RESMİ görüşe aykırı düşeceği endişesiyle konferans iptal ettirmek, okuduğu şiir yüzünden bir öğrenciyi göz altına aldırmak, ana dilde eğitim istediği için bir sendikayı kapattırmak, askerlik hizmetine karşı görüş açıkladığı için bir genci falakaya çekmek...Demokratikleşmeye direnen statükocu refleksin, son günlerde bu derece belirgin biçimde ortaya çıkması tesadüf mü?Son zamanlarda iç ve dış nedenlere bağlı olarak Avrupa Birliği hedefi gölgelenmemiş olsaydı, bu refleksin, böyle keskin biçimde ortaya çıkması mümkün müydü? Baş müzakereciyi atamak bile, Kuran kurslarına kapı açmak için TCK’ya müdahale eden hükümetin Avrupa hedefinde, ‘ihtiyat’ı tercih ettiğini gizleyemiyor. Türkiye’nin üyeliği konusunda Avrupa Birliği’nden gelen olumsuz mesajların artması, Fransa’da bugün yapılacak Anayasa oylaması ile Almanya’daki seçimlerin etkisi, Türk hükümetinin işini zorlaştırıyor. *REFERANDUM, Avrupa’nın olduğu kadar bizim de kaderimizi etkileyecek. Gözlemciler, bu saatten sonra referandumdan ‘evet’ çıkmasının değil- çünkü bu hiç beklenmiyor-, ‘hayır’ın çok az farkla ‘evet’in önüne geçmesinin sürpriz olacağını söylüyorlar.Fransız halkı Avrupa anayasasına neden hayır diyor? Bu sorunun yanıtı, olası sonuçların daha kolay anlaşılması açısından önemli. Her şeyden önce Fransız toplumu, De Gaulle zihniyetini geride bırakamadı. Liberalizme karşı geleneksel sol ve devletçi anlayışın hakimiyeti sürdü. Fransa kamuoyu, Avrupa’nın genişlemesini içine sindiremedi. Bu yıl, Komisyon’un hizmetlerin serbest dolaşımı ile ilgili önerisini reddeden ülkelerin başında Fransa geliyordu. Yeni üye ülkelerindeki ucuz iş gücünün iç pazarda rekabetine karşı ilk sesini yükselten Fransız kamuoyu oldu. Anayasa’ya neo liberal ve Anglosakson tipi kapitalizmi savunduğu gerekçesi ile karşı çıkıldı. ‘Hayır’ kampanyasının başını çeken merkez sağdaki Fransa Demokrasisi içi Birlik Partisi’nin Başkanı François Bayrou’nun, ‘Serbest rekabet ve serbest piyasalar köpek balıkları içindir’ sözleri ‘hayır’ın ardındaki nedeni açıklayan önemli bir örnek. Anayasa tartışmaları başladığında, ‘Hayır’cı politikacılar Türkiye’nin üyeliği ile doğrudan ilişki kurarak propaganda yapmış, sonuna doğru iki olayın farklı olduğu kamuoyu tarafından anlaşılmıştı. Ama bu durum yine de Fransızların ‘Avrupa’ sınırları konusundaki tutuculuğunu göstermeye yetti. Anayasa tartışmaları, Fransız kamuoyunun yabancılardan hazzetmediğini, sadece Çin’e, ABD ve Türkiye’ye değil, yeni üye olan doğu Avrupa ülkelerine bile ‘istenmeyen yabancı’ gözüyle baktığını ortaya koydu. Yarın gerçekten bir sürpriz olmaz da Anayasa reddedilirse, bunun nedenlerini daha ayrıntılı olarak tartışmaya devam edeceğiz tabii ki, aynı sonuçlarıyla ilgili tartışmaların uzun süreceği gibi. * FRANSA halkının bugün Avrupa Anayasa’sı için kullanacağı ‘hayır’ oyu hangi sonuçlara yol açacak? Şimdiden kesin bir şey söylemek zor ama büyük olasılıkla bu, Hollanda’daki oyları da etkileyecektir. Örneğin, Portekiz’de yıl başında yüzde 90 olan ‘evet’ oranının bugün yüzde 40’a düşmesinde Fransa’daki tartışmaların etkisi büyük oldu. Avrupa Birliği’nin çöküşü olmayacak ama ciddi depreme yol açacak. Fransa’da, referandumda ‘hayır’ı savunmuş olan politikacılara iktidar yolu açılacak, onlar da Avrupa projesi ve kurumlarına karşı Fransa’nın pozisyonunu yeniden formüle etmek durumunda kalacaklar. Anayasa’ya ‘Hayır’, onu hazırlayan ve kabul eden Komisyon, Konsey gibi Avrupa’nın temel kurumlarının meşruiyetini de tartışmaya açacak. Kurumların zayıflaması, genişlemenin siyasi temelini de sarsacak. O zaman, Avrupa’nın karşısına siyasi bütünleşme yerine Ortak Pazar’a doğru ilerleme seçeneği çıkacak. Çok vitesli Avrupa alternatifinin de gündeme gelebileceği bir sürecin başında, Avrupa’nın demokrasi temelinde bütünleşmesini derinleştirmeye karşı çıkan milliyetçi, içe kapanmacı ve yabancı düşmanı siyasi dinamiğin Türkiye açısından da iyiye alamet olmadığı kesin.