WikiLeaks belgelerinde Mısır

WİKİLEAKS ‘te 28 Ocak’ta yayınlanan belge, 4 Nisan 2007 tarihini taşıyor. Üzerinde “gizli” damgası var.

Ve şimdi Ankara’da göreve başlayan zamanın Kahire Büyükelçisi J. Ricciardone’nin onayını taşıyor. Belgede askeri darbe ihtimalinden söz ediliyor. Elçilik yetkilisiyle konuşan bir parlamenter, şimdi Mübarek’in başkan yardımcılığına getirdiği İstihbarat Örgütü Başkanı General Ömer Süleyman ile Savunma Bakanı Hüseyin Tantavi’nin, Mübarek’in oğlu Cemal’den çok rahatsız olduklarını söylüyor. Babasından sonra başkanlık koltuğuna rahatça oturabilmesi için yapılan Anayasa değişikliğinden sonra Cemal ve çevresinin devlet kademelerinde at oynatmak istediği anlaşılıyor.

Adı gizlenen bir yetkilinin, yine adı gizlenen söz konusu parlamentere, “Cemal ve çevresinin yolsuzlukları sabrımı taşırıyor artık” dediği, geceleri uyuyamadığını söylediği ve ülkenin başına neler gelebileceğini bilmediğini, Cemal ya da Mübarek’in siyasi reformları yapıp yapmayacakları konusunda şüphesi olduğunu anlattığı aktarılıyor.

Yolsuzluklardan yılan ve geceleri uykularının kaçtığını söyleyen bu kaynak, “Mısır için Mübarek sonrası en iyi çözüm askeri darbe olacaktır. Çok kötü bir noktadayız. Kötüler arasında en iyi çözüm bu olacaktır” diyor. Amerikalı diplomat bu duyumu aktardıktan sonra ilk kez ülkede askeri darbenin telaffuz edildiğini ekliyor notlarına.

BİR AY SONRA

Bir ay sonra kaleme alınan bir başka belgede Mübarek sonrası muhtemel adaylar üzerinde duruluyor. Ömer Süleyman en güçlü aday olarak değerlendiriliyor. Tantavi’nin adaylığına orduda karmaşaya ve 20’inci yüzyılda görüldüğü gibi bir albaylar darbesine yol açabileceği gerekçesiyle soğuk bakılıyor. Müslüman Kardeşler’in ise askeri gücü yetersiz olduğu için Mübarek sonrası başkanlık yarışına girmesi ihtimali pek ciddiye alınmıyor.

Mübarek sonrası siyasi ortama ilişkin tahlil de dikkat çekici. Yeni lider onun kadar güçlü olamaz. Bu sonuca varıldıktan sonra, kitlenin desteğini alabilmek için önceleri, halka yaptığı konuşmalarda Amerikan karşıtı bir ton görülebileceği söyleniyor. Cemal Abdül Nasır, Enver Sedat ve Mübarek’in ilk dönemlerinde yaptığı gibi. Müslüman Kardeşler’e zeytin dalı uzatabileceği tahminlerine de yer veriliyor merkeze giden mesajda.

BLOGCULAR İÇİN 2011 FIRSATI

Belgelerden biri de dijital medya ile ilgili. Ülkede blogların insan hakları ihlalleri, özellikle de kadın hakları ihlalleriyle ilgili geniş bir haberleşme ağı yarattıkları, bunun demokratik muhalefeti güçlendirebileceği belirtilirken, 2006’dan sonra bu hareketliliğin yavaşladığına dikkat çekiliyor. Ama bilgi veren bir kaynak, “Bloggerların anlamlı bir değişimi harekete geçirebilmeleri için siyasi açılım şimdilik yok. Ama 2011 başkanlık seçimleri bir fırsat olabilir” diyor. Bu bilgi de değerli görülüp not ediliyor.

HAZIRLIKSIZ YAKALANMADI

AMERİKALI diplomatların son dört yıldır topladıkları bilgilere (ulaşabildiklerimize tabii) şöyle bir göz gezdirildiğinde bile, Washington’un gelişmelere hiç de hazırlıksız yakalanmadığı anlaşılıyor. Mübarek sonrası yumuşak geçiş sürecinde askerin desteğinin alınabileceği bile hesaplanmış. Mübarek’in olaylar karşısındaki uzun suskunluğu, Amerika’nın en güçlü aday olarak gördüğü istihbarat başkanını yardımcılığa getirmesi, oğlunun ülkeyi terk etmesine izin vermesi, askerin halka karşı güç kullanmaması, bir yumuşak geçiş planını işaret etmiyor mu? Obama-Erdoğan görüşmesinden sonra bu planda Türkiye’nin payına da bir şeyler düştüğü kesin.

Tezgahta bir yumuşak geçiş planı olduğu anlaşılıyor ama atasözündeki gibi, evdeki hesap her zaman çarşıya uymaz. Bakalım bu hesap çarşıya uyacak mı, ne kadar uyacak? Zaman içinde daha iyi anlayacağız.
Yazarın Tüm Yazıları