ÜÇ dinin kutsal toprağı Kudüs’ten önceki gece, Noel gecesi yankılananlar, Ortadoğu’nun bu yıl ilginç gelişmelere sahne olacağının habercisiydi.
Kudüs’e yedi kilometre mesafede, daha doğrusu Kudüs’ün bir mahallesi iken İsrail’in ördüğü duvarla tecrit edilen Betlehem’de, Hazreti İsa’nın doğduğu kayanın yanı başındaki kilisede yapılan Noel ayini, çatışma yorgunu topraklar açısından umut verici işaretler taşıyordu.
Filistin Lideri Ebu Mazen (Mahmud Abbas), Yaser Arafat’ın katıldığı son ayinden beş yıl sonra Noel ayinine katıldı. Bu da İsrail vetosunun kalktığını gösteriyordu.
Ebu Mazen’in, Kiliseye girmeden önce Hazreti İsa’nın doğduğu yer olduğuna inanılan kutsal mağarayı ziyaret ettiğini de, dünya ile birlikte canlı yayından öğrendik.
Kudüs Latin Patriği Monsinyor Sabbah, bu yıl Noel ayini sırasında Filistinliler için adalet istedi. ‘İsrail’in güvenliği Filistinlilerin bağımsızlığı ve egemenliği ile mümkündür’ dedi ‘Yarı özgürlük, yarı egemenlik bizi bir yere götürmez. Şiddet ve sonsuz bir güvensizlik sarmalına sokar. İsrail’den de olumlu sözler duyuyoruz. Umarız bunlar yeni bir vizyonun, yeni kararlılığın sonucudur.
Betlehem Papazı İbrahim Faltas da, İtalyan Dergisi Articolo 21’de okuduğum açıklamasında Ortadoğu’da barış umutlarının yeşerdiğini gösteren bazı olayları sıralıyordu.
Faltas’ı hatırlayacaksınız, Doğuş kilisesi İsrail askerleri tarafından kuşatıldığında olan bitenleri dünyaya haber veren papaz. Orada gazeteci olmadığı için haber ajanslarına kilisenin içinden haber veriyordu. Papaz İbrahim, İsrail’in ördüğü ve Kudüs ile Betlehem’i ayıran duvarın barış umudunu öldürdüğünü söylüyor ama yine de dünyanın bazı gelişmeleri fark ederek barışı desteklemesini istiyordu.
Kudüs’te yeni açılan bir okulu örnek veriyordu. ‘Ele ele’ adlı bu okulda Hıristiyan, Müslüman ve Musevi çocuklar aynı sınıfta ders yapıyorlardı.
* * *
BU yıl Ortadoğu, Türkiye’nin dış politika gündeminde çok önemli bir yer tutacak. AKP hükümeti, Avrupa Birliği’nden beklediğini bulamayınca iç politika hesaplarına dalarak sürekli hatalar yaptığı için dış politikadaki kazanımlar bulanıklaşıyor. Ama Türkiye, geçen yıl Ortadoğu’da doğru adımlar attı ve güvenilirliğini artırdı.
Tezkere olayı nedeniyle Türkiye’nin gözden çıkarılabileceğini düşünenler bile bugün, Irak da dahil olmak üzere bölge sorunlarında Türkiye ile birlikte adım atmak istiyorlar.
Yine Iraklı Sünnilerin talebi üzerine, seçim öncesi İstanbul’da gerçekleşen toplantıda da görüldüğü gibi Türkiye, önümüzdeki süreçte de Ortadoğu’nun etkili aktörleri arasında olacak.
* * *
AKP Hükümeti, dış politikada yakaladığı başarıyı, sığ iç politika hesapları için heba etmek üzere. Avrupa Birliği hedefindeki gevşeme yeterli bir işaret değil mi?
Hükümet, yok türban, yok imam hatipler, yok içki ile kendi tabanına mesaj vermek için boş yere enerji harcamayabilse, sermayenin el değiştirmesi gibi partizan çaba bir kenara bırakılabilse, Başbakan Erdoğan eleştiriden nem kapmadan liderlik yapabilse, Türkiye zaman kaybetmeyecek. Olanaklarını çok daha etkili sonuçlar alacak biçimde seferber edecek.
Ortadoğu’da, umudu öldüren duvara rağmen barış umudu yeşerirken, şimdi içe kapanıp debelenme zamanı mı?