Paylaş
İtalyan Başbakanı Romano Prodi, üç günden beri Başbakan Mesut Yılmaz'a telefonla ulaşmaya çalışıyor. Bir türlü olmuyor. En sonunda önceki sabah iki başbakan telefonda konuşabiliyorlar.
Prodi, ‘‘Türkiye'nin Avrupa Konferansı'na katılmamasından derin üzüntü duyuyorum’’ diye başlıyor sözlerine.
Ve bazı Avrupa ülkelerinin aksine Prodi, ‘‘davet her zaman için geçerlidir. Ne zaman isterseniz katılabilirsiniz’’ diyor.
Konuşmada, Kosova'daki olaylar da dahil olmak üzere birçok konu ele alınıyor. Prodi, Haziran ayındaki Cardiff Zirvesi'nde Türkiye'yi memnun edecek yeni bir formül bulunması için İtalya'nın elinden geleni yapacağı sözünü veriyor.
Ve İtalyan Başbakanı, Türkiye'nin Avrupa hedefinden vaz geçmemesi dileğiyle, Başbakan Mesut Yılmaz'ın yaklaşımından da çok memnun kalarak telefonu kapatıyor.
* * *
AVRUPA farkında değil ama Türkiye'nin tam üyeliğe adaylığını koyması Avrupa'nın kendisini sorgulamasını sağladı.
Gerek Avrupalı kimliğinin, gerek genişleme geometrisinde Almanya'nın hesaplarının yeniden gözden geçirilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Oynamaya da devam edecek.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın, Kohl'ün Doğu'da yeni etki alanları yaratmayı amaçladığını söylerken kullandığı ‘‘Lebensraum’’ sözcüğü ile Hitler yayılmacılığını ima ettiği ileri sürüldü ve bu söz Almanya'da deprem yarattı. Ama Yılmaz'ın çıkışı boşlukta kaybolmadı.
İlk üstü kapalı destek İtalyan Dışişleri Bakanı Lamberto Dini'den geldi.
Dini önceki gün, gün Hürriyet'te yayınlanan makalesinde, Avrupa'nın yeni sınırları belirlenirken Avrupa'nın refahı ve istikrarı için ‘‘sadece Orta Avrupa'nın güvenlik ve istikrarından söz etmek yeterli değildir’’ dedi.
‘‘Entegrasyonu Birliğin güney sınırlarına da yaymak gerekir’’ hatırlatmasını yaptı ve bugün sırf Orta Avrupa ülkelerini içine alan genişleme stratejisinin ‘‘bölücü’’ olduğunu ima etti.
Londra Konferansı öncesi bir başka destek de Avrupa Sosyalist Parti liderleri toplantısından geldi.
Liderler, Avrupa'nın ‘‘milliyetçiliğe ve tahammülsüzlüğe’’ karşı uyanık olması çağrısında bulundular.
İtalyan Corriere della Sera Gazetesi dünkü baskısında açıklamanın ‘‘Türkiye'ye destek biçiminde okunabileceğini’’ yazdı.
Türkiye dışarıda tutulduğunda Avrupa genişlemesinin, gerçekten de Almanya damgalı bir proje olarak kaldığı iyice ortaya çıktı.
Yılmaz'ın sözleri, Avrupa'da yeni bir sorgulamayı başlattı.
* * *
DÜN Londra'da başlayan Avrupa Konferansı'nın resmi gündem maddeleri uyuşturucuya karşı ortak mücadele, suç örgütlerinin dağıtılması ve çevreyi korumak için alınacak önlemlerdi. Ama hepsi gölgede kaldı, gizli gündemi Türkiye oluşturdu.
Avrupa önümüzdeki günlerde Türkiye'yi daha fazla konuşacak. Haziran'da Cardiff'de yapılacak Zirve öncesi Türkiye'yi memnun edebilecek bir formül üzerinde çalışmalar hızlanacak.
Ayrıca Kıbrıs ile başlayacak olan müzakere süreci de Avrupa ile Türkiye ilişkileri açısından önem kazanacak.
Avrupa'nın projektörleri Türkiye'nin üzerinde olacak. Bu süreçte Türkiye çok yakından izlenecek.
Avrupa'nın Akdenizli ülkeleri, sözlerinde samimiyseler, Türkiye'den yana ağırlık koyacaklar, Türkiye'yi Avrupa dışında tutmak isteyenler aleyhte delil toplamak için hiçbir fırsatı kaçırmayacaklar.
* * *
BİR yandan Türkiye'ye destek artarken, diğer yandan kuyusunu kazanların faaliyetlerini artıracakları önümüzdeki kritik günlerde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaptığı uyarı çok önemli:
‘‘Bir taraftan kendi imajımızı düzgün hale getirmeye çalışırken, diğer tarafta Türkiye'yi bir darbeler ülkesi olarak resmetmeye kimsenin hakkı yoktur. Kimse, böyle şeyleri aklından hayalinden geçirmesin.'
Paylaş