LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Heyecan...
İşte ben bizim meslekte sese düşen bu heyecana bayılırım.
Yaratmanın, iddianın ateşidir o ses.
Sinan heyecanlıydı çünkü o gün, Çukurova baskısı tam sayfa
“Müslüm Baba”ydı.
Bütün bölgelere ve Almanya’ya içimizden kopan bir vefa sayfası olarak göndermiştik.
Gazetecinin tam sayfa vefa duasıydı bu...
93 gündür hastanede yatan
Müslüm Baba için...
Demiştik ki:
“Baba, tam 93 gündür senden bir ses duymak için nefesimizi tuttuk bekliyoruz.
Susuyoruz, yutkunuyoruz, bunalıyoruz.
Bak jiletlerimizden de vazgeçtik.
Biraları kapattık.
İçimizdeki ışıkları kararttık.
Bir ses ver Allah aşkına...
Baba...
Ruhumuzdaki bütün acı haritalarını sen çizdin.
Arka sokakların isyankâr kaldırımlarında senle büyüdük.
Aşkın gariban merdivenlerinden senle çıktık.
Kafamızın en bozuk olduğu yerde, delikanlı olmayı senden öğrendik.
Bak şimdi, elinde kutsal bir çiçek gibi tuttuğun o mikrofonla...
Yürüyüşünü görmek, sesini duymak için ellerimiz yüreğimizde dua ediyoruz.
Baba...
Bir ömür yetmez ki sana doymaya...”
Bir vefa afişiydi yaptığımız aslında...
Rıza Dursun saatlerce düşünmüştü.
Kadir Altın gece yarısına kadar çalışmıştı o sayfaya...
Sağ olsun
Hakan Urhan...
Yay-Sat bayileri tezgâhlarında ayrı bir yere koydular...
Sağ olsun
Hamil Alnıaçık...
Matbaalarımız bir o kadar daha titizlendi baskıya, kâğıda..
Ankara’dan
Yaşar Sökmensüer muhteşem bir yazı yazdı, Eskişehir, Bursa gazetelerimize.
Okurken içimiz titredi.
İzmir’den
Deniz Sipahi, “
Madem öyle basalım abi” dedi.
Ateş Yalazan’da müthiş bir enerji.
Antalya’dan
Hayri Dizerkonca yine öyle.
Müfit Utkusoy, Güven Güvenli içimizdeki heyecanı sahaya taşıyor.
...Ve ertesi gün öyle sahneler gördük ki...
Adana’da meydanda bir simitçi...
Camekânının en güzel yerine yapıştırmıştı o sayfayı...
Berlin’de Pamfilya lokantası çerçeveletip duvarına asmıştı.
İzmir Karabağlar’da, Bursa’da, Urfa’da öyle bir sevgi zinciri oldu ki...
O fotoğrafları görünce bir defa daha anladım.
“
Sevilmek sevmekten daha zor bir sihir istiyor.”
Ve insan...
Ancak ruhundaki sevgi kadar seviliyor.
Onlar
Müslüm Gürses’in sağlığı için dua ettiler çünkü...
Şehrin arka sokaklarından kalkıp, yeraltı patikalarından geçip...
Şehrin kalbine bir okyanus ritmiyle yayılan o blues ses...
Sevgiyle yükselen bir ruhun fısıltısıdır aslında...
O blues ruhu
Sezen Aksu, Teoman, Nazan Öncel, Murathan Mungan öyle hissettiler ki...
Müslüm Gürses’in tonlarında iPod hafızamıza bir “
sesin şiiri” olarak yerleştiler.
Evet...
Dün Anadolu’dan gelen o sevgi fotoğraflarına bakınca anladım...
Yunus’lar, Mevlana’lar, Aşık Veysel’ler, Neşet’ler...
“
O kadar çok seviyorlar ki...
Her kelimede ve her seste, sevilmenin sihrini anlatıyorlar.”
O kadar büyük seviyorlar ki...
Yarattıkları sevgi zinciri yüreklere sığmıyor.
Ve dün
Gürses’ten güzel haberler alıyoruz.
Demek ki sevilmenin sihriyle kurulan o sevgi zinciri, sağlık oluyor insana...
Sevgiyle dolan o ruh, yaşatıyor bedeni.