Paylaş
Marmaris Hisarönü, Bördübet, Karacasöğüt mutlak sıralamaya girer.
Gökova’nın güney koyları, çam ağaçlarıyla donanmış dağları...
Denizlere akan dereleri...
Likya tarihinden Kleopatra’ya kadar uzanan bir yeryüzü cenneti...
İşte orada yaşanıyor bu tapu savaşı...
DHA Marmaris Muhabiri Ali Gündoğdu bütün detayları önceki gün aktardı.
400 milyon metrekareye yayılan ve içine koyları, denizleri, sahilleri, dağları alan yaklaşık 40 milyar dolarlık bir tapu savaşı...
Bir tarafta o yörelerde yaşayan köylüler...
Diğer tarafta padişahın zamanında o bölgeyi vakfettiği Mihrişah Sultan’ın vârisleri...
İşin özü...
Tarihe geçecek bir dava...
İşte önceki gün Marmaris Kadastro Mahkemesi bir karar aldı.
Karar, vakıf vârislerinin lehine oldu.
Kısa kararı okudum.
Hukuk bilgime tam güvenmediğim için davayı yıllardır takip eden Marmaris’in ilk avukatlarından Caner Sayar’a sordum:
- Sayın Sayar, kararda birçok parsel ve isim var. Bizim anlayacağımız şekilde bu karar nereleri kapsıyor?
“Şu anda Hisarönü köyü, Karacasöğüt, Çamlı, Yeşilbelde gibi köyleri ve alanları kapsıyor. Köy denilince yanlış anlaşılmasın. Dağlar, denizler, koylar...”
Yıllarca Sadun Boro, Osman Atasoy, Meriç Köyatası, Haluk Karamanoğlu gibi denizcilerle o koyları gezdiğim için çok şaşırdım.
Acaba gezdiğimiz o koylar da vakıf vârislerinin tapusuna mı geçiyordu?
Hisarönü köyünün dağlarından başlayan ve lacivert sularıyla cennete dönüşen körfezine kadar olan bölge mi?
Bir doğa harikası Bördübet mi?
Avukat Caner Sayar ve birçok kişi kararın buraları kapsadığını söylüyor.
Dahası da var...
Bu dava tam 71 yıldır sürüyor...
2001 yılında mahkeme köylüyü haklı bularak 3 bin 700 kişiye tapusunu vermiş.
İşte şimdi o tapular tartışmalı hale geliyor.
Hisarönü Mahalle Muhtarı Mehmet Ali Taştekin isyan ediyor:
“Bizim dedelerimizin mezarları burada. Kaç nesildir burada yaşıyoruz. Elimizde devletin verdiği tapular var.”
Evet, şu anda Ege cennetinde tam bir “tapu savaşı” yaşanıyor.
Ve tabii...
Köylüler aleyhine karar alan mahkemenin gerekçeli kararı bekleniyor.
Elbette 71 yıl süren böylesine muazzam bir davada tarafların görüşleri vardır...
Mihrişah Sultan Vakfı vârislerinin görüşlerini de dinlemek gerekir.
Ancak nesillerdir oralarda oturan ve zamanında devletin tapu verdiği köylülerin durumu çok net.
Tabii bir de şu sorular var:
Eğer 400 bin dönüm alanın tapuları vakıf mirasçılarına geçerse...
- Bu durum mesela Karacasöğüt köyü ve limanını da kapsayacak mı?
- O bölgede bulunan Bördübet, Çamlı üzerinden Tuzla gibi onlarca cennet koyu da kapsayacak mı?
- Bu doğal sit alanlarının kişi tapusuna geçmesi söz konusu mudur?
Ve en önemlisi...
Devletin daha önce Yargıtay onayıyla köylülere verdiği tapular yok mu sayılacak?
Yargı kararlarına elbette saygılıyız. Mahkeme böyle bir karar aldığına göre elbette gerekçesi vardır.
Ama bu sorular da cevap bekliyor...
Paylaş