Merhaba. Adım A.K, 28 yaşındayım maliye bölümünü bitireli üç yıl oldu ve istediğim gibi bir işe giremedim henüz. Sınavlara girip çıkıyorum durmadan. Ya ben işimi bulamadım ya da iş beni bulmadı . Ne gariptir ki hayatımın ilişkisini de bu işsiz dönemlerimde yaşamaya başladım. İş kadar önemli olan bir konu var mı derseniz, insanın, aşık olacağı ve onun için her şeyi yapabileceği bir insanın olmasıdır derim. Ancak, işsizliğin ve belirsizliğin yarattığı durum kız arkadaşımla ilişkimizi de ister istemez etkiledi. Girdiğim her sınavda büyük bir gerilim yaşıyordum. Kazamadığım her sınav bizim hayatımızı da giderek çekilmez hale getirdi. O, şimdiye kadar birçok sıkıntıya göğüs gerdi, bana olan inancını hiç kaybetmedi. Geçen ay, yaşadığım şehirden bir kamu kurumu sınavına girmek için Ankara’ya gelmiştim. Kendiliğinden kornalı trafik ışıklarının olduğu , ve her yayanın demokratik bir şekilde eşit olarak bir araç tarafından ezilme ihtimaline sahip olduğu şehirde sınav öncesi zaman geçirmek için gittiğim kafede, masada duran gazetelere göz atmaya başlamıştım. Aklımda sadece sınav ve iş olduğundan olduğundan gazetelere öylesine göz atıyordum aslında. Ferzane hanım maskeniz dikkatimi çekti. “Niye böyle bir fotoğraf kullanmış ki” diye düşündüm yazınızı okumadan önce. Bir anınızdan ya da gözleminizden şaşırtıcı bir bağlantıyla son günlerde yaşanan ve her insanın kendisini ve vicdanını sorgulamasını gerektiren birtakım olaylara değiniyordunuz. Kendimi düşündüm, yine sınavı kazanamamıştım. Büyük bir boşluk içinde zaman öldürüyordum, arkadaşım da sürekli beni suçluyordu. Yeteri kadar çaba göstermediğimi, gerçek yüzümü yeni tanıdığını, kısacası göründüğüm gibi olmadığımı, yüzümde maskeyle dolaştığımı filan söylüyordu. Maske sözü birden sizin yazınızı çağrıştırdı ve şaşırtıcı bir biçimde hemen tüm kelimeler gözümün önünden geçti. Ben de bu konuda kendimi ifade etmek istesem, bu cümleleri haykırmak geçerdi içimden. Ama kurmuyordum, kuramıyordum o cümleleri. Düşündüm, maske gerçeği mi gizler, yoksa gerçeğe ulaşmayı kolaylaştırır diye. Önümde güzel günler var diyeceğime, elimdeki tek varlığı kaybetme ve işsizlik korkusuyla kafamdan olur olmaz kötü fikirler geçiyordu. Bir çıkış yolu bulmalıydım. Aklıma nedense sizin yazılarınızı arşivden okumak geldi. Ne zamandır yazdığınızı bilmediğimden sondan başlayarak okumaya başladım... Abarttığımı düşüneceksiniz eminim Ferzane Hanım, ama bazı yazılarınızı kahkaha atarak bazı yazılarınızı da gözyaşlarıyla okudum... özellikle kötülükle, hukuksuzlukla mücadele azminiz bana en umutsuz bir durumda bile mutlaka yapacağım bir şeylerin olduğunu hatırlattı. Yazılarınızın tümünü bir gecede okumak, bende doping etkisi yarattı. O gün yeni iş kuran ve benden yardım isteyen bir arkadaşıma sonucu ne olursa yardım teklif ettim, O bunu şaşırtıcı şekilde kabul etti ve biz büyük bir şirketin ilk harcını o gün o kahveyi içerken, o yazıyla attık. Yazılarınız bana sadece mücadele gücü vermedi, aynı zamanda aşkında ne olduğunu anlattı . Belki zaman bulursam tekrar yazmak isterim size. Umarım rahatsızlık vermemişimdir yazdıklarımla. Sadece bilmenizi istedim bir insanın hayatını nasıl değiştirdiğinizi...”