Paylaş
Dikkat edin, uzaya bir uydu fırlatıldı.
Yeryüzündeki ilk yankısı Yunanistan’dan geldi.
Niye? Çünkü bu uydu, bazı dengeleri derinden değiştirecek çok önemli bir gelişmeydi arkadaşlar.
Türkiye’nin İMECE uydusunun bir görevi de Türk Silahlı Kuvvetleri için “keşif görevi” yapacak olmasıdır. Ama öyle uzaktan fotoğraf çeken bir uyduyla değil. Bu defa metre altı çözünürlüğü olan bir teknoloji var...
Peki bu ne anlama geliyor?
Biliyorsunuz, Yunanistan’la aramızda bitmeyen bir “kıta sahanlığı” ve adalar sorunu var.
Türkiye, Ege adalarının anlaşmalara aykırı olarak silahlandırıldığını ısrarla söylüyor.
Zaman zaman İHA’lardan görüntü sağlanabiliyor. Hatta kısa süre önce bir fotoğrafla adaların silahlandırıldığı resmen belgelenmişti. Ama aramızdaki hava sahası anlaşmazlığı nedeniyle İHA’ların orada sürekli görev yapması çok zordu.
Şimdi İMECE uzaydan dünyanın herhangi bir noktasını metrenin altında bir teknolojiyle görüntüleyecek.
Bu da şu demek:
- Ege adalarından herhangi birisinde, bir askerin elindeki tüfeği namlusuna kadar fotoğraflanabilecek.
Şimdi Midilli’den, Samos’tan daha güneydeki adalara kadar Türkiye’nin uzaydaki gözü oralara bakmaya başlayınca her şey ortaya çıkacak.
Yunanistan öyle elini kolunu sallayarak o adaları silahlandıramayacak. Hava, kara ve deniz gücü yerleştiremeyecek.
Uydumuzdan gelen bu görüntüler, askeri olarak değerli olduğu kadar diplomatik olarak da değerlidir. Çünkü bu görüntüler Türk Dışişleri Bakanlığı’na diplomatik anlamda çok önemli bir koz verecek.
BM nezdinde, AB ortamında ve Yunanistan’la ikili görüşmelerde masaya konulan bu fotoğraflar Türkiye’nin elini güçlendirecek.
NATO MESELESİ
Hatırlarsanız, ABD’nin Dedeağaç’ta yaptığı askeri yığınak tepki çekmişti. ABD’nin aynı zamanda Girit’e ve Güney Kıbrıs’a yaptığı yığınak ve açtığı askeri üsler de tartışmalara neden olmuştu. ABD bu yığınakları Rusya’ya karşı diye açıklasa da hep şu soru boşlukta kalmıştı:
“Eğer Rusya’ya karşıysa NATO üyesi olan Türkiye ile neden paylaşılmıyor?”
TÜBİTAK UZAY MÜHENDİSLİĞİ
Bu uydunun bir başka özelliği daha var.
O da Türkiye’nin uzay ve uydu teknolojilerinde geldiği noktadır.
TÜBİTAK-Uzay diye kısaltılan bu enstitüde Türk mühendisler görev yapıyor. Ve tamamıyla milli imkânlarla şu teknolojileri geliştiriyorlar.
- Uydu uçuş bilgisayarı ve uçuş kontrol yazılımları.
- Yüksek çözünürlüklü elektro optik kamera.
- Elektrikli itki sistemleri.
- Haberleşme sistemi ekipman ve antenleri.
- Tepki Tekeri, Yıldız İzler, Güneş Algılayıcı, Küresel Konumlandırma sistemleri...
Yani uydunun tüm işlevlerini yeryüzündeki merkezden yönetecek bir sistemi geliştirdi bizim mühendisler. Ve kullanıyorlar.
Birkaç ay önce bir denizaltıyla dalarken, tamamıyla yine bizim mühendis çocukların geliştirdiği teknolojiyi görüp gurur duymuştum.
Sonra benzeri bir başarıyı TCG Anadolu çıkarma gemisinde görmüştüm.
İHA ve SİHA’ların dünya çapındaki başarısı zaten ortada.
Yani diyorum ki...
Ordular artık yalnızca top ve tüfekle değil, yalnızca askerlerle değil, mühendislerle ilerliyor.
Yazılım orduları, uydu teknolojileri ve daha onlarca mühendislik konuları ülkelerin savunma konseptlerinin en önemli unsurları haline gelmiştir.
Doğrusu bu teknolojileri geliştiren bizim mühendis çocuklarla gurur duyuyorum.
Elbette bu gözümüzle, Akdeniz ve Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da, Suriye ve Irak’ta neler olup bittiğini yakından görebileceğiz.
Bunun yarattığı güç çok değerlidir.
Aynı şekilde tarımdan şehirleşmeye kadar birçok alanda bu uydunun etkisini göreceğiz.
Yazının başına gelirsem...
Uzaydaki gözümüz İMECE, Türkiye’nin askeri, diplomatik ve teknolojik ufuklarını açacaktır. Hayırlı olsun.
Paylaş