Alanyaspor özellikle sağda Cengiz, solda Tadic’e atılacak toplarda pas yollarını kesti. Akdeniz ekibi uzun toplarla ve Siso-Agusto ile etkili olmala çalışırken şok bir golle öne geçmeyi başardı. Bu golde Ferdi ile Djiku’nun ortaklaşa hatası da etkendi.
ÇABUK DEĞİL PANiK OYUN
Yediği golün ardından sarı lacivertliler maçın bir bölümünde ceza sahası dışından şutlara yöneldi. Alanya’nın golüne hızlı yanıt vermeye çalışan Fenerbahçe bunda başarılı olamayınca anlamsız bir paniğe sürüklendi. Çabuk oynama ile panik oynamayı birbirine karıştırdı ev sahibi ekip. Bu bölümde Dzeko da istediklerini yapmakta zorlandı. Bosnalı oyuncu geliyor, alıyor, saklıyor, veriyor ama ceza sahası içi anlamında eski Dzeko değil. Ligin kısalan boyunda artık istatistiklerin sonuç verme anlamında pek bir kıymeti harbiyesi yok. İlk yarı itibariyle Fenerbahçe yüzde 70 topla oynamasına, 13 şut atmasına, rakip ceza sahasında 21 kez topla buluşmasına ve 16 orta yapmasına rağmen ilk yarıyı Alanya önde kapattı.
RUS RULETiNE DÖNDÜ
İkinci yarıda özellikle Cengiz-İrfan Can değişikliği; akabinde kazanılan penaltı ve Fenerbahçe’nin golden sonra baskısını artırıp Dzeko ile skoru 2-1 yapması sonrası ‘tam maçı koparacak’ derken ilk yarıdaki gibi Alanya’nın şok bir golüyle maç beraberliğe geldi. Bundan sonra Fenerbahçe tüm riskleri alıp 3. golü bulmaya çalıştı. Ama bu süreçte Alanya’nın da yakaladığı pozisyonlara tanık olundu. Hatta 2. yarını belirli bir bölümünde maç Rus ruletine döndü ve atanın galip geleceği bir havaya büründü. Uzatmalarda ise Fenerbahçe galip gelecek pozisyonları yakalarken bu süreçte rakibine mağlup olacak pozisyonlar da verdi. Sonuçta rakip ceza sahasında 54 kez buluşan Fenerbahçe 3. golü bulamayınca zirvedeki kayıp hazineye 2 puan ekledi.
MHK VESİLE OLDU ALTAY SINIFTA KALDI
Perşembe sosyal medyadan özellikle F.Bahçe ve G.Saray maçlarına atanacak hakemlerin çok dikkatli seçilmesi gerektiğini, yapay zekanın belirlediği 3 hakemden birini MHK’nın seçtiğine dikkat çekmiştim. Süper Lig’de 3. yılı olup 20. maçına çıkan Çağdaş Altay’ın bugüne kadar Süper Lig’de hiç 4 Büyük takım maçını yönetmeden F.Bahçe-Alanya gibi baskısı, stresi ve zorluk seviyesi yüksek maça atanmasını gerçekten öngörüsüzlük ve büyük bir riskti.
MAJÖR KARARLARI ÇOK TARTIŞILACAK