Fatih Tekeci

"Ulaşımda akıllı dönem” göbek adlı Ankarakart, 1 Temmuz 2014’te cüzdana girdi.

O gün bugün(dür)...
Okur Köşesi’nde en çok şu soruldu:
“Ankarakart, paralı otobüslerde ne zaman geçecek?”

*
Ha bu yıl, ha yeni yılda...
Derken.

Okurumuz Hulusi Kaya’nın gönderdiği bu fotoğrafı görünce... “Bozuk yol” demek hafif kaçar gibi geldi.

Ayaş’ın Oltan Mahallesi’ne giden bu yola...
Uzuunn uzuunn baktım.
Asfalt(mış) desem asfalt değil.
Toprak(mış) desem toprak değil.
Belli ki yeni bir karışım denenmiş
Olmuş mu?

Ulus.Ankara’nın kalbi.

Ama bu kalp...
Tarihine/geçmişine bakınca ‘güm güm...’
Şimdilerde ise caddelerine/sokaklarına çıkınca ‘tek tük’ atıyor.
Çünkü damar yolları tıkalı.
Durumu vahim.
Anjiyo şart.

*

SORU(n) şu: Apartmanda, Aile Sağlığı Merkezi olur mu?Bu konuda google’ın da kafası karışık. Şikâyetler, tartışmalar taaa ‘aile hekimliği’ uygulamasının başladığı yıla(2010) kadar gidiyor.

Aslında.
“Olur mu, olmaz mı” meselesinden daha önemli bir konu var.
“Olursa nasıl olmalı” gibi.

*
Mesela.
Okurumuz Oğuz Mucurluoğlu:

Okurumuz N.B., “İzmir Caddesi esnafı adına yazıyorum” diye başladığı iletisinde yaşadıkları sorunlara dikkat çekerek, seslerini Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e duyurmak istediklerini kaydetmiş. 

Okurun iletisi -özetiyle- şöyle:
“İZMİR 1 Caddesi esnafı olarak, caddemizde son yıllarda iyice çığrından çıkan ve caddenin marka değerini düşüren olumsuz oluşumlarından bahsetmek istiyoruz.
İzmir 1, 2003 yılında trafiğe kapatılıp yaya bölgesi yapıldı. Caddeye umumi tuvalet, gazete büfesi, çiçek havuzları, meşrubat büfesi ve kafeler yapıldı. Fakat, son yıllarda tuvaletler seyyar terlikçiye, gazete büfesi kahve evine, dondurmacı işportacıya, meşrubat büfesi de mevsimine göre kestane, mısır satıcısına dönüşmüş durumda. 

AYRICA:
* Cadde boyunca çığırtkanlıkla satış yapanlar.
* Adım başı karşınıza çıkan işportacı, dilenci ve seyyar satıcılar.
* Belirtilen ölçülerin dışına çıkan işletmeler.

Ankara’nın orta yerinde...Kentin kalbinde...Yani Kızılay’da...Birileri kaldırımlara ayaküstü ‘vicdan tezgâhı’ kurmuş.

Bu tezgâh’çılar...
(Okurların iletilerine göre aynı kişiler.)
Mustafa Kemal Atatürk ve Türk bayrağı resimlerinin/fotoğraflarının fotokopiyle çoğaltılmış çıktılarını insanların eline zorla tutuşturup, satmaya çalışıyor.
Üstelik.
Bayrak satanlar “Engelliler için”, Atatürk’ün resmini/fotoğrafını satanlar ise “Çocuk Esirgeme Kurumu için” diyor.

*

“Dört fil bir arabaya nasıl biner” cinsinden bir soru: 35 kişi bir dolmuşa(14 koltuklu) nasıl sığar?

Şaka falan değil.
Kızılay-Yaşamkent dolmuş hattında yaşananlar bunlar.
Cevabı da: 14 kişi oturur, 21 kişi ayakta gider.

Adı ‘dolmuş’ olup da...
Dol’mak bilmeyen araçtır kendileri.

Burası... Kentin merkezi Ulus.

Bilmeyenler için konum atayım:
Anafartalar Atatürk Bulvarı üzerindeki PTT’nin tam önü.
Yani.
Araç ve yaya yoğunluğunun en fazla olduğu noktalardan.

*
Okurumuz Ali Avni Yüzbaşıoğlu, -özellikle yaya açısından- önemli bir konuya/soruna dikkat çekmiş.