‘Türk milletine armağandır’

Görüntü şöyle:

Hainlerin Türkiye’ye roket yağdırdığı Darmık Dağı’nda bir Türk komandosu...

Türk bayrağını üç kez öpüp başına  koyuyor.

Ve diyor ki:

“Komando taburunun Türk milletine armağanıdır...”

Elindeki bayrağı dağa dikerken bütün kalbiyle bağırıyor:

“Darmık Dağı alındı...”

Kaç kez izledim bilemiyorum.

Ve şu anda gözyaşlarımdan ekranı bulanık görerek yazıyorum.

Yani... “Ağlıyorum arkadaş.”

Allah vatanımıza sahip çıkan çocuklarımıza güç versin.

Ve şimdi Darmık Dağı’na Türk bayrağı dikildi diye, malum ve ahlaksız çevreler yaygaraya başlayabilir. Mesela Fransa diyor ki “İşgal olmasın”...

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan gelen bu “saçma ve trajikomik” söze en güzel cevabı Mevlüt Çavuşoğlu verdi.

Dedi ki:

“Onlara kendi geçmişlerini hatırlatınca bu söyledikleri trajikomik oluyor.”

İşte ben şimdi o geçmişi hatırlatmak istedim.

DEVLET KURMA ALIŞKANLIĞI

Önce tarihten bir alıntı...

Şu Suriye nasıl kurulmuş bir bakalım.

“Fransa öncelikle Lübnan’ı Suriye’den ayırdı ve Beyrut başkent olmak üzere Lübnan devletini kurdu. 

Lübnan’ın dışında kalan Suriye topraklarında ise Şam ve Halep merkezli iki devlet kuran Fransızlar ayrıca birer Nusayri (Arap Alevisi) ve Dürzi devleti kurdu. 

Böyle bir idari yapılanmayı gerçekleştiren Fransa daha sonra bu devletleri Suriye Federasyonu olarak tek devlet haline getirdi. 1925 yılında ise devletin ismi Suriye devleti olarak belirlendi.”

Suriye’nin kısa tarihi işte budur arkadaşlar.

Yani asıl “işgal tarihi” budur.

BİZE GELİNCE...

Şimdi sizi 24 Nisan 1921’e götürüyorum. Ankara Ulus’daki Millet Meclisi’nin kapalı oturumunda Atatürk konuşuyor:

“Iraklılar da İngilizlerin Ahali-i İslamiyeyi fevkalade üzen, hırpalayan tavırları yüzünden Osmanlı memleketinin bir cüz’ü olmayı kabul ettiler. Biz Suriye’ye ne söylediysek aynısını onlara da söyledik. Kendi dahlinizde kendi kuvanızla müstakil bir devlet olunuz. Biliyoruz ki, Iraklıların ve Suriyeli dindaşlarımızın kalpleri bizimledir.”

Ve aradan 90 yıl geçti. 

Geldik bugüne...

İşte Suriye ve Irak.

90 yıl önce İngiliz/Fransız işgali altındaydı. 

Bizden birleşmeyi istedi...

Ve şimdi...

Dönüp geldiği yer, yine işgal altında ve bir milyonu aşkın ölü. 

Aynı işgalciler şimdi yine sınırları çizmek istiyor.

Peki Türkiye ne yapıyor?

“İşgal değil arkadaş!” 

1921’de Türkiye ne yaptıysa bugün yine onu yapıyor.

Yani... 

Suriye’nin yine bağımsızlığını ve huzurunu istiyor.

Ve biliyoruz ki...

Bu coğrafyaya bizden başka kimse sahip çıkmıyor.

Elinde cetvel, sınır çizmek isteyenlerin alışkanlığına karşı bizim genlerimizde bir tek şey var...

O da “kalp”tir arkadaş.

Bu ay-yaldızlı bayrağı diken de o kalptir.

Suriye’deki zulümden kaçıp Türkiye’ye sığınan milyonlarca insana kucağını açıp ekmeğini paylaşan da o kalptir.

Merak etme...

Bizim medeniyetimizde “işgal” yoktur.