Paylaş
Yağmur, kararan bulutlar. Soğuk bir sonbahar...
Yıl 1969...
Küçücük bir çocuk. Babasının kollarına sığınmış. Tekirdağ Malkara’dan Düsseldorf’a geliyor.
Şehre gelince gözleri kocaman açılıyor.
O güne kadar görmediği gökdelenlere doğru kafasını kaldırınca başı dönüyor:
-Baba bunlar ne?... Ev mi?
Dev binalar küçücük zihninde daha da büyüyor.
Soruyor babasına:
-Baba bu binaları kim yapıyor?
-Mühendisler oğlum...
İşte o zaman diyor ki:
-Demek ki ben de mühendis olmalıyım.
Ve önce Türkçe-Almanca bir sözlük buluyor.
İlk öğrendiği Almanca kelime mühendis oluyor...
Ingenieur....
Dün işte. Öyle bir mucizenin canlı örneğini yaşadık.
Bir insanın, inanç, disiplin ve özveriyle nasıl bir dünya kurabildiğini gördük...
Mühendis Hüseyin Kuru...
Avrupa’nın en büyük gıda üreticisi, toptancısı ve dağıtım şirketlerinden Marmara’nın kurucusu.
Dün bütün gıdacılara, dostlarına, ortaklarına, rakiplerine bir yemek verdi.
Bir başarıyı kutladı.
Gurur duydum...
4 tane tenekenin üzerine konulan bir tahtayla başlayan o macera...
İlk açık hava ofisi..
Eksi 20 derecede parmakları donarken sabaha karşı halde irsaliye kesen o irade...
Bugün Avrupa çapında bir yatırıma dönüşmüş...
Kardeşi Mülahim Kuru’nun o macerayı fotoğraflarla anlatırken söylediği şu söz unutulur mu?
-Bakın bu fotoğrafta arkamızda deniz var be yaaa... Denizi ilk kez gördük be yaaa. İlk defa dondurma yiyoz...
Mülahim Kuru çok iyi eğitim almış renkli bir isim. En önemli eğitimi de şu:
Gülmeyi biliyor. Kahkahayı yaşıyor...
Düsseldorf Başkonsolosumuz Alaattin Temur çok güzel özetledi:
“Yaşayan mucize...”
O gece, Baktat’tan Ege hazır yemeğe kadar her biri gerçek anlamda birer başarı öyküsü olan insanları tanıdım.
Tek tek dinledim. Alkışladık. Gurur duyduk...
Anadolu’nun Avrupa’daki mucizeleri...
Hüseyin Kuru’nun hayat hikâyesini dinlemek lazım.
Hissetmek lazım...
Bir ara yanımda oturan ikinci kuşak Volkan Kuru’ya sordum:
-Şimdi sen işin başına geçiyorsun. Hayalin nedir?
Volkan’ın cevabı Avrupalı Türklerin üçüncü kuşak vizyonunu anlatması açısından önemli...
Dedi ki:
-Yalnız bulgur, mercimek getirmek değil... Anadolu’nun lezzet kültürünü, etnik tadını pazarlamak istiyorum. Elbette bütün Avrupa’ya...
Bravo Volkan yolun açık olsun...
Avrupa’da bin bir güçlük ve müşkülatla. Tırnaklarıyla kaza kaza yükselen Anadolu’nun bütün yatırımcı evlatlarının yolu açık olsun...
Bize de gurur duymak kalır...
Paylaş