Paylaş
İlk işaret 21 Mayıs tarihli Washington Post Gazetesi'nden geldi. ‘‘Önümüzdeki 10 gün Rusya Devlet Başkanı Putin'in yolsuzluklarla çalkalanan bir ülkede reformları gerçekleştirmeye niyetli olup olmadığını gösterecek’’ diyordu gazete.
Rusya'ya kredi musluğunun tekrar açılabilmesi ve yabancı sermayenin geri dönüşü için Putin'in bir testi başarıyla geçmesi gerekiyordu.
Moskova Yönetimi'nin reformları hayata geçirmede ne kadar kararlı olduğunun göstergesi ise Gazprom Operasyonu olacaktı.
Gazprom, küçük hissedarları dışlayarak bildiğini okuyan bir yönetimin tamamen denetimi altında, devlet içinde devlet haline gelmiş, Rusya'yı ekonomik krizden kurtarmak için IMF ve Dünya Bankası'nın akıttığı kredileri emen yolsuzluk çarkının odağına yerleşmişti.
29 Mayıs tarihli Financial Times Gazetesi, Gazprom Operasyonu'nun Rusya açısından hayati önemini şu sözlerle vurguluyordu:
‘‘Putin'in başarısı Rus iş dünyasına ve yabancı yatırımcılara güçlü ve olumlu bir sinyal gönderecek. Ama başarısız olması halinde, ekonomik gelişmeyi hızlandırmakdan ziyade yavaşlatan, yolsuzluklara bulaşmış Sovyet dönemi eski yöneticilerin elinde çok fazla güç bırakmış olacak’’
Batı kaynaklı operasyon zorlamasının hedefinde Gazprom Başkanı Rem Vyakhirev ve ekibi vardı.
Daha önce, eski Başbakan Çernomirdin'i, Ukrayna'ya atayarak Gazprom'un yönetiminden uzaklaştıran Putin, geçen hafta da 31 Mayıs'ta görev süresi dolan Rem Vyakhirev'i görevden alarak yerine, yakın arkadaşı Aleksey Miller'i getirdi.
Putin ilk adımı başarıyla attı. Şimdi piyasalar Gazprom'un şeffaflaşmasını bekliyorlar. Şirketle ilgili yolsuzluk iddiaları ve bağlantılar araştırılıyor.
Rusya ile Türkiye, ekonomilerini düzlüğe çıkartmak için aynı dayatmalarla karşı karşıya kalıyorlar.
* * *
RUSYA Dışişleri Bakanı İvanov Türkiye'de. Bu çok önemli bir ziyaret. Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, Sovyet sonrası dönemde bölgesel işbirliği ve rekabet seçenekleri arasında doğru ve kesin bir seçim yapamamanın sıkıntısını yaşıyor.
Türkiye'yi son aylarda sarsan yolsuzluk operasyonlarında Gazprom'un adının sık sık geçmesi sadece bir tesadüf mü?
Yoksa Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni dünya düzenine bir türlü uyum sağlayamayan iki ülkenin yolsuzluklar ve devletçi yapılanmalarındaki benzerliğin neden olduğu bir kader birliği mi?
Bence ikincisi.
Ancak, bu ilişki biçimi bir gerçeği daha ortaya koyuyor. Siyasi ve ekonomik reformlarını, yolsuzluklarla beslenen odakların direnci sonucu hayata geçirmekte zorlanan ülkeler arasındaki ilişkilerin güçlü olabilmesi mümkün değil.
Türkiye'nin Orta Asya Türk coğrafyasında ve hatta Azerbaycan'daki hayal kırıklığında da yolsuzluklar sistemine bağlı kanalların ilişkilerde rol oynamasının payı büyük.
Türkiye ve Rusya'nın işbirliği iki bölgesel güç olarak, bu coğrafyanın önüne çok büyük olanaklar açabilir. Ancak önce her iki ülkenin de yapması gerekenler var.
Halkları umutsuz ve yarınsız bırakan, imtiyazlılar sınıfına dayalı yolsuzluklar sisteminden kurtulmak. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin geleceğini karşılıklı güven kadar, her iki ülkenin halklarının kendi yöneticilerine duyacakları güven de belirleyecek.
Paylaş