-Ben de vallahi... Tam üç gündür eve tıkıldık usta bekliyoruz. Sözde bu sabah tesisatçı gelecekti, namussuzu bekledik bekledik, gelmedi.
-Aman bana usta deme şu yarımadada sözünü tutan birini bulsam ön dişimi kıracağım inan.
-Eve girdik ki bir de ne görsek? Geçen yıl izolasyonunu yaptırttığımız dam akmış, bizim misafir odası bi karış su. Ne yatak kalmış ne örtü. Şifonyerdeki çarşaflar bile küf içinde.
-Ay deme.
-O da bi şey mi! Banyoya girmemle önümden fırtt diye bir fare geçmesin mi! Sözde ilaçlamıştık evi... Ölüyordum vallahi.
-Ay! Ay! Ay! Ay! Tahtalara tık tık bizde çıksa aklımı kaçırırım alimallah.
yemek-mutfak ağırlama-sofra * adres-mekan içki-sigar mey-meyhane lokanta-bar çay-kahve ev-dekorasyon tasarım düzenleme çiçek-bahçe televizyon haber-dizi tatil-gezi-şehir * otel-spa-sağlık yoga-reiki kişisel gelişim güzellik-makyaj moda-alışveriş sinema-tiyatro kitap * insan-portre |
-Geçen sene evi kapatırken yorgunluktan bitmiştim biliyorsun. Mum gibi bıraktım da ne işe yaradı allasen? Bundan sonra bizim Tijen gibi yapacağım, kapıyı çekip çıkacağım.
-Tijen’ler gelmişler mi?
-Bilmem aramaya fırsat mı oldu ki?
-Bu kış çok yağmur yağmış.
-Öyle. Dedim ya oda su içinde diye... Gülen’lerin hali bizden de betermiş. Onlarda mutfak da batmış. Ayol teflon küflenir mi, küflenmiş işte. Bütün tavaları attım diyor.
-Bizim sitede de bütün pergolalar uçmuş. Hadi uçtuğu neyse, gidip komşunun damına konmuş. Şimdi herkes birbiriyle küs.
-Ben bu pergola derdini bilirim. Aman ne iyi etmişim de geçen yıl hepsini söktürüp yerine tente yaptırmışım. Giderken çıkarttırıyorum gelince taktırıyorum, içim rahat.
-Sıcak olmuyor mu peki?
-Ehh biraz ama en azından koca yaz marangoz yolu gözlemekle geçmiyor.
GARDAŞIM İNGİLİZCESİ
-Ayy geçen yıl ektiğimiz çiçekler var ya... Bi hallerini görsen. Hepsi kurumuş. Komşu dediğin de komşu değil ki, bir ara havalar çok sıcak olmuş, insan bi zahmet sulamaz mı? Hortum da üstelik ortada.
-Yorgunluktan canım çıktı. Şu ellerime bak Allah aşkına. Şeytan diyor sat şu evi, gel iki hafta, kal bir otelde, yap tatilini...
-Doğru ya. Evin bütün cefası bize, sefası toruna tosuna, eşe dosta...
-Gene buna da razıyım diyeceğim ama sen bizim başımıza geleni bi bilsen. Üç gecedir gözümüze uyku girmedi.
-N’oldu ki?
-Hani bizim evin yanındaki otel satılmıştı ya... Yeni alanlar da tadilat filan yaptılar, aman ne iyi temiz pak oldu dediydik. Demez olsaymışız! Gelen gideni arattı. “Gardaşım İngilizcesi”yle konuşan bir hergelenin eline vermişler mikrofonu, akşam üstü başlıyor Happı Avırr diye bağırmaya sabah beşe kadar susturabilene aşk olsun! Ne uyku kaldı ne durak.
-Şikayet etmediniz mi?
-Etmesine ettik de zabıta filan vız gelir bu gardaşlara... Görmüşlerdir çoktan göreceklerini, kimse gıkını çıkarmaz. Çıkarsa da bir günlüğüne. Sonra eski tas eski hamam.
-Ay bak o zor iş. Gürültü fena şey.
-Fena ne kelime, insan çıldırıyor ayol.
-Tekneyi indirdiniz mi?
-Geçen sene suda bırakmıştık zaten. Aman canım sen sen ol bizim yaptığımız akılsızlığı yapıp tekne alma. Onun cefası mezara kadar...
-Aman Allah saklasın. Cumhur bir ara tutturmuştu ama neyse unuttu.
-Sana hâlâ Fatma mı geliyor?
-Hı hıı.
-Kaç lira veriyorsun?
-80.
-Yahu bunu da anlamıyorum, İstanbul fiyatları bunlar ama orada gündelikçi dediğin gelir bütün gün kalır. Süpürge misali çat burada çat orada olmaz. Buradaki işle oradaki bir mi? Zaten nohut oda bakla sofa evler için bu kadar para, cık cık cık...
