Paylaş
AVRUPA Birliği Genel İşler Konseyi bugünkü toplantısında Türkiye'nin yol haritasını onaylayacak mı?
Şu anda kesin bir şey söylemek olanaksız ama, Yunanistan Kıbrıs'tan sonra, iki ülke arasındaki sorunların orta vadeli hedefler arasında yer alması isteğinden geri adım atmayacağı için karar ertelenecek.
Ancak bu konu, her zaman Türkiye'nin karşısına çıkacak.
Çünkü Helsinki'de var. Aday ülkenin tam üyelik görüşmelerine başlaması için tamamen uyması gereken Kopenhag kriterlerinde, sınır sorunlarının çözümüne ya da dış ilişkilere dair hiçbir madde yok.
Türkiye AB ile ilişkilerini Türk-Yunan ve Kıbrıs sorunlarına bağlayan adımlar AB'nin Gündem 2000 ve Lüksemburg Konsey kararlarında görülüyor. Ortaklık Konseyi metinlerinde de var.
Helsinki'de de aynı çizgi devam ediyor. Ama burada ilk kez, sınır sorunlarının çözümü ve dış ilişkiler konusu bir siyasi kriter olarak değerlendiriliyor.
Avrupa'nın muğlaklığı burada başlıyor.
Avrupa Birliği, Türk-Yunan sorunlarında taraf oluyor.
***
BUGÜN eğer, Genel İşler Konseyi'nden Türkiye'nin talebi doğrultusunda bir karar çıkmazsa ne yapılabilir?
İki olasılık var. Biri, konu karara bağlanmaz ve Nis Zirvesi'ne sarkar.
Türkiye'nin Katılım Ortaklığı belgesinin orada ele alınmasını zor görüyor uzmanlar. Dolayısıyla İsveç'in başkanlık dönemine yani önümüzdeki seneye ertelenir. Sonuçta Türkiye'nin Katılım Ortaklığı Belgesi tamamlanamaz. Adaylık sanal hale gelebilir.
Ya da Yunanistan'ın isteği doğrultusunda Türkiye'nin kabul edemeyeceği bir karar çıkabilir.
Her halükárda, sükunetle tepki göstermekte yarar var.
Avrupa konularını yıllardan beri izleyen bir diplomatımız, 'Helsinki'den beri Türkiye hiçbir şey yapmadı. İnisyatifi Brüksel'e bıraktı. Şimdi Türkiye'nin üyeliğini istemeyenler işleri karıştırıyorlar. Ama köprüleri atmadan önce bir şeyler yapılabilir' diyor.
Ne yapılabilir? Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa'nın maddi yardımı için gerekli bir yol haritası niteliğinde.
Brüksel'e, 'Biz bugüne kadar sizden para almadık. Şimdi reformları ve değişim projelerini kendi olanaklarımızla yerine getireceğiz' denebilir. Hazır olunca da da tam üyelik görüşmeleri için Brüksel'in kapısı tekrar çalınabilir.
Bu tabii ki Avrupa'yı rahatlatacak bir karar. Ancak, gerçekten de değişim yönünde adım atılabilir ve Türkiye, dikkate alınması gereken bir partner gücüne yeniden kavuşursa Brüksel de bunu görmek zorunda kalacaktır.
Yalnız bu seçenekte de zaman sınırının kısıtlı olduğunu gözönüne almak gerekir. 2002'de Kıbrıs'ın üyeliği gündeme gelmeden Türkiye'nin de hazır olması gerekir.
***
TÜRKİYE'yi anlayan bir batılı diplomat, 'Türkiye Avrupa'nın bir kriterler bütünü olduğunu düşünüyor, ama değil' diyor.
İlkeler ile siyasi hesaplar birbirini dengeliyor.
Çünkü Avrupa'da en geçerli slogan: 'Yola devam etmek'
Tavizler alıp vererek Avrupa, gemisini yüzdürmeye çalışıyor.
Hedef bile tam net değil, ama geminin dışında kalmaktansa içeri atlamayı çevredeki herkes yeğliyor..
Bu slogan Türkiye için de geçerli. 'Yola devam.'
Kimse, ne Kıbrıs'ta ne de Ege'de istemediği bir çözümü Türkiye'ye dayatamaz. Bunun bilinmesi için kazanılmış mevzileri terk etmeye gerek var mı?
Paylaş