-N’apacaksın, onlar da üç ay çalışıyor sonra yatıyorlar. Bi günde üç kapı yapacaklar ki biraz para kazansınlar.
-Öyle de, gene de 80 lira çok.
-Çok mok, Fatma da gelmezse aklımı kaçırırım vallahi. Şunun şurasında iki ay tatil yapacağım, başka yerden keser ona veririm.
-Doğru. Peki Fatma’nın tanıdığı bir kadın var mı? Ama ben 80 veremem, en çok 50.
-Bi sorayım ama sanmam, bunlar fiyatları aralarında kararlaştırıyorlar, ne bi aşağı ne bi yukarı, hepsi 80 diyor da başka şey demiyor ama gene de sorayım.
70 YAŞINDAKİ GENÇ-Müfit Bey’i duydun mu?
-Yoo...
-Sizlere ömür...
-Ayyy deme. Offf. Neden peki?
-Kalp dediler.
-Bu yaşlar tehlikeli tabii. Zavallı Necla’cık şimdi ne yapacak?
-Ne yapacak... Nefes alır biraz, az mı huysuzdu rahmetli?
-Zındığın önde gideniydi doğru da... Gene de üzüldüm, genç gitti.
-Genç dediğin 70 vardı herhalde.
-Yok canım, o kadar var mıydı sahi?
-Eh Necla’nın üniversiteden arkadaşıydı, Necla da bizden 5 yaş büyük olsa...
-Yok canım daha neler Necla bizden çok büyüktür, yani benden.
-????
-Şu turuncu şezlongun altında yatan kim?
-Bilmem, tanımıyorum.
-Mayosu çok güzel.
-Perla.
-Sahi mi? Bu yıl iş güç derken vakit bulup da gidemedim inanır mısın? İndirim var diye aradılar da üstelik.
-Ben iki tane aldım, pahalı mahalı ama ne yalan en iyisi Perla. 46 beden şıp diye üstüme oturuyor, karnı da korse gibi sarıyor.
-Güle güle giy hayatım. Kaç lira olmuşlar bu yıl?
-Hiç sorma...
-Yanında şöyle okuyacak bi şeyler var mı?
-Bunu okudun mu?
-Yok, okumadım.
-Al güzelim.
-Gözlüklerimi de uzatır mısın bi zahmet...
TÜRKBÜKÜ’NÜN İKONCANLARI
-İkoncanlar gene Türkbükü’ne doluşmuşlar anlaşılan.
-Ayol şunun haline bak, bu sıcakta boyunduruk gibi böyle kolye nasıl takılır?
-Moda şekerim moda.
-Ayol bunun nesi moda? Farklı olacağız derken rezil oluyorlar.
-Ben şunun kayınvalidesini tanırım, pek de hoş kadındır ne yalan söyleyeyim. İçi sızlıyordur bunu böyle görünce...
-Senin de böyle gelinin olsa için sızlamaz mı Allah aşkına?
-Yüreğime iner valla.
-Peki şu kıllı kılçıklı adamlara ne demeli? Yanlarında da gencecik kızlar.
-Onların kılına kılçığına bakan mı var, kızların gözü parada.
-Ha ha ha...
-Hadi biraz yüzelim mi?
-Hadi.
-Boneni takmıyor musun?
-Yok bugün saçımı ıslatacağım.
-Nasıl oldu da kafanı sokmaya karar verdin, bi rahmetli Zeki Müren bi sen...
-Ohh Allahım böyle bi su yeryüzünde yok.
-Ohh hakikaten kadife gibi.
-Ohhhhh!
-Ohhhhh!
-Limonata gibi limonata...
-Valla, her şey bi yana Bodrum bi yana.
-Haklısın, dünya bi yana, Bodrum bi yana.
1 Temmuz.
D Plajı.
Ak-Tur.
Yine, yeniden...
Bodrum.
BODRUM GUIDEBu konuşmaların akabindeki soru bu yıl gidilecek yeni bir yer var mı, olur genellikle.
Yazı çizi işiyle uğraştığımdan olsa gerek genellikle de bana sorulur.
Biri bir yeri söyler, diğeri burun kıvırır. Bir başkası bir lokantanın adını zikreder, diğeri “Aa orası bin yıllık yer” der ve bu konuşmalar böyle sürer gider.
Gerçekten de Bodrum’daki adres alışverişi bitmez.
Herkes hem hep gittği yerlere gitmek hem de yeni yerler keşfetmek ister.
İşte bu açığı kapatmanın yolu var artık.
Sevgili Lale Apa’nın Bodrum Rehberi hem Türkçe hem de İngilizce olarak yayınlandı.
Ne kadar ince eleyip sık dokuduklarını Vildan Yahni’den biliyorum.
Kış süresince Bodrum’u mesken tuttular ve bütün bilgileri güncellediler.
Elbette içinde yarımadadaki bütün adresler yok ama gerekli bütün adresler var.
Ve de en iyileri.